Haber şöyle; “Ankara'da simide zam geldi. Ankara Pideciler, Simitçiler ve Çörekçiler Esnaf Odası Başkanı Savaş Delibaş "Her gün her şeye zam gelirken simit fiyatlarını sabitlemek akıl, mantık işi midir" dedi.” Bu haberi okuduktan sonra eyvah dedim kendi kendime…
Artık emekli için çay simit bile hayal haline geldi. Çünkü 12 Bin 500 TL’lik hazine destekli maaş alan emekli için “susamlı döner” de “lüks oğlu lüks” e dönüşmüş durumda… Emekli gariban hangisiyle baş edecek. Ne diyor oda başkanı, “Her gün her şeye zam gelirken simit fiyatlarını sabitlemek akıl, mantık işi midir?” Haaa.. Hemen söyleyelim, eğer Ankara’da simide zam geldiyse bilin ki Eskişehir’deki simide zam yapılması da an meselesidir
Olaya tersinden bakalım. Hemen her gün her şeye zam gelirken 12 Bin 500 TL’lik emekli maaşının yerinde sayması mümkün mü?
Arada bir Odunpazarı’ ndaki belediye’nin çay bahçesine takılıyorum. Çay bahçesinde çay 5 TL. Çay ocaklarında ise çay 10 TL. Sabah saatlerinde oraya takıldığımda görüyorum. Ne kadar 60 yaş üstü insan varsa orada oturuyor. Bu manzarayı görünce diyorum ki, “İyi ki belediyenin çay bahçeleri var!”
Geçtiğimiz gün gittim yaşlı karı-koca oturmuşlar bir masaya az biraz peynir, birer simit koymuşlar önlerine çay da söylemişler orada kahvaltı yapıyorlar. Takıldım orada çalışan gençlerden birine, “Oooo sizde lüks mekan olmuşsunuz!” diye genç kardeşimizin verdiği cevap beni şaşırttı. Çalışan genç kardeşimiz; “Burası emekliler için gerçekten lüks bir mekan. Biz onların burada olmasından çok memnunuz. Hiç olmazsa onların ara sıra tatlı dillerine, gülen yüzlerine bakınca biz de mutlu oluyoruz” deyiverdi.
Gerçekten düşününce bizim insanımızın ne kadar küçük şeyler ile mutlu olduklarını görüyorsunuz. Öyle çok şey istemiyor insanlar. Sadece , “İnsanca yaşayabilecek kadar bir gelir!”
Yahu ekonomi yönetimi, “enflasyon düşüyor, düşecek” diye açıklamalar yapıyor ya. İnsanlar yanlış anlıyor. Ortada fiyatların düşmesi söz konusu değil. Sadece “fiyat artış hızı yavaşlıyor!” Ama insanlara bu konu öyle bir anlatılıyor ki sanki ekmek fiyatları, çarşı Pazar fiyatları düşüyormuş gibi anlatılıyor. Daha önce 10 liradan 20 liraya çıkan domatesin fiyatı kesinlikle 15 TL olmuyor. Domatesin fiyatı 25 TL değil 23 TL oluyor. Anlattıkları söyledikleri bu… Peynirin fiyatı 250 TL ise 280 TL değil de 265 TL olunca enflasyon düşmüş oluyor.
Ekonomiyi yönetenlerin anlattığı bu başka bir şey değil. Yoksa bir ucuzluktan söz etmiyorlar. Peki, gerçek ne? Geliri sabit olanların alım gücü her geçen biraz daha azalıyor. Emeklinin geliri daha da düşüyor. Açlık sınırının 20 Bin TL civarında olduğu bir dönemde asgari ücret 17 Bin 2 TL, en düşük emekli maaşı 12 Bin 500 TL, emekli dul ve yetimlerinin maaşı daha da az olduğu bir dönemde parlak bir gelecek vaadiyle insanları avutmaya çalışmanın mantığı bir türlü anlaşılabilmiş değil.
Daha önce ekonominin zor bir sürece gireceğini, emekli, dul ve yetimlerini çok daha zor bir dönemin beklediğini söyleyen ekonomistlerin “kahin” olmadıklarını biliyoruz. OVP dedikleri Orta Vadeli Program çerçevesinde söylenen “sabır” sözcüğüne takılıyorum. Ne kadar sabır derseniz?”Diyorlar ki, “3 yıl kadar. Yani 36 ay kadar” sabredersek her şey düzelecekmiş… Miş, mış, miş….