Bu yıl üniversitelere giriş için 3,5 milyon öğrenci başvurdu. Üniversitelere 1 milyon 100 bin kişi alınacak. 2 milyon küsur öğrenci boşta kalacak. Bu durum ülkemizin insan serveti açısından büyük bir kayıp olduğu net bir şekilde görülüyor. İki yıl üniversite hazırlık kursuna gidecek. Sonra iki yıl üniversiteyi kazanamayacak. Ve de kafelere takılmaya başlayacak. Sonuçta, bu gençlerin hepsi ülkemizin çocukları ve bir anlamda geleceğimizi temsil ediyorlar. Gençlerimizi bu girdaptan kurtarmamız gerekiyor.
MESLEK OKULLARI
Her şeyin mutlaka bir çözümü vardır. Tarih yazan bir komutanın dediği gibi, ya bir yol bulunur. Ya da yeni bir yol açılır. Mesela, gençlerimiz üniversiteye gelinceye kadar, belli bir sürede beceri ve yetenekleri doğrultusunda mesleklere yöneltilebilir. Meslek okulları cazip hale getirilebilir. Bugün ise üniversitelerimizin çoğu ticaret haneye dönüşmüştür.
DİBE VURDU
Kimimizde üniversite çağındaki gençlerimizin durumuna bakarak, deveye sormuşlar neremiz doğru demiş diye bilir. TÜİK’in verilerine göre de yaşam kalitemiz dibe vurmuş olduğu görülüyor. İnsanlarımız ne sosyalleşiyor. Ne de kitap okuyor.
TÜİK'in açıkladığı 2022 Yaşam Kalitesi Modülü araştırmasının sonuçlarında ilk önce hayat pahalılığına dikkat çekildi. TÜİK’in “Yaşam Kalitesi Modülü" adlı özel konulu çalışmasın ile hanelerdeki 15 yaş ve üstündeki tüm fertlerin sosyal konulardaki memnuniyet düzeyi ile sosyal faaliyetlere katılım durumlarını tespit edildi. Çalışmada, 15 yaş üzerindeki bireylerin kişisel ilişkileri, kitap okuma durumları, sinema ve kültürel etkinlere katılımı ve arkadaşlarıyla görüşme oranları değerlendirildi.
15 YAŞ ÜSTÜ KİTAP OKUMUYOR
Yapılan bu araştırmaya göre yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların sosyal ilişkilerden oldukça uzak olduğu gözlemlendi. Bu kişilerin arkadaş ve akrabaları ile görüşmelerinin nadir olması araştırmanın çarpıcı sonucu olarak görüldü. Öte yandan yapılan araştırmada 15 yaş üzeri kitap okuma oranın düşüklüğü de dikkat çekti.
GELİRLER DÜŞÜK
Yapılan araştırma da, gelir düşüklüğü nedeniyle, sosyal dışlanma riski artıyor. Son bir yıl içerisinde 15 yaş ve üzeri fertlerin %85,3'ü sinemaya, %93,7'si canlı gösteriye, %92,0'ı kültürel alanlara ve %94,9'u canlı spor etkinliğine gitmediği görülüyor. Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olmayan fertlerin %50,1'i ilgilerinin olmamasını sinemaya gitmeme nedeni olarak kabul ediyor.
Sinemaya gitmeyen bütün fertlerin %11,0'ı, yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların ise %23,5'i maddi yetersizlik nedeni ile gitmediğini belirtti. Kültürel alanları ziyaret edemeyenlerin %10,3'ü maddi yetersizlik nedenini seçerken bu oran yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanlarda %21,3 hesaplandı. Ayrıca, sosyal ve kültürel etkinliklere katılmama nedeni olarak gelir durumundan bağımsız olarak en çok 'İlginin olmaması" nedeni gösterildi.
KİTAP OKUMAYANLAR
Son bir yıl içerisinde 15 yaş ve üzeri fertlerin %69,0'ının hiç kitap okumadığı, %31,0'ının ise en az bir kitap okuduğu görüldü. Yaş gruplarına göre kitap okuma oranlarına bakıldığında son bir yıl içesinde okul kitapları dışında en çok kitap okuyan yaş grubu % 50,9 ile 15-24 yaş aralığı oldu. En az kitap okuma oranı ise %14,1 ile 65 yaş ve üstü fertlerde hesaplandı.
ARKADAŞLARI VE AKRABALARI İLE GÖRÜŞMÜYORLAR
Araştırmaya göre, arkadaş veya akrabalarla gerek yüz yüze gerekse uzaktan hiç görüşmeyenlerin çoğunluğunu yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanlar oluşturuyor.
Fertlerin yakınları ile evde veya başka bir yerde arkadaşlarıyla vakit geçirme, karşılıklı konuşma veya aktivite yapma (bir araya gelme) sıklığı incelendiğinde %28,7'sinin akrabalarla, %37,3'ünün de arkadaşlarla her hafta görüştüğünü açıkladı.
Sonuç:
Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı daha iyi şartlarda yetişmemiz gerekiyor. Üniversite kapılarında biriken, üniversiteyi kazanamadığı ve özel üniversiteye gidemediği için kafeteryalara yerleşen gençlerimiz için de formülü bulmalıyız. Üniversite kapılarında birikim mutlaka ortadan kaldırılmalıdır. Genç nüfusumuzun kıymeti mutlaka bilinmelidir.