Vikipedi evi ‘‘içinde insanların yaşadığı, çevresi duvarlarla çevrili, odalara bölünmüş, kendine ait çatısı ve bazen de bahçesi olan ahşap, toprak veya betonarme yapı’’ şeklinde açıklar. 
Aslında ev, insanın mutlu, huzurlu ve ait olduğunu hissettiği yer değil midir?

Bazen doğup büyüdüğün yeri evin sanarken bazen de doğup büyüdüğün yerden uzaklaşmak evine varmak gibi hissettirebilir.  Kısaca bazen bir insan, bazen bir yerden gitmek bazense bir yere varmak evindeymiş gibi hissettirebilir. Bu yüzden herkesin evi kendine göredir..

Kendini dış dünyadan izole etmenin, korumanın, sakınmanın ilk yaşandığı yer evdir. Dolayısı ile evimizde hissetmek herkesin kendini korunaklı hissetmesine göre değişiklik gösterebilir. Öyleyse ev bir yer değil de bir histir. Gitmekten, kalmaktan ziyade buna karar verme ve isteme güdüsüdür. Yani içten gelendir.

Olduğumuz yere ait hissetme ihtiyacımız gibi kendimize de ait hissetme ihtiyacına da sahibiz. Kendimize ait hissederek hareket ettiğimizde dışarı ile bağlantımızda o derecede kuvvetli olur. Hal böyle olunca da kendimizi korumaya ya da korumak için ev ile bağlantı kurmamıza gerek kalmaz.

İçimizde hissettiğimiz aidiyete ben ev derim siz belki de başka bir şey ama değişmeyecek bir şey varsa o da kendini kendine ait hisseden kişinin dışarıda neler olursa olsun kendini başkaları ile tamamlamaya çalışmamasıdır..

“İçeride ne varsa dışarıda o vardır” bulunduğumuz dünyayı kendi içimizdekilerin sorumluluğunu alarak değiştirebileceğimizi ve dönüştürebileceğimizi her zaman hatırlayın. Öyle ise önce kendi evimizin yolunu bulup onu nasıl yarattığımızdan sorumlu olursak içinde yaşadığımız dünyaya karşı sorumluluğumuzu da yerine getirmiş oluruz. Hem böylelikle evimiz gitmek ya da kalmakla alakalı olmaz tamamen içimizden gelenle alakalı olur.

Unutmayın günün sonunda her zaman eve dönmek ait ve güvende hissettirir.
Herkese evinde ve mutlu hissettiği, evinin anlamını bulduğu bir gün diliyorum..