2024 yılı sözüm ona 2023 yılından daha iyi olacaktı. Oldu mu? Kimilerine göre oldu, kimilerine göre olmadı. Kime göre neye göre ve olaylara nereden baktığımıza göre değişen bir şey iyilik!

Özellikle dar ve sabit gelirli kesimler bırakın yoksulluk sınırı, açlık sınırının bile altında ücretler ile hayatta ve ayakta kalma mücadelesi verdiler. Şimdi deniliyor ki “2025 yılı 2024’den iyi olacak!”

Temenni ederiz ki iyi olsun. Ancak kilometre taşı olarak kabul ettiğimiz veriler ne yazık ki 2025 yılı için çok da umut verici değil. Daha yılın başında kamunun yani devletin kendi tahsilatları için belirlediği “Yeniden değerleme” rakamları yüzde 45 arttırıldı. TÜİK verilerine göre yüzde 45’in üzerinde gerçekleşecek bir enflasyona rağmen asgari ücretliye yapılan zam yüzde 30’da kaldı. Emekliler içinde öngörülen rakam Cuma günü netleşecek ama oradan da bir umutlu olmak için bir sebep yok. Eğer bir lütuf söz konusu olmazsa emekliler için özellikle SSK ve Bağ-Kur emeklileri için öngörülen artış yüzde 17 olmayacak gibi görünüyor. Yani emekliler için, asgari ücretliler ve dar gelirli kesimler için ekonomik verilere baktığımızda kesinlikle 2025yılı 2024’den daha iyi geçmeyecek. Özellikle asgari ücretin bile altında kalan emekliler bu yılı nasıl atlatacak gerçekten ciddi merak konusu. Emekliyi çoluk çocuğuna ve her türlü sosyal yardıma muhtaç hale getiren politikaların umut vaat etmesi mümkün değil.

Hani 2024 yılı emekliler yılı ilan edilmişti ya… Böylesine özel(!) bir yılda bile emekliler için bir somut adım atılmazken 2025 yılında yine “enflasyona ezdirmedik, sabır az kaldı” gibi ifadeleri yine işitmeye devam edeceğiz. Emekliye, dar gelirliye, asgari ücretliye “sabır tavsiye edenlerin” kendilerinin geçim şartları konusunda fedakarlıkta bulunduklarına hiç tanıklık etmedik. 2024 yılını hayatta kalma mücadelesi vererek geçiren emekliler ve sabit gelirli yoksul kesimlerin 2025 yılında yepyeni bir mücadele ile karşı karşıya olduklarını görüyoruz.

Peki, tüm bu olumsuzluklara karşın umutsuz olmaya gerek yok. Enseyi karartmaya hiç ama hiç gerek yok. Biz millet olarak ne karanlık günleri atlattık, ne zorlukları yendik, ne engeller aştık. Aslında birilerinin bize “sabır” tavsiye etmesine de gerek yok. Çünkü zaten biz “sabırlı bir milletiz!”
 Arkadaşlarımız son günlerde esnafın, vatandaşın yeni yıldan beklentileri ile ilgili haberler yaptılar. Gerek sayfalarımızda, gerekse haber sitemizde yayınladık. Her türlü umutsuzluğa rağmen insanımızın özellikle “huzur ve sağlık” vurgusu çok değerli.  Bu temel vurguların yanında insanların ekonomik beklentilerinin üçüncü sırada olduğunu gördük. Yani “huzur ve sağlığın olmadığı” bir yerde paranın bir anlamı da kalmıyor. Bütün kişisel gelişimciler aynı şeyi söylüyor.  Şöyle düşünün milyarlarca doları olanda, 12 Bin 500 TL’lik emekli maaşına talim edende en fazla üç öğün yemek yiyor. Birileri et, birileri de ot yiyebiliyor. Fazlası var mı? Belki milyarlarca doları olanlar sırça saraylarda, 12 Bin 500 TL maaş alanda indirme binalarda otuyor olabilir. Birisi uçakla, helikopter ile, diğer toplu taşıma aracıyla yoluculuk yapıyordur. Ama her iki kesimin arasında kıl kadar ince bir çizgi var. Bu arada çok malı ve parası olanın derdi dünyalardan büyük iken garibanın tek derdi sıcak bir mekan, sıcak bir tas çorbadan ibarettir...

Onun için tekrar edelim.. Enseyi çok da karartmaya gerek var mı? Bence gerek yok. Bir de herkesin bir hesabı vardır da  asıl hesap sahibinin hesabına akıl ermez diyerek noktayı koyalım. Herkese iyi seneler…