Yıllar insanlık tarafından dünyanın güneş çevresinde dönmesi göz önüne alınarak, takvim oluşturuldu. Ünlü şairimiz Nazım’ın da dediği gibi, dünya güneşin çevresin de 2024 kez döndü.  Milat sıfır olarak kabul edildiği için böyle bir durum ortaya çıktı. Ve de tam 2024 yılı geride bıraktık. Milattan Öncesi dönemlere de çeşitli adlar verdik. Ateşinin ve yazının bulunması bizleri Atatürk Aydınlanmasına kadar ulaştırdı.

Yeni yıla ise ağırlaşmış eski sorunlarla girmekteyiz. Dış sorunlar gerçek bir karabasana dönüştü. Türkiye’nin yer aldığı coğrafya ateşten gömlek misalidir. Çevremiz ABD üsleri ile doldu. Namlular Türkiye’ye çevrilmiş durumda bulunuyor. Yabancı donanmalar, Akdeniz de ve Ege denizde cirit atıyor. Türkiye’yi tehdit eden tatbikatlar yapılıyor.

Ordu yoksa

Ordusu dağılan bir milletin ne durumlara komşularımız Irak ve Suriye’de net bir şekilde gördük. Dış tehditlerin yoğunlaştığı bu dönem, birlik olma zamanıdır. Her şeye rağmen, enerji kaynakları açısından zengin kaynaklara sahip Rusya ve İran’ın dostluğunu yitirmememiz gerekiyor.

Zorluklardan korkmamak

Dünya ve coğrafyamızda yaşanan zorluklar, sıkıntılar ürküntü verebilir.  Sıradan insan zorluklardan korkar ve kaçmaya çalışır. Ama mücadeleci insanlar, zorluklara bakarken yalnızca zorluğu görmezler, zorluklardan büyük çıkışı görürler. Çünkü toplumların hayatında zorlukların ateşleyici gücüyle karşılaştırılabilecek başka bir enerji kaynağı yoktur. Yoksulluk ve sefalet insanın bilincindeki ve yüreğindeki ahlâk ve sorumluluk denen gizilgücü harekete geçirir. O zaman toplumun artık zorluklardan başka kaybedecek bir şeyi yoktur.   Aslında zorlukların altında kalan, aslında eskiyen ekonomik ve toplumsal ilişkilerdir.

Tarih dersi

“Kul dara düşmeyince Hızır yetişmez” diyor atalar. Aslında bu saptama bir tarih dersidir. Toplum dara düşünce, çıkışı da bulur. Türkler en son dara düştüklerinde içlerinden Atatürk çıktı. Her zorluktan çıkışta Hızır’ı görüyoruz. 2025 yılının zorluklarına bakınca, bulutların ve dumanların arasından Boz Atlı Hızır geliyor. Hızır’ın bindiği at, onun özgüvenini, otoritesini, hızını, çevikliğini, mesafeleri kan ter içinde aşma sadakatini, menzile yetişme iradesini temsil ediyor. At binenin, kılıç kuşananındır. Zor dönemlerde Hızır’ın Bozatından başka binecek at yoktur.

Çarık ayağı sıkarsa

“Güneş çarığı sıkarsa, çarık da ayağı sıkar”. Bu bir atasözüdür. 1946 yılında başlayan, 1980’den sonra ivmelenen ekonomi politikaları dışa bağımlı hale gelmemize yol açmış ve bizi borca batırmıştır. Batı dünyasının kurumları aracılığıyla dayatılan politikalar ulusal ekonomiyi temelden sarsmıştır.

Zahmet çekmek

Zorlukları yenme ustalığı, zorlukları paylaştırma ve paylaşma becerisidir. Dede Korkut’un deyişiyle “Ağır yükler zahmetin katır bilür.” Zorluklar, toplumu katır gibi dayanıklı, katır gibi inatçı, katır gibi sabırlı kılar. Ağır yükler, erdemlerin yoldaşıdır. Kişi, yükün altına girerek, Turgut Uyar’ın o müthiş dizesindeki gibi göçen maden ocağını omuzlayarak erdemler yüklenir. Zahmet çekmeyen, erdemin mutluluğunu ne bilir.
 Zorluklar ışık olur, insanın gözleri parlar. Büyük Önderimiz Atatürk örneğini unutmayalım, “umutsuz durum yoktur, umutsuz insan vardır.” Zorluklarla savaşa karar verdiğiniz an, bilinciniz ışıldar, yüreğiniz umut yüklenir, kollarınıza derman bacaklarınıza kuvvet gelir.

Nar gibi

Bu kışı Edip Cansever’in elden ele verdiği karanfil gibi, zorlukları omuzdan omuza vererek geçireceğiz. Zorluk, nar gibidir. Bölerseniz, bölüşürseniz nar taneleri gibi çoğalır. Zorluklardan herkesin payına düşen, yalnızca nar tanesidir. Zorluklar varsa, Nâzım Hikmet’i hatırlayacağız: “Güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın.”

Yeni yıla olumsuzluklara rağmen umutla giriyoruz. Hepimizin yeni yılı kutlu olsun.