Koca bir ömrü sadece belli anları yaşamak için mi geçiririz? Yoksa o belli anlar mıdır esasında çokta uzun olmayan ancak koskoca diye tasvir ettiğimiz ömrümüzü yaşanmış kılan? Nedendir bilinmez ama bana kalırsa yaşanılan nadir ve güzel olan anlar bu hayatı anlamlı kılan.
Sevdiklerimizle paylaştığımız bir kahkaha, dostlarımızla geçirdiğimiz derin sohbetler gibi anlardır bizlere yaşadığımızı hissettiren. Deniz kıyısında ufka bakılıp kurulan hayaller gibisi var mıdır mesela? Hep söylerim denizin uçsuz bucaksız sizleri derinlere götüren o görüntüsü kesinlikle insan ruhu üzerinde olumlu bir deneyime sahip diye.
Denemeyenleriniz varsa muhakkak deneyin. Alın elinize bir kahve gidin en yakın deniz kıyısına, dinleyin kendinizi. Gerçi biz Eskişehirliler olarak bu konuda biraz şanssızız ama olsun.. Maksat kendinizi sıfırlamak zaten ruhunuza iyi geldiğini düşündüğünüz bir yere de gitseniz olur.. Demem o ki baş başa kalın kendinizle. Bazen hayatı durdurup kendini formatlamak herkesin hakkı çünkü.
Kendi adıma söylemem gerekirse kendimi formatlamamın zamanı geldi. Hayatımın her yere yetişip, koşturma evresini tamamlayarak, dinlenme ve akışa bırakma evresine geçmek istiyorum çünkü.
Karmaşaların ortasında durup, sakinleyip, dinlenebilmek çok önemli bir lüks ve her birimiz bunu hak ediyoruz.
Anlamlı anlara giderken ki yolculuğumuz bazen mental ve fiziksel olarak çok yorucu ve yıpratıcı olabilir.. Ancak yolu yürüdüğümüzde karşılaştığımız manzara bu yorgunluğun buna değer olduğunu kanıtlar. (Yani kanıtlamalı yoksa insan kendini boşa kürek çekmiş gibi hisseder..)
Umarım yorulduğunuzda dinlenip şimdilik benden bu kadar diyebilme lüksüne sahipsinizdir. Sizleri seviyorum..
Herkese iyi haftalar..