Kesinlikle, mutlaka gibi kelimeleri çokça kullanırız. Ama karşılığını bulabilir miyiz? İşin doğruluğunu biliyoruz. Çözümünü ise bilmiyoruz. Geçtiğimiz günlerde yıllar önce Türkiye’yi ve Eskişehir’i temsil için Brezilya’ya giden ve dönüşte uçağı düşerek, hayatını kaybeden Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi, Devlet Konservatuvarı Arp Bölüm Başkanı Ceren Necipoğlu için, İstanbul’da dünya çapında etkinlik yapılacağını yazmıştım. Eskişehir’de onun anısına Tepebaşı Belediyemizin diktiği heykel dışında bir şey olmadığını söylemişti. Anadolu Üniversitesindeki onu seven öğretim üyelerinden yazıda sonra çok mesaj aldım. Bir öğretim üyesi olayı hepimiz adına şöyle özetlemişti:” Evet... Ceren Necipoğlu mutlaka bir törenle anılmalı. Anadolu Üniversitesi Necipoğlu adına bir arp bursu koymalı. Mümkün oluyorsa var olan yarışmaya ek olarak çok büyük ödüllü uluslararası bir yarışma düzenlenmeli. Bu yarışmanın son ayağı, dediğin gibi, Sivrihisar ' da olabilir”. Evet, en başta Anadolu Üniversitesi yönetimi ile festivallere ilgi duyan Sivrihisar Belediyesinin dikkatine sunuyorum. Evet, fikir çokta, sonuç ne olacak?
Hazır olmalıyız
Ayrıca, önceki günkü Eskişehir’deki Suriyelilerin geri dönmeye pek niyetleri yok şeklindeki yazıma da, olumlu olumsuz mesajlar aldım. Suriyelilerin gelmesinin doğru olduğunu söyleyenlerde, gelirken karşı çıkanlarda şimdi ‘geri gitmelidirler’ noktasında birleşiyorlar. Suriyeliler ya da mülteciler meselesi bir günde çıkmadı ki, yılların sorunudur. Afetlere, depremlere hazır olma durumumuzdaki gibi, riskli coğrafyada yaşadığımız ve ülkemiz işgal edildiği için 100 yıl önce Atatürk önderliğinde kuruluş savaşı vermiş bir ülkenin evlatları olarak da mülteci akınlarına karşı hazır olmalıyız.
Tarihler 7 Ağustos 2003 tarihini gösterirken, dönemin ABD’nin dışişleri bakanlarından Condoleezza Rice, The Washington Post gazetesinde Fas’tan Çin sınırına kadar 22 ülkenin siyasi ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesini amaçladıklarını söylemişti. ABD Ordusu’nun NATO Avrupa Müttefik Birlikleri Başkomutanı olarak görev yapan generali Wesley Clark, 2 Mart 2007 tarihinde bir televizyon konuşmasında şunları söylemişti; “Beş yıl içinde yedi ülkeyi ele geçireceğiz: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan, İran.”
Analiz ettik mi?
Peki, batılıların, yani emperyalistlerin oyunları nasıl bozuldu. Kurtuluş Savaşında Atatürk ve Türk Ordusu Yunan’ı denize dökerek bu oyunu bozdu. 100 yıl sonra, Suriye’de savaş başladığında İkinci İsrail’i kurmak için, Akdeniz’e koridor açmak niyeti emperyalistlerde, kurtuluş savaşından sonra bir kez daha ortaya çıktı. Bu kez yine Türk ordusu açılan koridoru şehitler vererek kapattı. Batılılar Büyük İsrail projelerinden vazgeçmediler. Bu kez şu andaki üç parçalı bölünmeyi ortaya çıkardılar.
Önemi yoktur
“CIA Günlüğü” adlı eseri yazan Amerikalı Philip Agee’nin şu sözleri birçok olaya açıklık getirmektedir: “CIA için demokrasinin bir anlamı yoktur. Eğer bir ülkede seçilmiş bir hükümet varsa ve bizimle işbirliği yapıyorsa her şey normaldir. Eğer işbirliğini reddediyorsa, demokratikmiş, değilmiş umurumuzda değildir, icabına bakılır.”Yıllardır Ortadoğu’da yeni bir bölüşüm savaşı veriliyor ve bu sorunu emperyalizmden bağımsız olarak düşünmek olanaksızdır. ESAD gitti. Ardından İsrail Suriye’yi işgal etmeye başladı. Türkiye güneyindeki Suriye ile uğraşmaya devam edecektir. Suriye sorumuz devreden çıkmamış, daha da katlanarak artmıştır. Kesinlikle, mutlaka kelimelerini kullanacağız. Çözümün ise nasıl olacağını, yaşayarak göreceğiz. Tek ve net bir çözüm görünmüyor. Suriye'de yaşananlar, emperyalist güçlerin bölgeyi yeniden şekillendirme çabalarının bir parçasıdır. Terör örgütleri de bu oyunun piyonları olarak kullanılmaktadır. Sevr ile Anadolu’yu bölme planları yapanlar, Suriye’de de aynı işi yapmaya çalışıyorlar.
Gitmeleri için politika geliştirmeliyiz
İstanbul’daki veya başka bir yerdeki Suriyeli mültecilerin geri dönmelerine Eskişehirli katkı veremez. Eskişehir’deki 10 bine yakın Suriyelinin geri dönmelerini valilik ve belediyeler katkı verebilir. Dünyanın en güvenli 10 şehrinden biri olan Eskişehir’in ayrıca kültür ve sanat şehri olması vasfından da vazgeçmeye niyetimiz yoktur.