Geçtiğimiz günlerde gazeteniz 2Eylül “Açıköğretim tasfiye mi ediliyor?” manşeti ile çıktı. Açıköğretim Fakültesi’nin kapatılacağına dair iddialar gündeme geldi.Yazılarımda “bacasız sanayi” olarak belirttiğim Açıköğretim Fakültesi’nin tasfiye ile anılması pek akıllıca gelmedi bana. Bu nedenle bir araştırayım dedim. 2Eylül Haber Yazı İşleri Müdürü Mehmet Göktekin ve Haber Koordinatörü Özge Zaim ile birlikte Anadolu Üniversitesi’ne gittik. Yetkililerle görüşmeler yaptık. Söylentiler ile gerçeklerin birbiri ile örtüşmediğini anladık. Yetkililer kapanma ve Açıköğretim Fakültesi’nin faaliyetlerini sonlandırmak bir tarafa daha da güçlendirilmesi için çalışmalar yapıldığını anlattılar. Türkiye’nin her yerinde geçmişte iletişim noktaları olarak kurulan ve önemli hizmetler yapmış olan büroların bugün işlevlerini kaybetmiş olmalarından dolayı kapatılmaları nasıl Açıköğretimin tasfiyesi olarak değerlendiriliyor? Bürolarda çalışanlara ne olacak diye sorduk. Çalışanların özlük hakları da korunarak bulundukları yerlerdeki kurumlara yerleştirilmesi için çalışma yapılıyormuş.
Yani kamuoyunu heyecanlandıracak kadar kötü bir durum yok. Açıköğretim de tasfiye değil reform yapılıyor aslında. Yenileniyor. Sistemler güncelleniyor. Bunun neresi kötü? Hatta ve hatta açıköğretimde geç kalınan dönüşüm bile diyebiliriz.
Yapay zeka ve dijital teknolojinin her geçen gün yaygınlaştığı günümüzde her şirketin kendini yeniden yapılandırması nasıl normal ise, Açıköğretim Fakültesi’nin de kendini yapılandırması o kadar normal değil mi? İşlevini yitirmiş pek çok programın yerine, gereğine göre yeni bilim ve eğitim programlarının devreye sokulmasının tasfiye ile ne alakası var? Öğrenci hizmetlerinin büyük ölçüde dijital platformlara taşınmasıyla işlevini kaybeden 94 büronun kapatılması, bu sürecin önemli bir parçası. Bu düzenlemeyle yaklaşık 350 milyon TL tasarruf sağlanması ve insan kaynağının daha etkin kullanılması hedeflenmiş. Üniversitelerin, toplumsal gereksinimleri öngörerek eğitim programlarını sürekli güncellemesi gerektiğine dikkat çeken yetkililer, Açıköğretim Fakültesi’nin de bu anlayış doğrultusunda yeniden yapılandırıldığını ifade ettiler. Günümüzde talep görmeyen “Ev İdaresi” ve “Çağrı Merkezi” gibi bölümler yerine, Siber Güvenlik, Yapay Zekâ ve Dijital Medya gibi günümüz iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına yönelik alanlara odaklanıldığını belirttiler. Anlaşılıyor ki; Açıköğretim Fakültesi’nde kapatma değil, dijitalleşme ile değişim, dönüşüm yaşanıyor. Dönüşümü ve değişimi yönetebilenler geleceği şekillendirirler. Anadolu Üniversitesi’nin yeni yönetimi de bunun farkında olarak başarılı bir dönüşüm süreci yürütmeye çalışıyor. Günümüzde her şey güncelleniyor. Kullandığımız telefon uygulamalarına bile sürekli güncelleme gelirken, haliyle eğitim sistemi de bu gelişmelerden etkilenecektir. O sebeple bu yapılanları kapatma olarak değerlendirmek kesinlikle yanılgıya düşmektir. Değişim ve dönüşümde emeği geçen bütün yetkilileri kutlamaktan öte söz söylenemez. Özetle; Açıköğretimde tasfiye yok, güncelleme var.