Dünün en güzel haberi, Alpu Ovasına URAYSİM projesinin iptal edilmesiydi. Mahkeme iptal olması için karar vermişti. Ama mahkeme kararı istinaf mahkemesine taşınmıştı. Son kararı istinaf mahkemesi verecekti. Onun verdiği kararda sakı süresi filan tamamlandı. Dün mahkemeye başvuran Büyükşehir Şehir Belediyesi tarafından verildi.
Uraysim projesi, Davut Aydın’ın rektörlüğü sırasında Anadolu Üniversitesi tarafından ortaya atıldı. Aydın, rektörlüğe devam etmek istiyordu. Bunu da kendisine göre Uraysim projesi ile gerçekleşecekti. İkinci dönem rektörlük işi olmadı. O dönemde Prof. Dr. Aydın, gazeteleri de kapı kapı gezdi. Saatlerce projelerden bahsetti. Uraysim de biriydi.
CEHALET ÇOK
Gazetemize geldiğinde bugün aramızda bulunmayan rahmetli arkadaşımız Ömer Duru, “Hocam, uçak yapmayın. Uçağı yapacak, öğrencileri yetiştirmek için okullar açın” demişti. Ömer Duru’nun bu sözleri o zaman anlaşılamamıştı. URAYSİM’de koca ovanın hem de Türkiye’nin en bereketli ovalarından birinin orta yerinde hızlı trenler test edilecekti. Peki, o trenler neredeydi. Fransa veya Almanya hızlı trenlerini tırlar ile denemek için buraya getirir miydi? Teknoloji gelişirken, hız tünelleri varken, bu nasıl bir akıldı. Hatta, bugün bile şehrimizde gazetecilik yapan bir meslektaşımız, trenlerin TÜLOMSAŞ’ın bahçesinde test edilmesini istemişti. Cehalet böyle bir şey. Bilmeden fikir sahibi olunması böyle bir şey olmalıdır.
Neyse, Türkiye’de bazı muhaliflerin yanlış söylenmelerine rağmen, bağımsız mahkemeler var. Hem yerel mahkemede hem de istinafta projenin iptal edilmesi ile hızlı trenin gücü değil ama mahkemelerin gücü olarak tarihe geçti. En çok da Alpu’nun Söğütçük köylüleri rahat nefes aldı. Ova da köylülerin tarlaları İzmir, İstanbul gibi yerlerden gelenler tarafından projede kullanılmak için alınıyordu. Neyse, olmayacak bir proje ile artık kimse uğraşmayacak.
KURULTAY YOK, YÖNETİM DEĞİŞİMİ VAR
CHP’nin niye bu kadar gündemde tutulduğu, televizyon kanallarında niye çok konuşulduğu bazı kesimler tarafından eleştiriliyor. CHP Türkiye’nin önemli partisi ve en eski partisidir. Atatürk çizgisinde olmasa bile, önemli bir partidir. Yılmaz Hoca’ya göre yerel seçimden önce CHP’de kurultay yok. Bunun için liste çalışması yapmaya da gerek yok. Yapanlar için söylüyorum. Ama, bir il başkanlığı ve yönetim değişikliği Eylül veya ekim gibi gündeme gelir. İl yönetimi geçen gün bir belediye başkanının telefon ile toplayasıya kadar toplanamıyordu.
İMAMOĞLU’NDA DONANIM YOK
Aileden CHP’li olan meslektaşım Örsan K. Öymen diyor ki, “ CHP Genel Başkanlığı için ideolojik bir donanım gerekir. CHP genel başkanı olacak kişinin, CHP’nin temel ilkelerini özümsemiş ve içselleştirmiş olması gerekir. CHP genel başkanı olacak kişinin CHP’nin ilkelerine samimi bir biçimde inanmış olması gerekir. İmamoğlu’nun CHP genel başkanı olması durumunda, Kılıçdaroğlu döneminde yaşanan CHP’nin sağa savrulması ve laikliğin unutulması süreci, hem söylem, hem eylem, hem de kadrolaşma bağlamında, kronikleşmiş bir hale dönüşecektir. İmamoğlu’nun genel başkan olması durumunda, Kılıçdaroğlu döneminde olduğu gibi, partide halkçılık yerine, popülizm ön plana çıkacaktır.İmamoğlu’nun birinci eksiği ideolojik donanımdır. İmamoğlu’nun ikinci eksiği de çalıştığı kadrolardır. “Değişim” talebinde bulunan İmamoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nun en yakın kadrosuyla birlikte çalışması bir çelişkidir. İmamoğlu’nun sorunun kaynağı olan bir kadroyla değişimi gerçekleştiremeyeceği ve bu konuda inandırıcı olamayacağı açıktır."
CHP’DE ÖNEMLİ OLAN NE OLMALIDIR?
CHP konusunda yapılan tartışmalarda yanlışlıklarda var. Kılıçdaroğlu,”Dürüst adam. Elinden gelen çabayı gösterdi. Buna rağmen aldığı yüzde 48 oy az bir rakam değildir. Haksızlık ediliyor"
Kılıçdaroğlu’na seçimin kaybedilmesi nedeniyle, tepki göstermeyelim. Tepki şu olmalıdır” CHP'nin kimyasını değiştirdi, Atatürkçü, laik özünden uzaklaştırdı. İlkesiz bir parti haline getirdi. Meclis'in üçte ikisinin sağ partilerden oluşmasına katkı yaptı. Özeleştiri yapmıyor. Kendi hatalarını görmüyor. Sürekli başkalarını suçluyor. Böylece gelecekteki başarısızlıklara zemin hazırlıyor”.
Kısacası, CHP’de hesaplaşma yerel seçim sonrasına kalacak. Kılıçdaroğlu kendi isteği ile bırakır. İmamoğlu veya Özel olmaz. Başka bir yöntem bulunacaktır.