Bir süredir emeklilere yapılan maaş zammı tartışılıyor. Sanırım tartışılmaya da devam edecek. Emeklilerin yükselen sesleri muhalefeti harekete geçirdi. En azından biz öyle düşünmüştük.
Yaşanan ekonomik sıkıntılar ve emeklileri hüsrana uğratan maaş zamları ile ilgili olarak görüşmelerin yapılmasını umduğumuz TBMM olağanüstü toplantısından da hayal kırıklığı çıktı. CHP’nin çağrısı üzerine toplanan TBMM’de muhalefetin emeklilerin durumunun da iyileştirilmesinin önünü açacak olan görüşmeler ne yazık ki yine muhalefet partilerinin kendi önergelerinin ardında duramaması sebebiyle yapılamadı.
Emeklilerin durumlarının iyileştirilmesi için muhalefetin eline geçen tarihi fırsat da heba edilmiş oldu. Zira önerge verenler dahi tam olarak mecliste olamadılar. Sonuç olarak TBMM yeniden tatile girerken milletvekilleri de emeklileri kaderleri ile baş başa bırakmış oldular.
Son yazılarımı zamlar üzerine yazmaya çalışıyorum. Memura yüzde 86, kamu işçisine yüzde 45, asgari ücrete yüzde 34 zam verilebiliniyorken emekliye gelince “siz yüzde 25 ile idare edin” denilerek yıllarca çalışmış, devlete ve millete karşı görevini yapmış emeklilerin gönlü kırılmıştır.
Simidi 30-40 Bin TL maaş alan bir kamu çalışanı da, 7 Bin 500 TL maaş alan emekli de 7 TL ye alıyor. Her ikisi de yağı, tuzu, şekeri, çayı, peyniri ve de alabiliyorsa eti aynı fiyata alıyor. Aynı ekonomik değerler içinde yaşanıyor. Aynı pazara, aynı markete gidiliyor. Elektrik, doğalgaz ve de kira giderleri için en düşük 22 Bin TL maaşı olan devlet memuru ne ödüyorsa emekli de aynısını ödüyor. Sen emeklisin diyerek herhangi bir indirim yapılmıyor ki.
Çalışan ve emekli maaş farkı bu kadar büyütülmemeliydi. Çalışan zorunlu olmadıkça bundan sonra neden emekli olsun ki? Son gelişmeler gösterdi ki; muhalefet partileri şaşkınlıklarını hala üzerlerinden atamamışlar. Kendi dertlerine düştüklerinden TBMM olağanüstü toplantısına tam sayıda katılmayarak emeklilerin gözünde en hafif tabiriyle önlerine yuvarlanan topu gole çevirmek yerine tabiri caizse dışarı atarak bence prestij kaybına uğradılar.
Neticede emeklilerin beklentisi bir sonraki zamma kadar ertelendi. Bu seçimde seslerini bir şekilde iktidara duyurabilenler zamlarını istedikleri oranda olmasa da alabildiler. Maalesef yeterli zammı alamayan hatta Temmuz ayında yapılan zamla dahi aldığı maaşları değişmeyen sadece emekliler oldu.
Demek ki; iyi temsil edilemediler. Temsil edenler emeklilerin sesini yeterince iyi duyuramadılar. Haliyle durdurulamayan zamlar ve enflasyon karşısında memur, işçi, asgari ücretli çalışanlara göre en düşük zammı aldılar.
O halde; yine emeklileri temsil edenler herkes gibi emeklilerin de kullandığı elektrik, doğalgaz, su, hatta son yapılan vergi artışlarından emeklilere muafiyet veya indirim sağlayabilecek taleplerle bir nebze emeklilere can suyu mahiyetinde kazanımlar sağlayabilecek girişimlerde bulunabilirler.
Kısacası hayat pahalılığının gün geçtikçe arttığı, giderek alım gücümüzün azaldığı bu şartlarda emeklilere Ocak ayı’na kadar sabredin denildi. Ancak belki meydanlardan yükselen sesler, evlerden gelen sessiz çığlıklar bir şekilde duyulurda son gelen zamların, vergilerin emekliler üzerindeki yükünü hafifletmek adına bazı girişimlerde bulunulabilir. Düşünüyorum da; acaba son yapılan zam ve vergi artışlarından emeklilere muafiyet veya indirim paketi çıkarılamaz mı?