Durum gerçek anlamda alan için de satan için de büyük sıkıntı. Sürüm olmayınca üretimde sınırlamaya gidiliyor, vatandaşın alım gücü düşük küçük esnaf zorlanıyor

Türkiye’deki ekonomik kriz herkesin malumu. Halinden memnun olan yok. İşçi, memur, doktor, sağlık çalışanları, emekliler, çiftçiler, esnaflar herkes dert küpü. “Bir vur bin ah işit” sözü tüm bu kesimler için geçerli. Kime dokunsanız ondan öyle bir ses çıkıyor ki şaşırıyorsunuz. Daha birkaç ay öncesine kadar bazı kesimler durumu idare ediyorlardı. Özellikle küçük esnaf durumu idare ediyordu. Bugün için TÜİK rakamlarına göre yılbaşından bu yana yüzde 40’ın üzerinde bir enflasyonla karşı karşıyayız. Bu rakamlar gerçekten rahatsız edici. Yılbaşında 100 TL’ye aldığınız bir ürüne ortalama bugün 140 TL’den ancak ulaşabiliyorsunuz. Elbette bu durum ürün bazında da değişiyor. Bazı ürünlerde yüzde yüzün üzerinde bir artış olabildiği gibi bazı ürünlerde de yüzde 20’lerde bir artıştan söz edebiliriz. Ama TÜİK’in verdiği bilgilere göre yüzde 40’ın üzerinde bir fiyat artışından söz ediliyor.

Örneğin küçük esnaf aldığı bir ürünü rafına koyduktan sonra yeni ürünü kaça alacağını bilmiyor. Bazen rafta unutulan ürün satıldıktan sonra belki de toptan fiyatına yerine konulamıyor. Bu da zaten sınırlı sermaye ile çalışan küçük esnafın sermayesinden tüketmesi anlamına geliyor. Esnafın durumu böyle de vatandaşın durumu nasıl diye soracak olursanız vatandaşın durumunu anlatmaya gerek yok. Özellikle asgari ücretli, emekli ve sosyal yardımla geçinen insanların gerçek anlamda durumları vahim.

Bu işin kirası var, yol parası var, kış kıyamette doğalgazı var, elektrik parası var. Mutfağa gelene kadar daha çok mesafe var. Geçtiğimiz günlerde Türkiye Terziler, Konfeksiyoncular ve Giyim Sanatkarları Federasyonu ve Eskişehir Tuhafiyeciler Esnaf Odası Başkanı Ali Sefa Şen bir grup gazeteciyle yaptığı sohbet sırasında diyor ki; “ Son iki yıldır ülkemiz dünyanın da içinde bulunduğu ortamda çok ciddi manada ekonomik bir kriz yaşıyor. Dolayısıyla bu ekonomik krizden de esnafımız da etkileniyor. Tabii ki halkın alım gücü direkt esnafımızın ticaretine yansıyor. Esnafımızın en çok zorlandığı nokta enflasyonun çok yüksek rakamlarda olması. Dolayısıyla halkımızın alım gücünün minimize edilmesi, düşmesi ve esnafımızın mal satamaması. Satamayınca da yerine mal koyamamasıdır. İstanbul'daki imalatçılar da esnafımıza ürün satamayınca onlar da imalatı kıstılar. Dolayısıyla İstanbul'da da çok ciddi manada ürün bulmakta zorlandılar. Bu bir. İkincisi öyle ya da böyle getirdikleri az üretilen mallar getirdiklerinde, tezgahlarına koyduklarında biraz önce bahsettiğim gibi halkın alım gücünün az olması, 2024'te düşmesi dolayısıyla esnafımızın ürün satmakta zorlanmasıdır."

Yani durum gerçek anlamda alan için de satan için de büyük sıkıntı. Sürüm olmayınca üretimde sınırlamaya gidiliyor, vatandaşın alım gücü düşünce küçük esnaf zorlanıyor. Krediye ulaşım konusuna gelince, küçük esnafın en önemli kaynaklarından birisi esnaf kefaletleri üzerinden kullanılan krediler. Burada da krediye ulaşımda sıkıntı olmamasına rağmen kredi faizlerinin yüksekliği, piyasada dönen paranın her geçen gün değerini ve alım gücünü kaybetmesi kredi geri dönüşlerinde de sıkıntıya yol açabiliyor. Çünkü yüksek enflasyona hiçbir sermayenin dayanması mümkün değil. Bu tür durumlarda sadece tefeciler ve yüksek faizle kredi veren bankalar karlarını katlayabilir. Küçük sermaye bu tür yüksek enflasyon ortamlarında her geçen gün küçülür ve  en kötüsü küçük esnaf ölür… Doğrusunu isterseniz geniş halk kesimlerinin nefes borusu küçük esnaftır. Mahallede market, çarşıda çay ocağı, küçük işletmeler vatandaşın nefes borusu gibidir. Nasıl mı? Üç harfli marketlerde ne pazarlık yapabilirsiniz, ne de “bunu daha sonra ödeyelim” deyip açık hesap kullanabilirsiniz. Küçük esnaf bir tuhafiyeciye gittiğinizde alacağınız ürün üzerinden pazarlık da yaparsınız açık hesapta çalışabilirsiniz. Mahalle de markete “deftere yaz yarın, öbür gün ödeyeyim” diyebilirsiniz.

 Onun için ısrarla diyorum ki ekonomiyi yönetenler öncelikle küçük esnafı koruma altına almalıdırlar. Aksi takdirde vatandaşın nefes borularından biri tıkanmış olur.