Artık herkes dünyada hiçbir ülke, Türkiye’nin gündemine yetişemeyeceğini biliyor. Türkiye bugün sabahın erken saatlerinden itibaren İmamoğlu etrafında dönen olayları takip ediyor. Her şeye rağmen Türkiye’de halkın ilk sıradaki gündemi ekonomi olmaya devam ediyor. SONAR’ın yaptığı son ‘Türkiye’nin tercihleri araştırmasına’ göre, halkın en büyük sorununun ekonomi olduğu görüldü. Araştırmaya göre hayat pahalılığından toplumumuzun yüzde 83’ü şikayet ediyor.

Hayat pahalılığından şikayet edenlerin büyük çoğunluğu da,  ekonominin de daha kötüye gideceğini düşünüyor. İnsanlarımız gıda, kira, fatura ödemelerinden zorlanıyor. Memur ve emekli maaşlarına yapılan zamlar yetersiz bulunuyor. Araştırma da, altın fiyatları da soruluyor. Yüzde 65.5 ilgilenmediğini söylüyor. Bu da ekonominin geldiği noktayı gösteriyor. Kırılgan ekonomimiz dün biraz daha kırılgan hale geldi.

GÖRÜNMÜYOR

Kötü olaylar gündemden uzak tutulmaya çalışılıyor. Toplumun yüzde 83.8’i hayat pahalılığı, eğitim ve yoksulluğun Türkiye’nin en önemli sorunları arasında olduğunu söylüyor. Ama televizyonlarda, gazetelerde bu yok. Gerçekleri ortalıktan uzak tutmak, sorunlarımızı çözmüyor. Hepimiz yaşadığımız ekonomik sorunları, görüyor ve biliyoruz.

Enflasyon düşüyor veya faizler iniyor açıklamalarına kimse ilgi göstermiyor. Çünkü, yurttaşlarımız fiyatlara yetişmeye çalışıyor. Maaşlarda artışlar oldu. Ama zamlara yetişmiyor. Çay ve simit hesapları bile yapılamıyor. Emekliler belediyelerimizin açtığı kafeteryalara gidiyor. Kahvede kimse emeklinin, dar gelirlinin yanına oturamıyor. Çünkü gelen misafire çay söyleyemiyorlar.

GELİR DAĞILIMI

Gelir dağılımındaki uçurum iyice görünmeye başlanıldı. Belediyelerin kent lokantalarına, yüksek gelir grubundan insanlar bile gitmeye başladı. Tabii ki, emek olmadan para kazananlar aynı durumlarına devam ediyor. Türkiye’nin gelir dağılımı tablosuna da bakmak gerekiyor. Milli gelirin yarısını yüzde 20 alıyor. Geriye kalan yüzde 80’i paylaşmak zorunda kalıyor.  Asgari ücretle çalışanlar aileleri ile birlikte açlık sınırı altında yaşıyor. 

NE EKLEMELİ?

Peki, bu tabloya ne eklemelidir? Çevremizde olanlar. Suriye’de Lübnan da gördüklerimiz, Akdeniz de Atlantik ülkelerin tatbikatlarından nasıl anlam çıkarmalıyız. Her şeyin önündeki ekonomik tablomuzu ele almalıyız.  Üretim ve üretici desteklenerek, ekonomik göstergeler düzeltilebilir. Hayata artık tahammül yok.