Asgari Ücret; kelime anlamı olarak asgari yani en az anlamına geliyor. Normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gida, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlanını günün fiyatlan üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olarak tanımlanıyor. Ve bu şekilde belirlenen asgari maaşın altında işçi çalıştırılamıyor. Yani bu maaşın altında geçinilemez deniliyor. Diğer taraftan da milyonlarca emekliye 10 bin TL maaş ile geçinin deniliyor. Sanki emekli ekmeği, zeytini, yağı, tuzu, şekeri ucuza alıyormuş gibi.
Emeklilere verilecek bayram ikramiyelerinin Kurban Bayramı öncesi hesaplarına yatırılacağı duyuruldu. Bugün ortalama emekli maaşı 10 Bin TL. Yapılan araştırmaların sonucuna göre de açlık sının 22 Bin TL'nin üzerinde. Ne deniliyor? "Emeklilerin ekonomik ve sosyal refahlarını güçlendirmeye devam edeceğiz!" Ve yine emekliler için bu yıl "Emekliler Yılı" ilan edildi. 1 Haziran itibariyle ekmeğin 10 TL'den satılmaya başladığı, evimize giren yediğimiz kullandığımız ne varsa sürekli zamlandığı bir dönemde hatırı sayılır ekstra seyyanen zam verilmeden bu yıl emekliler için nasıl "emekliler yılı" olacak?
Son yıllarda sabit gelirliler ve özellikle emekliler üzgün, kırgın, yorgun bir şekilde bu durdurulamayan hayat pahalılığında geçinemiyor. Emeklinin sesine kulak veren de yok sanki. Emekliler kendilerini rahatlatacak haberler duymak istiyor. Duydukları ise bugünlerde her zaman ki gibi; "Emeklilerin ikramiyeleri bayramdan önce yatacak!" Zaten neredeyse bir market alışveriş miktarına düşmüş olan emeklilerin hiçbir yükünü hafifletmeyen ikramiyeleri bayramdan önce yatsa ne olur yatmasa ne olur.
Artık emekliler aldıkları ücretlerle yaklaşan Kurban Bayramı'nda bırakın kurban kesmeyi bir kilo et alıp eşiyle, çoluk çocuğuyla yiyebilecek durumda değil. Daha üç beş sene önce emekli çarşının, pazanın hesabını bu kadar yapmazdı. Oturduğu parkta, kahvede 1 TL,2 TL'ye içebildiği çay en düşük 7 TL, 10 TL olmuş. 5 TL, 10 TL'ye satılan meyveler 25, 30 TL'nin altında değil. Lokantalarda içtiğimiz sular dahi 2, 3 yılda en az 5 kat arttı. Nasıl artmasın ki? Döviz adeta patladı. Ardından akaryakıt da aynı hızla zamlaninca iğneden ipliğe ne varsa bu zam furyasına katıldı. Emeklinin parkta otururken teselli bulduğu sigara dahi 5, 6 kat zamlandı. Geçimine katkı olarak kredi kartıyla alışveriş yapanlara birçok yer ekstra komisyon talep etmekte. Bazı yerlerde de kredi kartıyla sigara satışı yapılmamaktadır. Tatil yörelerinde lüks otellerde bir İngiliz, bir Alman emekli öğretmen çok rahat tatil yapabiliyorken, bizim emekli öğretmenimiz ancak buralarda ek iş yaparak hayat mücadelesine devam ediyor durumunda. Yabancılar binlerce kilometre uzaktan gelerek ülkemizi gezebiliyorken bizim emeklilerimiz maalesef memleketlerine giderken dahi hesap yapmak zorundalar. Emekliye her defasında yapılacak iyileştirmeler için ileri tarihe süre veriliyor.
Bence bu sessiz çoğunluk ilk defa yerel seçimde sandıkta varlıklarını hissettirdiler. Biz de vanz. Bizi görmezden gelmeyin diye. rek hükümeti uyardılar. Emekliye umanm bu Temmuz ayında "Emekliler Yılı" hatırına rahatlatan, yüzlerini güldüren bir iyileştirme yapılır. Şöyle ki; yaklaşan Kurban Bayramı emekliler için hatta yakınlanı için dahi bayram havasında geçemeyecek. Zira milyonlarca emekli kurban kesmekte, torunlanna harçlık vermekte dahi zorlanıyor. Evde çalışan oğullarına, kızlarına diğer aile bireylerine yük olmak zorunda kalıyor. Bu şartlar altında "emekliye bayram gelir mi?" Özetle; her ailede mutlaka geçinmekte zorlanan emekli veya emeklilerin olduğunu düşündüğünüzde bu ailelerde dolayısı ile toplumda gerçekten huzur sağlanabilir mi? Atalarımız tam dabu durumu özetleyen ne güzel bir söz söylemiş. "Bir göz ağlarken öbür göz gülmez."