Kış şartlarında hepimiz Eskişehir’in durumunu biliyoruz. Birbirimize bu ay doğalgazının ne kadar geldiğini soruyoruz. Eskişehir’de yaşayan sokak hayvanları da tramvaylara sığınıyor. Gazetemizde bu konuda haberler, okuyucularımız tarafından ilgi ile takip ediliyor. Önceki gün tramvayın en arkasındayım. Tramvayın sonunda zor yürüyen yaşlı bir kadın, birden ayağı kalktı. Elindeki ağır çantasını ise tramvay ile seyahat eden başka hemşerimiz elinden aldı. Daha ön koltukta oturan genç bir hemşerimiz kalkarak, zor yürüyen yaşlı kadına yerini verdi.
KOLTUK SOKAK HAYVANININ
Mesele hemen anlaşıldı. Tramvayın içinde ayakta kalan bir sokak köpeği, tramvayın en arkasındaki uzun koltuğa yatmak istemiş. Uzun koltukta oturanlarda, birden üzerlerine yatan köpeği görünce, birden yerlerini ona bırakmışlar. Köpeğin tramvayın sonundaki üç kişilik koltuğu işgal etmesi, tramvaydaki tüm yolcuların hoşuna gitti. Köpekte boylu boyunca koltuğa uzandı.
BAŞKA ÜLKEDE; ŞEHİRDE OLUR MU?
Eskişehir’e benzeyen ülkemizin pek çok şehrinde aynı durum ile karşılaşılabilir. Eskişehir ‘hayvansever’lik de en önde gelen şehirdir. Aynı durum ile batı ülkelerinde karşılaşabilir miyiz? Batı medeniyetlerinin tarihi insan acısının ve zulmünün tarihidir. Batılılar bugün Ortadoğu’yu karıştırıyorlar.
Ortaçağ’dan hemen sonra Fransa din savaşlarında 4 milyon, Otuz Yıl Savaşlarında 10 milyon, Napolyon savaşlarında 5 milyon ve diğer ufak tefek savaşlarda on milyonlarca insan öldü. Batılılar, 18. ve 19. Yüzyıl boyunca Latin Amerika, Afrika ve Uzak Asya’da on milyonlarca insanın ölümüne yol açan savaşlar çıkardılar, salgın hastalıklara neden oldular ve en önemlisi, sayısız insanı köleleştirdiler. İnsana bunca zulmeden bir sistem, hayvana neler yapmıştır. Bir sokak hayvanının tramvay koltuğuna yatmak istemesi, karşılığında zor yürüyen yaşlı bir kadın hemşerimiz bile hayvana gerini verdi. Olaya tepki göstermedi. Tramvaydaki diğer yolcularda, yaşlı kadının çantasını taşımasına yardım etti. Kimse, bu olayı mesele haline getirmedi.
ANLAYIŞIMIZ BAMBAŞKADIR
Asırlardır Türklerde hayvan-insan ilişkisine bambaşka bir gözle bakılır. Orta Asya’dan Anadolu’ya taşıdığımız, en eski geleneklerimiz, hayvan ile insanın uyumlu ve adil bir birlikteliğine dayanıyor. Türk, her zaman atı ve sürüsü ile var olmuş. Hayatını sürdürmesini sağlayan bu canlılara nasıl davranması gerektiğine dair ahlaki kuralları da ilk çağlardan itibaren çizmiş. Bugün de Türk kültürü, bu dengeli ilişkinin sayısız güzel izlerini taşıyor.
Dinimizde aynı şeklidedir. Hayvanlardan amacına uygun şekilde istifade edeceksin ve zulmetmeyeceksin. Eşref-i mahlukat olan insan, kendisine bahşedilen bu şerefe uygun davranmak zorunda olduğunu her zaman hatırlayacaktır. İslam’da hayvan etinin yenilmesine dair çok detaylı kurallar bulunur. Hangi hayvanın yenilebileceğinden tutun da kesim usullerine kadar her şey helal-haram çizgisi ile ayrılmıştır. Endüstriyel et sektörünün zalim metotları Müslüman ülkelere girememiş, milyarlarca hayvan bu vahşetten korunmuştur.
BİRİKİMİMİZİ GÖRELİM
Pek çok açıdan, Batı medeniyetinin üstünde bir birikime sahibi olduğumuzu görmeliyiz. Bazen ise kendi birikimimizi adeta yok sayıyoruz. Ne kendi sorunlarımızı çözebiliyoruz ne de dünyanın geri kalanına özgün çözümler sunabiliyoruz. Sokak hayvanları sorununun insancıl çözümü kendimizle doğa arasındaki ilişkiyi nasıl kurduğumuza bağlıdır.
Sokaklarda başıboş hayvan olmaz. Ancak bu hayvanların toplanıp götürüleceği yerlerin günün şartlarına uygun olmalıdır. Yapılması gereken ilk iş, barınak deyince aklımıza gelen toplama kampı anlayışını terk etmektir. Hayvanları sağlıklı barınaklara toplamak, bu iş için özerk alanlarını koruyabilecekleri uygun genişlikte araziler tahsis etmek gerekir. Yani bakımsızlık, yetersiz beslenme ve sıkışıklıktan birbirlerine saldırdıkları bugünkü hapishane düzeni yerine, geniş, sağlıklı, korunaklı, insan haysiyetine yakışır, medeniyet seviyemizi dışa vurur mekânlarda sokak hayvanları yaşamalıdır.
TEPEBAŞI ÖNCÜLÜK YAPTI
Kısırlaştırılmalı ve barınaklarında yaşamaları sağlanmalıdır. Kısırlaştırılan hayvanlar iki-üç yıl içinde azalacağından, eğitimli personel başka alanlara kaydırılabilir.Son tahlilde sokak hayvanları sorunun insancıl çözümü, bu işe kaynak tahsis etmeyi gerektirir. Kamu bütçesi açısından bakıldığında, ayrılacak kaynak önemsiz düzeydedir. Tepebaşı belediyemiz bu konuya öncülük yaptı. Eskişehir dışında, çevre illerimizin ilçelerinden getirip bırakılan sokak hayvanlarına bile özveri ile sahip çıktı. Büyükşehir Belediyemizde Ayşe Ünlüce dönemi ile birlikte bu konuda ciddi çalışma içine girdi. Önümüzdeki süreçte bu mesele hemşerilerimiz tarafından daha iyi görülecektir. Tramvaydaki örnek Eskişehirlinin bu konudaki ruh haline de güzel bir örnektir. Benim çok hoşuma giderek, ilgimi çekti.