Türk tarihinde Namık Kemal’in önemli bir yeri vardır. Bazı siyasetçilerimiz veya sivil topum kuruluşlarımız asırlar öncesi olayları hatırlar, anarlar. Ama bir Namık Kemal’i veya Behiç Erkin’i hatırlamayı ihmal ederiz. Demiryolcu kentte Behiç Erkin’i anamıyor, onu Eskişehir’in gençlere tanıtamıyoruz. Enveriye Tren istasyonundaki mezarı başında bir saygı duruşunda bulunabiliriz. Bir çiçek bırakabiliriz. Aslında kökümüz buralardadır. Namık Kemal’in 136. Ölüm yıldönümünde sosyal medyadan sadece Han’ın eski belediye başkanı Erdal Şanlı’nın bir mesaj yazdığını gördük. Namık Kemal, Tanzimat teslimiyetçiliğine karşı bağımsızlığı savunmuştu. Vatan Yahut Silistre eseriyle vatan bilincini geniş kitlelere yaymıştı, baskılara rağmen davasından asla vazgeçmedi. Namık Kemal Paris Komününe katılmış üç Türk’ten biri olmasının dışında, Nazım Hikmet’i hatasından döndürmüş bir kişi olmasının da önemi büyüktür. 

Ona her zaman ihtiyaç var

Bugün çevremizde başımıza çorap örülmeye kalkıldığı, Suriye’nin kuzeyinde bataklığa çekilmek istediğimiz bir dönemde Namık Kemal’in bağımsızlıkçı ruhuna ihtiyaç var. Bugün kökümüzü nasıl Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık, Namık Kemal’in hürriyet mücadelesinde buluyorsak Namık Kemallerin de dayanakları vardı. Onların öncüsü yoktu, onlar öncüydü. Namık Kemal, sömürgeciliğe, Avrupa’nın yüceltilmesine ve alafrangalaşamaya karşı başlattığı mücadeleyle Atatürk Türkiye’sinin temellerini oluşturmuştur. 

150 yıl önce Türk devrimciliği Namık Kemal’de vücut buldu. Namık Kemal, okullarda okuduğumuz Vatan Yahut Silistre eseriyle vatan bilincini geniş kitlelere yaydı. Bugün hepimiz kökümüzü nasıl Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık, Namık Kemal’in hürriyet mücadelesinde buluyorsak Namık Kemallerin de dayanakları vardı. Namık Kemal, sömürgeciliğe, Avrupa’nın yüceltilmesine ve alafrangalaşamaya karşı başlattığı mücadeleyle Atatürk Türkiye’sinin temellerini atmıştı. Bu işleri mücadeleci arkadaşları ile yaptı. 

Ormanda kurulan cemiyet

Osmanlı’nın zayıflamaya başlamasıyla Yeni Osmanlılar Cemiyeti, 1865 Haziran’ında Belgrad Ormanı’nda yapılan toplantıyla kuruldu. Ülkeyi kurtarmaya kendilerini adamış 20 kişi ile kurulmuştu. Bu cemiyetin hedefi, Tanzimat ve onun yarattığı devlet adamlarına karşı meşrutiyet sistemini getirmek ve Kanun-i Esasi’yi ilan etmekti. Kurucularından biri Namık Kemal’di.

Hepimizin edebiyat derslerinden aşina olduğu ilk özel gazetemiz Tercümân-ı Ahvâl’in bir sayısında Namık Kemal şunu söyler:”  Bizim derdimiz devlet ve vatanımız tehlike içinde olduğundan mümkün ise onu kurtarmaktır.” İşte Jön Türk hareketinin öncüleri bu sade sözlerle sayısız fedakârlıkların yapılacağı Türk devriminin kapısını aralıyordu.

Namık Kemal’in çizgisi

150 yıl önce Türk devrimciliği Namık Kemal’de vücut buldu. Namık Kemal, okullarda okuduğumuz Vatan Yahut Silistre eseriyle vatan bilincini geniş kitlelere yaydı. Bugün hepimiz kökümüzü nasıl Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık, Namık Kemal’in hürriyet mücadelesinde buluyorsak Namık Kemallerin de dayanakları vardı. Namık Kemal, sömürgeciliğe, Avrupa’nın yüceltilmesine ve alafrangalaşamaya karşı başlattığı mücadeleyle Atatürk Türkiye’sinin temellerini atmıştı. Bu işleri mücadeleci arkadaşları ile yaptı.

Paris Komünü’ne destek

Ömrü ve düşünce yaşamı Abdülaziz ve Abdülhamit’in baskıcı yönetimlerine karşı mücadeleyle geçmiş, sürgün üstüne sürgün yemiş, genç bir subayken Mustafa Kemal’in "Bizim bir Namık Kemal’imiz var. O, Türk milletinin yüzyıllardır beklediği sesi verdi. Fakat ne şiirlerini, ne konuşmalarını okuyabiliyoruz" diye andığı büyük şairin, örneğin Paris Komünü’nü alkışladığını, komünarları desteklediğini nereden bilecektik.  Paris Komünü’ne bizzat katılan üç Türk’ten biri olduğunu henüz yeni yeni öğreniyoruz. Ayrıca, Namık Kemal, Nâzım Hikmet’i bile hatasından döndürmüş adamdır. 1935-1936’da özellikle Peyami Safa’yla girdiği tartışmada Namık Kemal’i de küçümseyip "takma yeleli aslan" diyen, Nazım Hikmet daha sonra bu hatasını düzeltiyor. 136. Ölüm yıldönümünde kendisini saygı ile anıyoruz.