Şubat’ın ilk haftasında biliyorsunuz ki TUİK 2023 nüfus ve nüfus artış verilerini yayınladı. Yayınlanan raporlara göre birkaç çıkarımda bulundum. Sizlere de bunlardan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle ilkokul çağlarımızdan beri bizlere hep Türkiye’nin genç nüfuslu ülke olduğu öğretildi. Hatta tarihimizde birkaç kez Almanya, Belçika başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine genç üretken nüfusumuzdan istihdam sağlayarak göç yaşanmasına şahit olduk. Bu göçler Avrupa’nın genç nüfusa ihtiyacı ve Türkiye’nin ekonomisinin kötüye gitmesinin bir sonucu olarak ele alınabilir.
Şimdilerde baktığımız da Türkiye nüfusu 2022 yılında binde 7,1 artarken 2023 yılında binde 1,1 artmış. Bu da demek oluyor ki nüfus artış hızımız ciddi oranda azalıyor. Elbette ki bu düşüşte en önemli faktör 2023 yılının şubat ayında yaşadığımız deprem felaketi gösterilmelidir. 11 ilimizde ciddi kayıplar yaşadığımız ve tüm ülkemizi derinden yaralayan asrın felaketi olarak adlandırdığımız 6 Şubat depremi ekonomik, sosyolojik tarafı bir yana tüm ülkemizi manevi açıdan yerle bir etti.
Yaşanan bu felaketten dolayı TUİK verilerinin de gerçek oranı yansıtmadığı kanaatindeyim. Çünkü deprem etkisinden dolayı bölgede çoğu ev yıkıldığı için adrese dayalı nüfus sayımı bize doğru yanıtı veremez. Veremediği içinde bu sene için TUİK verilerini % 100 doğru bir veri gibi ele alamayız, almamalıyız. Bahsedilen düşüşten daha fazlası olduğu düşüncesindeyim.
Okul yıllarımda anımsıyorum da gelişmiş ülkelerin yaşlı nüfuslarının fazla genç nüfuslarının az olduğu öğretilirdi. Öyle ki hükümet doğum oranlarını arttırmak için nüfus artışında teşvikleri hayata geçirirdi. Kendi ülkemize döndüğümde açıklanan tabloya göre giderek yaşlanan ve doğum oranları düşen bir ülkeyiz. Bu durumda gelişmekte olan ülkeler sınıfından gelişmiş ülkeler sınıfına yaklaştık diyebilir miyiz? Bence diyemeyiz hatta daha da doğrusu dememeliyiz. Çünkü hayat pahalılığının gün be gün arttığı asgari yaşam düzeyinin altında milyonların kaldığı bir ülke sanıyorum ki gelişmiş ülke kategorisinde pek de yer alamaz..
Ülkemiz her zaman Avrupa Birliği’ne girmek için artılarımızın başında nüfusumuzun genç nüfus ağırlıkta olmasını öne sürerdi. Çünkü yaşlanan Avrupa’ya üretim yapacak genç nüfusun ihtiyaç olduğu aşikârdı. Bu durumda ülkemiz yaşlanıyor ve doğum oranlarımız düşüyorken AB’ne sayabileceğimiz artılarımız da azalıyor anlamına gelir.
Sonuç olarak ülkemiz yaşlanıyor ve nüfus artışımız düşüyor. Nüfus artış politikaları kesinlikle doğru bir adım olmaz çünkü mevcut nüfusla dahi ciddi ekonomik problemlerle karşı karşıyayız. Ekonomik boyutunu eğer çözebilirsek gelişmiş ülke olmaya belki bir adım daha yaklaşmış olabiliriz..
Herkese mutlu haftalar..