Geri dönüşüm diğer adıyla “sıfır atık” diye tanımlanan; hem atıkların yeniden ekonomiye kazandırılması, hem de çevre kirliliğinin en aza indirilmesi amacıyla yürütülen çalışmaların son derece değerli olduğunu bugüne değil geleceğe yatırım olarak algılanması gerektiğini aklı başında olan herkesin anlayabildiğini biliyoruz.

Bugüne kadar yapılan geri dönüşüm çalışmalarının ormanlarımızdan ne kadar ağacın kesilmesinin önüne geçtiğini zaman zaman rakamlarla öğreniyoruz. Bu aslında hem milli servetimizin korunmasını sağlar hem de ekonomiye kazandırılan daha düşük maliyetli ürünler anlamına gelir.

“Sıfır atık” denildiğinde aklımıza gelen şey sulu atıklar değil elbette. Kâğıt, karton, ambalaj atıkları, cam, plastik, metal atıklar başta olmak üzere hayatımızı kolaylaştıran ancak doğaya bırakıldığında doğayı tahrip eden her şey. Bu sebeple geri dönüş meselesinin yeniden yorumlanması ve daha bir ciddiyetle alınmasında yarar olduğunu düşünüyorum. Geri dönüşüm hafife alınacak konu değil. Aileden başlayarak, okulda, sokakta ciddi anlamda atık meselesinin doğru anlaşılabilmesi ekonomik kazanımların yanında aynı zamanda atıklar sebebiyle çevresel etkilerin azaltılması anlamında ele alındığında bugünkünden çok daha pozitif gelişmelerin olabileceğini biliyoruz. Örneğin katı atıkların yakılması ile elde edilen enerji üretiminde de ciddi artışların olduğunu biliyoruz O halde eğitim kurumlarımız başta olmak üzere her türlü atığın yeniden tanımlanması ve değerlendirilmesi için somut adımlar atılabilir.

Örneğin belediyelerin eski giysi kumbaraları, şehir merkezinde bazı merkezlere konulan cam, plastik ve metal ambalaj atıklarının toplanması çalışmalarının yaygınlaşması hem zaman açısından, hem de ekonomik getirileri ile milli servete dönüştürülebilir. Bunlar elbette benim görüşlerim. Birde bu konuda uzmanların konuyu masaya yatırmasında hatta konuyla ilgili çalıştayların düzenlenmesi de artık bir ihtiyaca dönüşmüştür. Şimdi değerlerimize sahip çıkma, onların doğru değerlendirilmesine zemin hazırlama zamanıdır. Burada sorumluluğu sadece yerel yönetimlere bırakarak, sokak toplayıcılarına alanı terk ederek çözüm üretmenin akılcı ve doğru olduğunu da düşünmüyorum. Geri dönüşüm konusunda milli bir seferberliğe ihtiyaç var. Bunu başarabilirsek alışkanlıklarımızı geliştirebiliriz. Denilir ya herkes önce kapısının önünü süpürsün. Evimizden, çocuklarımızdan, komşumuzdan başlayarak uyarmalı ve eğitmeliyiz. Zira atıklar geleceğimizi sağlıklı yapılandırmakta küçük ve önemli bir adım olabilir.