105 yıl önce Türk halkı, Ankara'da TBMM'yi kurarak Cumhuriyet’ e giden yolda ilk adımı atmış oldu. Böylelikle Türk milleti, zaferlere imzasını attı. 

Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basması, ardından Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri, Millî İradenin iktidar olması yolunu açtı. İstanbul’dan ümit kesildiği için Ankara'da Milli Meclis'in açılması zorunluluk olmuştu. 

ATATÜRK’ÜN ANLATIMIYLA

Atatürk, buna ilişkin olarak Hakimiyeti Milliye gazetesine verdiği demeçte şunları anlatır: “İstanbul'a büsbütün kement vurulmuş, millet ve memleket başsız kalmıştı. Onun bağımsızlığını düşünmek ve kurtarmak için Ankara'da milli bir meclis toplamak lazım geldi.” 

CUMA NAMAZINDAN SONRA 

19 Mart 1920 günü bütün illere, Meclis'in açılacağına ilişkin açıklamalar gönderildi. 23 Nisan günüde Hacı Bayramı Veli Cami'nde kılınan cuma namazdan sonra meclisin açılışı gerçekleşti. 25 bin nüfuslu Ankara'da herkes akın akın Meclis binasına koştu, kurbanlar kesildi ve dualar 'milli birlik' için okundu. O gün, Türkiye'nin kuruluşuna ve ardından gelecek olan zaferlere imza atacak olan devrimci Meclis'e ilk harç konulmuş oldu.

100 MİLLETVEKİLİ 

 Meclis 100 milletvekiliyle açıldı. Daha sonra bu sayı 300'ü buldu. O günün koşullarında bazı vekiller ya cephede ya da başka görevler nedeniyle izinliydi. 'Milli Bayram' olarak kutlanması ise birinci yıldan itibaren gerçekleşmeye başladı.  Atatürk, 23 Nisan 1922 günü Anadolu gazetesine verdiği demeçte şunları vurgular: “Türkiye milli tarihinin başlangıcı, yeni bir dönem noktasıdır. Türkiye halkının milli bir hükümet kurmak hususunda gösterdiği harikayı ifade eder.” 

RUSYA'YA DOSTLUK MEKTUBU 

 Meclis tarafından kurulmasının hemen ardından, 26 Nisan günü Sovyet Rusya devriminin lideri Lenin'e dostluk mektubu gönderildi. 9 Mayıs günü de Rusya'ya gidecek heyet belirlenir. Böylece müttefiklik konusunda tarihi adım atılır. Kemal Paşa ilk demecini de Chicago Daily Tribune muhabirine verir, Padişah için “İngilizlerin esiri” der ve ekler: “Büyük Britanya bizim düşmanımızdır.” 

BÜYÜK VATAN GÖREVİ

Meclis'in açıldığının ertesi günü İstanbul'un kışkırtmasıyla iç isyanlar başlar. Bir süre sonra da milli önderler hakkında idam fermanı yazılır. Ankara'nın kararlı duruşuna İstanbul’un etkisi olmaz. 3 Mayıs günü kurulan ilk hükümetin cevabı anlamlıdır: “Dış ve iç kışkırtmalarla meydana getirilen hainlik  olaylarının etkili biçimde ortadan kaldırılmasını en büyük bir vatan görevi saymaktayız.” 

GAZETECİLER NE DİYOR?

Gazeteci Yunus Nadi Bey, coşkuyu şöyle anlatır: “Öyle tahmin ederim ki o gün Ankara'nın Hacıbayram Cami'nden başka bir mabedinde cuma namazı kılınmamıştır. Bayraklar önde, Mustafa Kemal Paşa ve mebuslar onları takip ederek Meclis'e gitmek için kesif bir insan kütlesini yarmak lazım geliyordu. Bu kolay bir şey değildi. Sen gitmek istiyorsan o halk da gitmek istiyordu. Dava millet davası idi. Halk da onda senin kadar alakadardı. Yürümekten ziyade bütün halk ile beraber dalga dalga ilerleniyordu.” 

Meclis, en yaşlı üye Sinop vekili Şerif Bey tarafından açılır. Konuşma metnini Mustafa Kemal Paşa hazırlar: “Bu Yüce Meclis'in Reisi Sinni sıfatıyla ve Allah'ın yardımı ile, milletimizin dahili ve harici tam bağımsızlık dahilinde mukadderatını bizzat üstlenmeye ve idare etmeye başladığını bütün cihana ilan ederek BMM'yi açıyorum.”

DEVLETİN AJANSI

Mutlu haberi Anadolu Ajansı bütün dünyaya duyurur. Yunus Nadi'ye göre, her taraftan gelen tebrik telgrafları toplansa, kendi başına bir cilt teşkil eder. “Meclis'in açılmasıyla millet, İstanbul işgaliyle bir an için kaybolur gibi olan birlik noktasını bulmuş, Meclis ise milletin bu coşkusundan bir daha azami kudret ve kuvvet almıştı." Meclis oturumu, açış konuşmasından sonra kapanır. Ertesi gün Mustafa Kemal Paşa uzun bir konuşmasıyla, bir anlamda yeni Türk devletinin esaslarını açıklar. Aynı gün de Meclis Reisi seçilir.

KATİP LİSELİ

Lise 2. sınıf öğrencisi iken Meclis'e kâtip olan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ise “Gözümün önünde bir devlet doğdu” dedikten sonra, o günü şöyle anlatır: “BMM, Kuvayi Milliye ruhunu temsil eden bir meclisti. Milli güçlerin bütün milletçe benimsenmesinden oluşan bir ruh, milli bir kükreyiş demekti bu. İlk meclisin parolası da oldu. Bu Meclis, belki de dünya tarihinde benzeri olmayan bambaşka bir milli kuruluştu.” 

106. YILA GİRİYORUZ 

Bugün en başta biz gazetecilere, düşen görev 23 Nisan’ın ve Atatürk’ün yolundan yürümektir. Meclisin birleştirici rolü devam ediyor. Devletimizi güçlendirmekte görevlerimiz arasındadır.