Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun suikasta uğramasının üzerinden 22 yıl geçti. Katilleri bulmak için çaba gösteren mahkeme, katillerin izini Hablemitoğlu’nun hayatını kaybetmeden 4 gün önce Eskişehir’de verdiği konferansa odaklandı. Hablemitoğlu, Eskişehir’de ne anlatmıştı da, hedef olmuştu. O dönemde ADD’nin Eskişehir Şubesinin yönetim kurulu üyesiydim.
Tekrardan ölüm yıldönümünde, yine o günlere gittim. O tarihte Hablemitoğlu ile de yeni tanışmıştım. Konferans Taşbaşı’ndaki kırmızı salondaydı. Salon ağzına kadar da doluydu. ADD Başkanı Azmi Kerman dı. Ogün konferansta Hablemitoğlu, kitaplarına ve araştırmalarına göre Türkiye’nin düşmanlarını anlatıyordu. O gün sohbetimizde ‘ Köstebek’ isimli kitabı yazdığını söylemişti.
TÜRK DÜNYASI ÇALIŞMALARI VARDI
Hablemitoğlu, gazeteci kökenliydi. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun suikasta uğramasının üzerinden bir çırpıda 22 yıl geçti. Hablemitoğlu, 1977 ve 1978 yıllarında Türkiye dışında yaşayan Türklerin sorunlarını irdeleyen “Dilde, Fikirde, İşde Birlik“ adlı aylık dergi yayımladı. Uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştı. 1982 yılında YÖK Yasası ile birlikte kurulan Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı.
YAZDIKLARI ÇIKTI
Ömrünün 25 yılını büyük bölümünde Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak araştırmalar yaptı. Hablemitoğlu’nun en bilinen çalışmaları arasında, “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” isimli kitapları vardı. Emperyalistlerle yerli işbirlikçilerini anlattığı bana bahsettiği ‘Köstebek’ isimli kitabı ölümünden sonra yayınlanabildi. Katillerinin ipuçları bana göre bu kitaptadır. Alman Vakıflarının iddia edilen eylemleri hakkında, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma konusu yapılarak bir kısmı Alman vatandaşı olan şahıslar hakkında “Devlet emniyetine karşı gizli anlaşma” suçundan kamu davası açıldı.
Söz konusu davanın ilk duruşması Hablemitoğlu suikastından yaklaşık 1 hafta sonra 26 Aralık 2002 tarihinde yapıldı. Davanın delilleri ve sanıkları arasında, Hablemitoğlu’nun anlattıkları aynen vardı. Yaptığı çalışmalar ile Türkiye düşmanlarının hedefi haline gelmişti.
DEVLETE SIZAN İŞBİRLİKÇİLER
Söz konusu davanın ilk duruşması Hablemitoğlu suikastından yaklaşık 1 hafta sonra 26 Aralık 2002 tarihinde yapıldı. Davanın delilleri ve sanıkları arasında, Hablemitoğlu’nun kitap çalışmasına konu bazı olaylar ve kişiler de yer aldı.
Yabancı istihbarat örgütleri yerli işbirlikçilerin , bağlantısını ortaya koyan Hablemitoğlu, hazırladığı raporları ile hedef haline gelmişti. Devletimizin içine sızan örgütlerden bahşediyordu. Bu terör örgütünü 15 Temmuz da gördük. Hablemitoğlu, “Köstebek” isimli kitabında cemaatin nasıl silahlı örgüt halini almaya başladığı tespitini yapmıştı.
Örgütün hedefi haline gelen Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002’de evinin önünde katledildi. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen faili meçhul kalan Hablemitoğlu dosyası, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden kısa bir süre önce yeniden gündeme getirildi. Suikasta ilişkin detaylar yeniden incelendi, ulaşılan bilgiler, cinayetin herkesin bildiği terör örgütü tarafından işlenmiş olabileceği şüphesini beraberinde getirdi.
CEVAP BEKLEYEN SORU
Bizi doğru çözüme götürecek olan soru şudur:Prof. Dr. Muammer Aksoy, Turan Dursun, Prof. Dr. Bahriye Üçok, Org. Eşref Bitlis, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu ve Uğur Mumcu niçin öldürüldüler?
Aslında öldürülen aynı insandır. Mustafa Kemal’in aydınları kurşunlanmıştır. Toplu olarak baktığımız zaman, dedektiflere ihtiyacımız kalmıyor: Kurşuna dizilen Türkiye’nin aydınlık yüzleridir. Bu terör, Mustafa Kemal’in aydınlarını dize getirmek içindi. Korksunlar, sinsinler, teslim olsunlar diye yapıldı. Kortular mı? Hayır. Canları pahasına…