ESKİ’nin son genel kurul toplantısında Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, “Önümüzdeki dönemin en büyük sorunlarından bir tanesi de temiz suya erişim olacak” dedi. Eskişehirliler olarak, su konusuna hiçbir zaman kafa yormadık. Sonuçta, bir şekilde çeşmelerimizden temiz su akıyor. Atatürk’ün sayesinde Kalabak suyumuzda evimizin kapısına geliyor. Gelecekte de bu durum devam edecek mi? Bizden sonraki Eskişehirliler bu kadar rahat olarak suya ulaşabilecek mi? Ünlüce su kullanımı ile ilgili uyarılarda bulunduğu açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Su önümüzdeki dönemin en önemli konusu. Bir çağrı yapmak istiyorum bu konuda, suyu hepimizin çok dikkatli ve tasarruflu kullanması lazım. Önümüzdeki dönemin en büyük sorunlarından bir tanesi de temiz suya erişim olacak. Sorumlu olduğumuz 12 kırsal, iki tane merkez ilçede suyun sağlıklı, güvenli bir şekilde her eve gitmesi için büyük bir çaba harcıyoruz ve çabamız hiç eksilmeden devam edecek” Petrol ve enerji konusunda 2025-2050 yılını öngörecek biçimde yapılan araştırmalar, her iki maddenin çeşitli nedenlerle ihtiyaca cevap vermeyeceğini gösteriyor. Petrol yenilenebilir bir kaynak değildir, günün birinde tükenecektir. Su tükenmeyecektir ama artan ihtiyacı karşılamayacaktır. İncelemeler doğrultusunda şu tür tahminler yürütülüyor: Nüfus çoğalıp su kaynakları aynı kaldıkça, su kıtlığı baş gösterecektir. Kişi başına su tüketimi, giderek azalacak.
YÜZDE 2.5’UN İÇİNDEYİZ
Su yeryüzünde yaşam için yaşamsal bir kaynaktır. Okurların çoğu bilir insan bedeninin yüzde 50’sinin üstündeki kısmı sudan ibarettir. Su yeryüzünün ise yaklaşık yüzde 71’ini oluşturur. Kritik olan bu suyun sadece yüzde 2,5’unun temiz su olmasıdır. Temiz su ile kasıt, içmek, tarım ve sanayinin çoğu için gerekli sudur. Kısacası su insanlar, ekonomiler, doğa ve gıda için temel bir unsurdur. Küresel temiz suyun yüzde 72’sinin tarımda kullanılmakta olduğu bilinir. Tüm doğal kaynaklar gibi temiz suyun sonsuz olmadığı bir gerçektir.
YÜZDE 20 DÜŞTÜ
Hızlı nüfus artışı, kentleşme, ekonomik kalkınma ve iklim değişikliği gezegenimizin su kaynaklarımızı tehdit ediyor. Rakamlarla konuşursak “kişi başına temiz su kaynağı” geçtiğimiz on yıllarda yüzde 20 düşmüş durumdadır. Suya ulaşılabilirliğin ve kalitesinin bozulmasının nedenlerinin başında geçtiğimiz son on yıllarda su kaynaklarının yanlış ve aşırı kullanımı ve yönetimi, zemin suyunun aşırı çıkarımı, çevre kirlenmesi ve iklimsel değişiklik gelmektedir. Bu konuda değerli kaynağımızın riskini geriye dönülemez biçimde arttırıyoruz.
SUYU AKILLI KULLANMAK
Suyumuzu hem bireysel bazda hem kurumsal bazda akıllıca kullanmak için çaba harcanıyor belki ama yeterli mi? Örneğin bireysel olarak su tüketimimizi etkin yönetiyor muyuz? Mutfaktan banyo-tuvalete dek tüm yaşam alanlarında suyu etkin kullanım politika ve araçlarını yaşama geçiriyor muyuz? Bu dolaysız kullanımın yanı sıra bir de gereksiz satın alma-tüketme aracılığıyla dolaylı su tüketimimizi yönetiyor muyuz? En iyisi bireysel su ayak izimiz başta ve yanı sıra ekolojik ayak izimizi ölçmeliyiz. Tanımlayamadığınızı ölçemez, ölçemediğinizi de yönetemezsiniz!
ESKİŞEHİR’İN SU EKONOMİSİ
Ülkemiz henüz su yoksulu değil ama o yolda diyenler var. Eskişehir’de de şimdilik zorda olsa suya ulaşabiliyoruz. Eskişehirli suya ulaşıyor ama bilinçsiz tüketiyor. 2030 yılında suya ulaşmakta oldukça zorlanacağız. 6 yıl sonra su konusunda daha farklı konuşacağız. Elimizde güçlükle arıttığımız Porsuk Çayı kaynağı var. Barajımızda ekonomik ömrünü dolduruyor. Çifteler ’den su getirme meselesi siyasetin konusu oldu. Bu konu henü derin dondurucu da duruyor. Ekonomi genelde yasal düzenlemelerle yönetilir. Tam 9 yıldır Su Yasası taslağı üzerinde çalışılıyor, bir türlü çıkarılamadı. Çıkar gruplarının çıkarları bir türlü dengelenemiyor. Örnekse, Merkezi Yönetim Yatırım Bütçesi içindeki sulama yatırımları payı son 10 yılda yüzde 9,2’den yüzde 5,3’e düşürülmüş. Basınçlı sulamaya verilen destekler son 5 yılda yüzde 80 azaldı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kurumu ESKİ’nin de fazla yapacağı bir şey yok. Öncelikle, suyun metalaşması ortadan kaldırılmalıdır. Kapitalizmden vazgeçmezsek ancak çevrecilik yaparız, çevreyle ilgili yaklaşım ancak ve ancak toplumculuk ile olanaklıdır.