Siz aslında bu hikayeyi biliyorsunuz. Bizim birkaç dostla birlikte Odunpazarı’ nda çay- simit muhabbeti yapmak için sözleşmiştik. Ama bir türlü fırsat olmadı. Koskoca yaz geçti, son bahar geçti, bugün itibariyle kışa merhaba dedik. Sözümüz söz Allah izin verirse üç dost, üç arkadaş muhtarın kahvede bir çay-simit sohbeti yapacağız. Ama nasip olmadı mı olmuyor işte. Muhtarın kahvedeki çay fiyatını bilmiyoruz ama Odunpazarı’ nın çay bahçelerinde hala 3 TL.

Biz bu muhabbeti yaptığımızda Ankara garında bir bardak çayın fiyatı 30 TL idi… Çayın fiyatını duyunca Ankara Garı’nda simit yemekten vazgeçmiştik. O tarihlerde Eskişehir’de simit 5 TL idi. Sonra yazın ortalarında simit 7 TL’ye yükseldi. Bugünden itibaren de simit Eskişehir’de 9 TL’den satılacak. Dünya hızlı dönüyor, yoksa fiyatlar mı hızlı artıyor bilemedim. Bu arada bizim mahallede simit satan Hasan kardeşimizin yanından geçerken 4 simit almıştım. Yanımda bozuk olmadığı için sonra veririm diye söyledim. Simidi gelen zamlardan haberim de yoktu ki geçtiğimiz gün yanından geçerken simit paralarını 7 TL’den ödemekte nasip oldu. Sonra duydum ki simit fiyatları 9 TL’ye çıkmış. “Oh be!” dedim kendi kendime fazladan 8 TL ödemekten(!) kurtuldum.

Şaka bir tarafa bütün bu gelişmelerden dolayı asla simitçileri suçlamıyorum. Onlarında yakacak, koruma altına almak zorundalar. Ancak ortada bir gerçek var ki olan garibanın susamlı dönerine oldu. Eskiden bir simit bir çayla bir öğün yemeği savuşturan garibanın cebinden bir çay bir simit simitle daha fazla para çıkacak. Haaa… Bu arada simide gelen zam aynı zamanda bir başka zammında habercisi.. Bilin bakalım bu zam hangi zammında habercisi? Tek atış şansınız var diyeceğim de bunu bilmeyecek ne var diyenlerin o kadar çok olduğunu işitir gibiyim ki şaşırmadım. Bundan sonra temel gıda maddelerinden, “iyi ya kuru ekmek bulabiliyorlarmış” sözünü hatırlatarak “ekmeğe zammı” bekleyin, eli kulağındadır.

Aralık geldi ya… Asgari ücret artışı için de bu ay içerisinde üç ya da dört görüşme yapılacak. Hakemliğini çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yapacağı, işveren temsilcileri, sözüm ona işçi temsilsi sendikalar arasındaki görüşmelerde son sözü söyleyecek olan da belli. Yeni sisteme göre Sayın Cumhurbaşkanı yeni Asgari ücreti ilan edecek… Yeni asgari ücretle ilgili rakamlar konuşulmadan önce piyasalarda bir hareketlenme dikkatinizi çekebilir. Bu hareketlenme piyasalar kendini yeni yıla göre kurgulamaya hazırlandığının işareti.

Bu arada 2023 yılının enflasyon rakamlarını etkilemesin diye domino etkisi yapan elektrik ve doğalgaza yapılacak olan zamların yeni yıla bırakılması da söz konusu. Zaten kamudaki en büyük gelir kaynakları arasında bulunan yeni vergi, harç ve cezaların yeniden değerleme oranının yüzde 58’den fazla olduğu kesinleşti. Bu şartlar altında her defasında “emeklimizi, memurumuzu, çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” söylemini de çok sık duyacağız. Yaklaşan yerel seçimler öncesi durumu idare edebilmek için ülkeyi yönetenlerin bir hayli zorlandıklarına da tanıklık ediyoruz.

Burada asıl mesele asla kime ne kadar ücret artışı yapılacağı değil, piyasaların nasıl kontrol altına alınabileceği gerçeğidir. Kimse simitçiye, fırıncıya, çiftçiye zam yapma diyemez. Çünkü maliyetler belli. Küçük esnafın kendini koruyabilmek adına alacağı önlemlerde onlara müdahalede edilemez. Yapılması gereken gerçek anlamda güçlü bir toplumsal uzlaşma, üretimin önündeki engellerin kaldırılması ve toplum katmanları arasındaki aşırı dengesizliğin giderilmesi için çaba gösterilmesidir.

Yahu bir simit dedik, nerelere geldik. Biz treni kaçırdık, ülke treni kaçırmasın, önemli olan bu!