Eskişehir’de trafikte yaşanan sıkışıklığın nelere sebep olduğunu görmek gerek. Eskişehir’de 350 bine dayanan araç sayısına karşılık yetersiz otoparklar ve yetersiz kalan caddeler gerçekten insanları çileden çıkarıyor. Şehir merkezi zaten en küçük yoğunlukta kilitleniyor. Pek çok maddi hasarlı trafik kazalarına da tanıklık ediyoruz. Maddi hasarlı küçük kazalar bu sıkışıklıktan dolayı olağan işlerden olmaya başladı. Daha önce, “Şehir merkezindeki sıkıntıları daha önce birkaç kez dile getirmeye çalmıştım. Belediyelerin dubalar marifetiyle sokakları daraltıp yayalara yol açma gayretini anlıyorum. Ancak bu kesin çözüm değil. Eskişehir çevre yolundan başlayarak şehir merkezine gömüldükçe trafikte tam anlamıyla özellikle sabah ve akşam saatlerinde yaşanan yoğunluk insanları çileden çıkarıyor” diye yazmıştım.

Trafikte zaman zaman E-5 karayolunu aratmayacak kadar yoğun oluyor. Halbuki alternatif yollarımız olsa bu kadar yoğunluk yaşanmayabilir. Yeni seçilecek belediye başkanlarının acilen bu konuya bir el atması gerekecek. Bu arada trafikteki yoğunluğun sebep olduğu önemli bir sorunumuz daha var. O da trafikte öfkeli sürücülerin her geçen gün artması. Tamam İstanbul’da Ankara’da veya bir başka büyükşehirde bu tarz gelişmelerin yaşandığına tanıklık ediyoruz ama Eskişehir genelde sakin insanlar şehri olmasına rağmen benzeri sıkıntıları daha sık yaşamaya başladık. İnanın insanların birkaç saniyeye bile tahammülü yok. İnsanlar gerilim yaşayınca ayaklarını gazdan çekeceklerine gaza yükleniyorlar. Bu da aynı zamanda trafikte sık sık en azından maddi hasarlı kazaların oluşmasına sebep oluyor. Kazaların sebebi de hız limitlerine uyulmaması, hatalı sollama, acı fren, yüksek sesli korna çalınması olarak görünüyor. Ancak asıl sorun insanların şehir hayatının getirdiği ağır ekonomik yükün altında ezilmesinden başka bir şey değil gibi görünüyor. Kazalarda ise insanlar birbirlerini adeta gırtlaklıyor ve birbirlerinin üzerine yürüyor, eşlerin çoluk çocuğun yanında ortaya hiçte hoş olmayan görüntüler çıkıyor.

Öfke kontrolü dediğimiz şey ise hemen hemen hiç yok. Bir insanın yanında “çocuğu mu var, eşi mi var, hastası mı var?” kimsenin umurunda değil. Şöyle düşünün bir insanın çocuğunun yanında şiddete maruz kalmasının çocuk üzerinde meydana getirdiği travmayı hiç hesaplayan yok. Olacak şey değil. Bu tablo olağan hale gelmeye başladı. Bu işin sonunda hayır yok. İnsanlar gerçekten artık sinirlerine hakim olamıyorlar.