Uzun süredir tartışma konusu olan asgari ücret açıklandıktan sonra tartışmalar devam ediyor. Türk-İş daha önce konu mankeni olduğu masadan kalktı ve “yeni adil bir düzenleme olana kadar bir daha o masaya oturmayacağını “ ilan etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın asgari ücret açıklamasında uzun bir konuşma metninden sonra asgari ücretin rakamını okuma gelince kendini yutkunmak zorunda kaldığı bir rakam 22 bin 104 lira olarak ilan edildi. Devletin yeniden değerleme oranının bile yüzde 44 olduğu dönemde asgari ücrete yüzde 30’luk bir artışla nokta koyulması sadece asgari ücretlileri değil, iktidar tabanını da tatmin etmedi. Her ne kadar açıklanan rakamı savunmak zorunda kalsalar da parti içinden açıklanan rakama tepki gösterenler oldu.

Göstermelik toplantılar, öylesine kurulmuş masalar ve masada yapılamayan pazarlıklar konuşuluyor. Arka kapıdan dolanarak asgari ücret konusunda telkinlerde bulunanların kazandığı(!) bir dönem oldu. Her şeye rağmen işveren kesimlerini bile şaşırtan yeni asgari ücretle ilgili olarak ekonominin direksiyonunu dar ve sabit gelirli kesimler ile emeklilere sıra geldiğinde sıkı sıkı tutan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kamuoyundan gelen tepkiler üzerine bir asgari ücret karşılaştırması yapmış. Sosyal medya hesabından açıklama yapan bakan Şimşek, “Mevcut asgari ücret seviyemiz Romanya, Bulgaristan, Meksika, Çin, Brezilya, Güney Afrika, Endonezya, Rusya, Mısır ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksektir” buyurmuş. Ne hoş(!) benzetme değil mi?

Ekonomide her üç ayda bir “Şu kadar büyüdük, bu kadar ihracat yaptık, şu kadar turist ağırladık, hazinemizde bilmem kaç milyar dolar stokumuz var” diye övünenlerin iş asgari ücret uygulaması söz konusu olduğunda Türkiye’yi, “Hindistan, Meksika ve Mısır” gibi ülkeler ile mukayese etmeleri garip değil mi?
Doların her geçen gün yükseldiği ve bir türlü fiyat istikrarına kavuşamadığı günlerde, eski Hazine ve Maliye bakanlarından birisi yandaş gazeteciyle konuşurken? “Dolarla mı maaş alıyorsunuz?” demişti ya! Şimdi ben buradan asgari ücret rakamı savunanlara sormak istiyorum, “sahi siz asgari ücretle mi maaş alıyorsunuz?” 
Son günlerde ekranlarda sık sık gündeme getirilen “çay-simit hesabı” yapılıyor ya bugün insanlar gerçekten çay simit hesabı bile yapamaz hale gelmişse orada bir kez daha durup düşünmek gerekiyor.

İnsanların yarınlarına dair bir umudu olsun istiyorsak, “Ne dolar, ne altın ne de çay-simit” hesabı yapmalarına gerek kalmadan insanca yaşayabilecekleri bir ücreti onlar için hayata geçirmekten başka çare yok. Ne diyor sokaktaki adam, “Geçinemiyoruz! İnsanca bir yaşam ve emeğimizin karşılığını alabileceğimiz bir düzen istiyoruz. Bugün burada, halkımızı açlık sınırının da altına iten ve emekçiyi yok sayan politikalara karşı duruşumuzu göstermek için bir aradayız. Asgarî değil, insani bir ücret talep ediyoruz; milleti, emekçiyi ezmeyen bir politika talep ediyoruz. Açıklanan son asgari ücret rakamıyla enflasyonun tüm yükünü yoksulun sırtına bindirilmiştir.” Doğrusunu isterseniz bu sözlerin hiç birisine itiraz etmek mümkün değildir. 
Ülkeyi yönetenler bu gerçekleri bilmiyor, görmüyor, duymuyor olabilirler mi? Sanmıyorum. “Yumurta küfesi, popülist yaklaşım” bugün yaşadıklarımızın karşısında çalışanlar için bir anlam ifade ediyor mu, etmiyor mu? Asıl soru budur…