Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Aktif Yaşam Parkı’nın açılışında Eskişehirliler olarak buluştuk. Parkın alanı 45 bin metrekare alana sahip olduğunu gördüğümüzde daha da şaşırdık. Büyükşehir iyi bir alanı değerlendirirken, Eskişehir’de güzel bir park kazanmış oldu. Açılış günü, Eskişehirli kadınlar toplu olarak parkta spora başladılar. Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’ın güzel konuşması, beni 30 yıl önceye götürdü. Eskişehir’de Atatürk yaşadığı dönemde Çatacık ormanlarını kurtarmıştı. Gazetemizde bu durumu birkaç kez haber ve yazı konusu yapmıştım. Ataç da, daha belediye başkanı olmadan tarihi Şeker Fabrikamızın ağaçlık bölgesini yok olmakta kurtarmıştı. Bugün o bölgede Ataç’ın sayesinde ağaçlık bir bölge olarak bizimle birlikte yaşıyor.

Sabah koşusu

Ataç, Aktif Yaşam Parkı açılışında Şeker Fabrikasının Korusunu nasıl kurtardığını elbette anlatmadı. Ataç’ın reklama ihtiyacı yok. Ataç şunun altını çizdi:” Eskişehir, 1999 yılında adeta bir çöldü. Bugün ise büyük parkları ve yeşil alanlarıyla Türkiye’de bambaşka bir konuma geldi. Örneğin, Tepebaşı’nda, Büyükşehir Belediyesi ile birlikte 2.500 dönümlük bir alan sunuyoruz. Tepebaşı’nda kişi başına düşen yeşil alan 11-12 metrekare. Türkiye’nin ortalaması ise 4-5 metrekare. İstanbul’da öyle yerler var ki, kişi başına sadece 30 santimetrekare düşüyor. Biz, çevre duyarlılığının konuşulmadığı dönemlerde bile çevreci olduk” dedi.
Ataç’ın” Biz, çevre duyarlılığının konuşulmadığı dönemlerde bile çevreci olduk” sözünü açıyorum. Yıl yaklaşık olarak söylüyorum. 1994 veya 1995 yılında Ataç, Dişhekimleri Odasını bölgede kurdu. Arkadaşları da onu başkan yaptı. O dönemde Ataç, sabahları erken saatlerde eşofmanını giyerek, Şeker Fabrikasının Korusunda sabah koşusuna çıkıyor. Bir sabah koşuda Ataç, korunun yarısının beyaz kireçle işaretlenmiş olduğunu gördü. Kısa bir araştırma yaptık. Dönemin Şeker Fabrikası müdürü alanı genişletmek için korunun ağaçlarını kesmeye karar vermiş. Olay hemen Vali Ali Fuat Güven’e iletildi. Vali Güven’in o gün sinirlendiğini bir daha görmedim. Bizler hücuma geçtik. Koru kurtarıldı.

Ya öbür taraf

Bilmeyen genç kuşaklar ya da unutan hemşerilerim için yazayım. Bugün içinde yapay plajında bulunduğu Kent Park, aslında konut alanıydı. Çok katlı konutlar yapılacaktı. Rahmetli Demirel başbakan olduğu dönemde burada yaptığı konuşmada,” Artık burada buğday yetişmeyecek. Konutlar yapılacak” demişti. Bugün bu parkı ve meşhur plajımızı görmeye Türkiye geliyor. Ataç’ın “Bizden önce Eskişehir çöldü “şeklinde konuşmasının izdüşümü bunlardır. Ben biraz sözlerini açmış oldum.
Mütevazı olmaya gerek yok. Ataç ve Büyükerşen den önce, park açılışları yol kıyılarında veya evlerin aralarında, kalan en fazla iki bankın sığdığı alanlarda açılırdı. Adı da ‘Park yapıldı’ olurdu. Eskişehir 1999 yılından sonra büyük ölçekte parklara kavuştu. Ayşe Başkan da bu geleneği devam ettireceğini ‘Aktif Yaşam Parkı’ ile devam ettireceğini gösterdi. Hafta sonu açılan bu park dinlenmek ve piknik yapmak dışında da pek çok etkinliğe ev sahipliği yapacak.

************

Harf devrimini unutmak olmaz

“Harf” okuryazarlığın temel unsurudur. Alfabeler dillerdeki seslere karşılık gelen harfler dizisidir. Çağdaşlaşma yolunda Atatürk’ün yaptığı en önemli devrimlerinden biri olan ‘Harf Devrimi’ 96 yaşına ulaştı. Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti kuranlar dil ve harf devrimini niye gerçekleştirmiştir? Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının büyük çoğunluğunun anadilinde bir an önce okuryazar olmaları için yapılmıştır. Okuryazarlığı ve eğitimi bir ülkenin bağımsız olmasının ve kalkınmasının olmazsa olmaz şartı görmelerinden kaynaklanmıştır. Yüzde 2.5'u okuma yazma bilen bir ulusun tamamını okur-yazar yapmak için yapılan devrime kuşkusuz halk devrimi denir. Zaten Cumhuriyet'in yaptığı devrimlerin hepsi halkı kulluktan vatandaşlığa yükseltmek, özgürleştirmek, kendinin efendisi yapmak için gerçekleştirildi.

Avrupa'nın tekelinde değil

Cumhuriyet'in alfabesi geç de güç de olsa köylere kadar gitti. Nüfusun yarısından fazlası okuma yazma öğrendi. Aslında yeni Türk Alfabesi, Türkçeye uygun Latin harflerinden Türkçenin ses düzenine uyarlamış (Ç, Ş, Ğ, I, İ, Ö, Ü) ve geliştirilmiş 29 harfli bir okuryazarlığı kolaylaştıracak bir alfabedir. Bu alfabe Türkçe ses düzenini yüksek derecede doğru ve özgül karşılar. Ayrıca Latin harfleri Avrupa ülkelerinin tekelinde de değildir ve oradan çıkmamıştır. Bu harflerin genellikle Etrüksler’den çıktığı kabul ediliyor. Bunlarında Fenikelilerin alfabeleri ile ilişkisi biliniyor. Onlar da Mısır resim yazılarından alınmıştır. Sonuç olarak Latin alfabesinin 26 harfinden 21’i Etrüksler’den geliyor. Etrüksler, Anadolu’nun ve Akdeniz’in insanları olarak bize yakın bir halk olarak biliniyor.