Bazen o kadar bunalıyor ki insan ben bile hayata “kamyon arkasındaki yazılar” gibi bakmak istiyorum! Bazen o yazılarda zeka fışkırıyor… Sosyal medya mecrası yokken sosyal medya görevi gören kamyon arkası yazılardaki incelik toplumun zeka seviyesini ortaya koyması bakımından önemli ipuçları verirdi. Hani Köroğlu diyor ya “tüfek icat oldu mertlik bozuldu!” Sosyal medya çıkınca da “kamyon arkası yazılar” bozuldu.
“O da nereden çıktı?”der gibisiniz. Belediye otobüsünde yolculuk yaparken yanımızdan geçen kamyonun arkasındaki, “her şeyi bilmene gerek yok, haddini bil” yazısı dikkatimi çekti. Yazı beni aldı nerelere götürdü. Emin olun sizde okusaydınız aynı duyguları yaşardınız. Ne kadar doğru bir söz. Ülkede o kadar çok haddini bilmeyen var ki, herkes her şeyin profesörü gibi konuşuyor. Ancak zaman zaman da, “hadsizlik” öyle boyutlara ulaşıyor ki insanın ağzı bir karış açık kalıyor.
Herkes işinin uzmanı olmuş diyorum ya boşuna söylemiyorum. Televizyonlara bakıyorsunuz uzman(!) dolu, sokaklardaki uzmanları hiç sormayın zaten… Örneğin halkın sorunlarından habersiz koca koca adamların altında, “siyaset bilimci, ekonomist vs. vs…” yazıyor. Sonra bir konuşmaya başlıyorlar susturmak imkansız… Nasıl tarif ediyordu bizim eski sosyal medyamız, yani halk deyimiyle, “5 kuruş verdim konuşturdum 5 TL verdim susturamıyorum!” tıpkı onun gibi…
Vatandaş pazara gidemiyor, çarşıya çıkmaya korkuyor, aldığını tane ile gramla ölçmeye çalışıyor, onlar hala “kitabın ortasından” konuşuyorlar. Yahu “kitabın ortası” vatandaşı ilgilendirmiyor. Vatandaş 7 TL simit, sıradan çay bahçelerinde 5 TL çay parasının maliyetinin ekonomisini sarstığını söylüyor, onlar, “CHP genel başkanı kim olmalı? İmamoğlu’nun çıkışı haklı haksız mı? Geçiş sürecinde CHP’nin başında eskilerden birisi olabilir mi?” tartışmasını sürdürüyorlar… Yahu birileri bunlara “Vatandaşın gündeminde CHP yok. Vatandaşın gündeminde emekli maaş artışlarının yetersizliği, çarşı pazardaki başını alıp giden yüksek fiyatlar, birden bire 2 Bin TL’lerden 12 bin TL’lere yükselen konut kiraları, çocuğunu üniversiteye gönderemeyecek olmanın huzursuzluğu, mutfağına alamadığı kıyma, zeytin peynir var!” diyebilir mi?
Gerçekten hadsizlik, goy goyculuk olur da bu kadarda olmaz, diyeceğim de, kime söyleyeceğim? Ha duvara söylemişsin ha bunlara söylemişsin fark eden hiçbir şey yok. Ayıptır, günahtır yazıktır. Bir ülkede muhalefet bu kadar silik ve etkisiz olamaz da kendilerini entelektüel birikim sahibi gibi gösterip uzman diye tarif eden aydın görünümlü adamlarında halktan ne kadar kopuk olduklarını bir kez daha görüyoruz.
Son iki yıldır milletin umudu üzerinden siyaset ve ekranlarda tacirlik yapanlar seçimlerden hemen sonra ortalıktan kaybolduktan sonra yeniden vitrine çıkmaya başladılar ya, gerçekten vatandaş bunların hikayelerini ne dinliyor ne de bunları artık takip etmek istiyor. İnsanlar içlerini soğutmak için eskiden duygularını kamyon arkasındaki yazılarda arıyordu, şimdilerde sosyal medya mesajlarına takılıyorlar. Hatta muhalefetlerini kendi sözleri ile sosyal medya üzerinden büyüterek yollarına devam ediyorlar. Nasıl diyecek olursanız noktayı şöyle koyalım; “Benden sana bir akıl, aklın varsa tek takıl!” Ne dersiniz? Hadsizlerin hiçbir şey bilmedikleri hatta hadlerini bilmediklerini bilmedikleri de ortada değil mi?