Bir öğretmen arkadaşım sosyal medya hesabında paylaşmış. Doğrusunu isterseniz çok beğendim. Sizlere nakletmek istedim.

Portekiz’de okul duvarına asılan velilere yönelik ilginç bir afişte şöyle deniliyormuş: 

“Sevgili Veliler, 

Hatırlatmak isteriz ki, ‘Merhaba, lütfen, rica ederim,  özür dilerim, teşekkür ederim’ gibi ifadeler önce evde öğrenilir.

Yine dürüstlük, arkadaşa, yaşlılara ve öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir.

Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak ve düzenli olmak da önce evde öğrenilir.

Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdendir.

Bizler okulda; yabancı dil, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiyoruz.

Unutmayın ki eğitim evde başlar”

Böyle bir afişi bizim okullarda velilerin görebileceği herhangi bir yere assak ne olur? Bunu gören velilerin çoğunluğu empati yapmadan soluğu Milli Eğitim de alır. Kimisi bu yazının fotoğrafını çeker CİMER’e yazar, kimisi bu fotoğrafı alıp bazı medya kuruluşlarına servis eder. Pek azı da bu afişle ilgilenmez bile. Nadirattan bazı velilerimizde empati yapıp, “çok doğru” değerlendirmesi yapar.

Emin olun bu yazıyı yayınladıktan sonra dünya kadar eleştiri alacağımı biliyorum. Neden mi? Söyleyelim, “siz bizi cahil mi sanıyorsunuz, Siz bize hakaret mi ediyorsunuz?” gibi ifadelerle yüklenenlerin olacağını da biliyorum. Ama birilerinin zaman zaman, “kral çıplak” demesi gerekiyor. Eğer Eğitim evde başlasaydı bugün sokaklarda birbirini darp eden, bir birine acımasızca saldıran öfkeli insanlar görür müydük? Yine otobüslerde, tramvaylarda kulağına kulaklık takıp önündeki telefonu açıp oturdukları koltuklarda dünyayı umursamadan yolculuk yapan gençlerimiz olur muydu?

Okulun kapısından çıkar çıkmaz her türlü külhanbeyi-apaşhi ruhu tavırlar ile sağı solu rahatsız ederek yürüyen gençlerimiz olur muydu? 

Bugün bırakın çocuklarımızın iyi bir eğitim ve öğretim imkanına kavuşmasını velilerimiz nerede ise sınıflara girip çocukları ile bile derse katılım sağlayarak iyi bir şey yaptıklarını sanıyorlar ya… Her gün bir elinde çanta diğer elinde çocuğu okulun kapısına kadar gelip çocuğunu sınıfa yerleştirdikten sonra okulun kapısında bekleyen veliler neyi doğru, neyi eğri yaptıklarının farkına varırlar mı dersiniz?

Unutmayalım ki bugün öğretmenlere hak ettikleri eski saygınlığı kazandırmadıkça, okulların dört duvardan ibaret binalar olmadığının farkına varıp o binaların ruhuna uygun davranmadıkça çok şikayet ettiğimiz eğitim sisteminden kurtulamayız.

Bugün çocuklarımıza yüzünü ekşitti, “gözünün üstünde kaşın var” dedi diye şikayet ettiğimiz öğretmenlerimizin, eğitimcilerimizin hakkını teslim etmedikçe sistem daha çok patinaj yapmaya, hatta irtifa kaybetmeye devam edecektir.