Yazı yazmanın en güzel yönü de içini ferahlatması ve rahatlatması bence. Bilenleriniz vardır belki. Sandalye metodu diye bir şey var psikolojide. Karşınıza bir sandalye koyuyorsunuz ve hayali bir şekilde istediğiniz kişiyi oturtuyorsunuz. Ardından o kişiye söylemek isteyip de söyleyemediğiniz her şeyi söylüyorsunuz. Ardından hafifliyorsunuz. Belki de yazı yazarken bir nevi bunu yaptığımız için içimiz ferahlıyordur..
İnsan yaptığı şeylerin ona geri dönüşünü hesaplayarak yaşamalı bu hayatı. Çünkü her ne dersek diyelim yaptığımız tüm davranışların, söylediğimiz tüm lafların bize bir şekilde dönüşü var. Yaptığımız hatalar, seçimler, vazgeçişler bir şekilde hayatlarımız da karşılık bulacak. Bulmayacak sanıyorsak büyük yanılıyoruz zaten..
Hayat serüven gibi bir şey. Bazen düşüyoruz, bazen kalkıyoruz. İnsanız sonuçta bazen de hata yapıyoruz. Tam da bu anda önemli olan hatayı nasıl göğüslediğimiz oluyor. Hatalarınızdan ders çıkarıp kabullenip düzeltmeye çalışan tarafta mısınız? Yoksa yaptığınız hatayı hata olarak bile görmeyip üstüne kendi haklı sananlardan mı?
Aslına bakarsanız ben bencillik ve hatayı kabul etmeme durumlarını birbiri ile çok bağdaştırıyorum. Çünkü bencil kişi yalnızca kendini düşünür ve karşısında ki incinmiş mi kırılmış mı umurunda olmaz. Haliyle empati kurmayan birinin karşısındakinin ne hissettiğini anlaması da beklenemez. Bu yüzden sizin duygularınızı anlamayan hatta daha da ötesinde anlamak istemeyen kişilerle aranıza duvar örmeniz gerekir. Örmeniz gerekir ki sizi canı istediklerinde kırabilecekleri porselen bir tabak gibi görmesinler.
İnsanı diğer tüm canlılardan ayıran şey hep söylerim empati yeteneğidir. Eğer sahip olduğunuz bu yeteneği kullanmayı yok sayıyorsanız insanların sizi görmezden gelmesini de göze almanız gerekir. Zaten bundan da öte ilk başta söylediğim gibi bir şekilde yaptıklarınızın karşılığını alacağınızı bilin. Yaptıklarınız güzel şeyler ise ne mutlu size. Ancak yaptıklarınız hatalar silsilesinden fazlasıysa sizin için üzgünüm..
Tüm hataları yaptıktan sonra dönüp ardınızda bir dost aramakta acınacak kadar gülünç.
- Vardır ama değil mi çevremizde? Her zaman kendi öncelikleri ve çıkarlarını ön plana koyan hatta bunun adını kendini sevmek koyan. Aslına bakarsanız bu kendini sevmek değil apaçık bencilliktir. İnsan nasıl ki sosyal varlıktır ve sosyal ilişkilerle kendini tamamlanmış hisseder. Bu da böyle bir şey. Sadece kendini düşünen kişi günün sonunda kendi ile baş başa olacağını da bilmelidir. Mutluluğunu paylaşmak istediğinde gözleri ışıldayarak bakan dostlar ile göz göze gelmek herkesin isteyeceği bir şeydir elbet ama hak edeceği değil..
Zaten bahsettiğim bu insanlar kalabalıklar içinde bile yalnızdır. Aslında bakarsanız çok büyük bir tasvir kalabalıklar içinde yalnız olmak. Ama kim bilir belki tanrının onlara yaptıklarının karşılığını verme şekli de budur. Küller ile toprağı gübreleyip ardından güller yetişmesini bekleyemezsiniz. Beklememelisiniz. Çünkü küller içinde güller yetişmez..
Herkese mutlu, sağlıklı günler..