Yüksek enflasyon, dar gelirlinin belini büküyor. Meşhur ortadirek bile bel veriyor. Fakirleşiyor. Türkiye’ye batıdan dayatılan politikalar, ekonomik olarak hepimizi etkileyecek. 1 Nisan’dan, sonra neler olacak? Kimse kestiremiyor.
İktidar, özellikle 16 milyon emekliye5 bin lira ek zam yapmayı düşünüyor. Emekli ikramiyelerine de zam yapacak. Eskişehir’de, bile emekliler her gün sokaklarda eylem yapıyor. Emeklinin gündeminde Ramazan ve Kurban Bayramı ikramiyelerinin ne kadar ve ne zaman ödeneceği var. Ayrıca,
En düşük emekli maaşının asgari ücret kadar, yani 17 bin TL olması gerektiği dile getiriliyor. Konuşulan emekli bayram ikramiyesi ise 3 bin TL'lik bir ikramiye olarak açıklandı. Ancak bu rakamın duruma göre 4 bin TL veya 5 bin TL'ye kadar artabileceğinin de uzmanlar tarafından altı çiziliyor.
BU DA HAYAL
Eskiden kanunla sabitti. Özal döneminde kaldırıldı. En düşük emekli maaşı asgari ücretin altı olamıyordu. 7 bin liralık seyyanen zam ile en düşük emekli maaşının asgari ücrete eşitlenmesi mümkün değildir. Seçim öncesi herkes bir vaat veriyor. Bu vaatlerinde yerine gelmesi mümkün görülmüyor. Ancak, benim görüşüm seçim öncesi emekliye 4 veya 5 binlik bir seyyanen zam gelecektir.
Bu durum da sadece 10 bin TL olan maaşların 14 bin veya 15 bin liraya çıkarılmasına neden olacak. Emekliler arasında makas sorunu da çıkabilir.
SONUÇ ÖNEMLİDİR
İzlenen politikalar için bazıları “Ortodoks” terimini kullanıyor. Daha açık bir ifade ile Neoliberal politikalar demek gerekiyor. 24 Ocak 1980 den bu yana yani, Özal’ın Çikita muz ithalatı ve cepte dolar bulundurma ile Neoliberal ekonomi dönemi başladı. İç ve dış borç arttı. Bugünlere geldik. O dönemde bizimle birlikte Avrupa’da dahil pek çok ülkede Neoliberal politiklar popüler hale geldi. Ama, sonra ülkelerin büyük çoğunluğu Türkiye hariç vazgeçti. Her dönemde ülkemizin ekonomik sıkışmışlığını kullanıyorlar. Türkiye’yi sömürmek istiyorlar. Kemal Derviş sonrası uygulana ve de Babacan, Şimşek’le devam eden politikaları hepimiz görüyoruz. Batılılar, 1 Nisan’dan sonra yeni bir acı reçete bekliyor. Bence artık acı reçeteler zor olacaktır.
GERGİNLİK VAR
İşçiler toplu sözleşmelerini yaptı. Birçok toplu sözleşme için son yılların en iyi toplu sözleşmeleri diyenlerimiz bile oldu. Enflasyon eritti. Seçime yakın belediyeler, yüksek zamlar yaptılar. Ama, enflasyon karşısında kısa sürede homurdanmalar ve memnuniyetsizlikler başladı. Herkes şimdi ek zam paşinde koşuyor. Sendikalarda, toplu sözleşme imzaladıklarında, mazotun 18 Tl olduğunu, şimdi ise mazotun 45 liraya çıktığını söylüyorlar. Yüksek enflasyon karşısında yaşananlar da, çalışan kesimin suçu yok. Ekonomiyi yönetenler, gerçekçi tedbirler almalıdır. Sıkıntılar tüm ekonomik sıkıntılardan ortaya çıkıyor.
SEÇİM EKONOMİSİ
Bir seçim ekonomisi uygulandığını kabul etmek gerekiyor. 1 Nisan da sonra keten helvasının durumuna bakacağız. Kimse ekonomide sert önlemler beklemiyor. Böyle bir durum biz çalışanlar için hiç hoş olmaz. Krizin yükünün emekçilerin sırtına yıkılmaması gerekiyor.
Bu arada Vergi sorunu da çözülmelidir. Dilimler arasında bir denge olmalıdır. Memurun vergi diliminin kök ücretten olduğunu biliyoruz. İşçininki isi brüt maaş üzerinden alınıyor. İşçinin de hesaplaması net ücret üzerinde olmalıdır.
HESAPLAR BOZULMALIDIR
Türkiye üzerine hesap yapanlar var. Ekonomik kriz ve kargaşa planları var. Bu planlar bozulmalıdır. Planları hep batılılar yapıyor. İktidar uyanık olmalıdır. Neoliberal politikalardan ayrılmalıdır. Üreticiler desteklenerek, üretim artmalı ve yüksek enflasyondan kurtulmalıdır.