Tribünde 50 binin üzerinde futbolsever, sahada ezeli rakipler Galatasaray ve Fenerbahçe formalı ama dünya karması isimlerden oluşan ve aralarına serpiştirilmiş birkaç Türk futbolcu, kenardaki hocasından masörüne, yardımcı antrenöründen futbol direktörüne ve sonunda maçın VAR hakeminden orta hakemine yabancılardan oluşan bir şov… Siz buna Türk futbolu mu diyorsunuz?
Türk futbolu nedir biliyor musunuz? Türk Futbolu, Amigo Orhanların, Fethi- Nihat-Enderlerin, Ayder tribünlerinin, Altes’in, Nefer’in bitmez tükenmez enerjisi ile ortaya koydukları şovdur.. Türk futbolu denilince akla; Anadolu Yıldızı Es Es, Bursa’nın Teksas’ı, Sakarya’nın Tatangaları, Körfez’in Hodri Meydan’ı gelirdi. Türk futbolu deyince Fethi Heper’ler, İsmail Arca’lar, Ender Konca’lar, Nihat Atacan’lar, Metin Oktay’lar, Can Bartu’lar, Vedat Okyar’lar, Sanlı Sarıoğlu’lar, Ziya Şengül’ler akla gelirdi. Türk futbolu denildiğinde dostluklar, birbirini çekiştiren değil bir birbirini yükselten rekabetler akla gelirdi.
Futbola hükmeden baronlar on yıllardır oynadıkları oyunların sonucu olarak Eskişehir’i, Bursa’yı, Sakarya’yı, Kocaeli’yi alt liglere göndererek kurdukları düzenle bile tatmin olmadılar. Kendilerinin dışında artık semt takımlarının garnitürleştiği ligde “dikensiz gül bahçesini” bir türlü oluşturamadılar. Baştan aşağı yabancılaşan ligimizde Edirne’den öteye yol bulamayanlar birbirlerini yemekten, rekabeti kavgaya dönüştürmekten de çekinmiyorlar. Sonunda adaleti bile yabancı hakemde arayanların bundan sonraki hedefi nedir biliyor musunuz?
Unutmayın ki Es Es’de, Bursa’da, Kocaeli’de, Sakarya’da asla pes etmiyor, etmeyecek… Bu köklü futbol camiaları olmadan Türk futbolu aradığı huzuru bulamaz, bulamayacak.
Bu vesile ile geçtiğimiz günlerde hayatlarını kaybeden Türk futbolunun ve Eskişehirspor’un efsaneleri biri sahada biri tribünlerde futbola ruh veren iki büyük değerimiz Fethi Heper ve Amigo Orhan Erpek’e Allah’tan rahmet diliyorum. Gerçek Türk Futbolunun başı sağ olsun…
+++
Adı çözüm merkezi ancak çözümü yok
Elektrik hayatımızın olmazsa olmazlarından birisi. Zaman zaman sıkıntılar yaşanabiliyor. Ancak özellikle kış aylarında meydana gelen bir elektrik arızası hayatımızı tam anlamıyla çileye dönüştürüyor. Böyle bir durumda ilk yaptığımız iş 186 Elektrik Arızayı aramak oluyor. Geçtiğimiz gün 75’inci yıl Mahallesi’nde saat 23.00 civarında elektrikler aniden gitti. Şimdi gelir, birazdan gelir diye bekledim. Sonuçta hava sıcaklığı bir hayli düşük. Kombiler de susunca evlerin içi soğumaya başladı. Sarıldım telefona aradım 186’yı… Bir süre tele sekreteri dinledikten sonra müşteri temsilcisine ulaştım. “Buyurun ben…. OEDAŞ Çözüm Merkezi.” Bir süre sorgu sualden sonra derdimizi anlattık. “Hanımefendi Eskişehir Odunpazarı İlçesi 75’inci yıl Mahallesi”nden arıyorum. Elektriklerimiz yaklaşık 1.5 saattir kesik” deyince karşımdaki müşteri temsilcisi hem arıza kaydı oluşturduğunu, sorun çözüldüğünde tarafıma bir SMS mesajı ile bilgi verileceğini söyledi. Sonra “Sabrınız için teşekkür ederim!” dedi. Yahu adı “Çözüm Merkezi!” Ama bir çözüm üretebildiği yok. Arıza giderildikten sonra zaten bir sorun kalmıyor ki. Arızanın sebebi kesinti süresi ile ilgili bir bilgi de yok bunun neresi “çözüm” oluyor? Laf olsun torba dolsun.. “Sabrınız için teşekkürler!” denilince her şey bitmiş mi oluyor?