Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2024 yılı için yeni asgari ücret rakamının belirlenmesi amacıyla yürüttükleri çalışmaların ardından Ocak ayından itibaren geçerli olacak yeni asgari ücret tutarı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Reşat Moralı Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıda bir önceki döneme göre yüzde 49 oranında yapılan zam ile 17 bin 2 TL olarak açıklandı.
Toplantıda 2024 yılı için geçerli olacak asgari ücreti açıklayan Bakan Işıkhan, şu bilgileri paylaştı:
“Bildiğiniz gibi Temmuz ayında net asgari ücret devletimiz tarafından verilen 500 lira asgari ücret desteği ile birlikte 11 bin 402 lira olmuştu. Şimdi de 700 lirası asgari ücret desteği olmak üzere 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren geçerli olacak net asgari ücreti 17 bin 2 lira olarak belirlemiş bulunuyoruz. Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun inşallah. Bu rakamla net asgari ücrete önceki döneme göre yüzde 49, önceki yıla göre de kümülatif olarak yüzde 100 oranında artış yapılmış bulunmaktadır. Ayrıca 2002 yılından bu yana asgari ücrette reel olarak 3 buçuk kat artış sağlamış bulunuyoruz. Yeni miktar ile çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü bir kez daha yerine getirmiş olmanın memnuniyeti içerisindeyiz. Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla işçisinin, işverenin ve tüm vatandaşlarının yanında yer almaya devam edecektir.”
ASGARİ ÜCRET AŞAĞI YUKARI BEKLENTİLER CİVARINDA GELDİ; DAR VE SABİT GELİRLİLER BİRAZ MUTLU GİBİ AMA İŞVEREN SIKINTILI
Evet, gündemimizdeki en önemli beklenti ve gelişme Asgari Ücret oldu. Asgari ücret yüzde 49 artışla 17 bin 2 TL oldu. Çalışanlar açısından az, işverenler açısından ise yüksek bir rakam olarak algılandı. İşçilik maliyetleri yükseldi. Bu yüzden maliyet artışları yaşanacak, hemen her ürüne yakın zamanda zam gelecektir. Bu da dar ve sabit gelirli kesimlerin elde ettikleri avantajları büyük oranda kaybetmelerine sebep olabilecektir.
2002 yılında asgari ücret 126 ABD Doları iken dün itibariyle asgari ücret 578,2 ABD Dolarına yükseldi. Böylece 22 yılda asgari ücret ABD Doları bazında 3,58 kat artmış oldu. Bu aslında milyonlarca mülteci ve kaçağın yaşadığı ülkemizde işçilik maliyetlerinin de giderek arttığını gösteriyor. Daha başka sıkıntılardan dolayı ülkemize gelmekte zorlanan yabancıların böyle bir durumda işçilik maliyetlerindeki artış nedeniyle ülkemizi tercih etmeyebileceklerini düşünmeden edemiyoruz.
Biz işverenlerin zorda kalmalarının esas itibariyle çalışanları da zorda bıraktığını biliyoruz. Asgari ücrette ilk önemli artışın yapıldığı 2016'dan hemen önce, Aralık 2015'te, yeni asgari ücretle çalıştırmak ve tazminat ödemek zorunda kalmak istemeyen işverenlerin yüz binlerce kişiyi kapının önüne koyduğuna şahit olmuştuk. Yüksek oranda asgari ücret zammı gerçekleştiği zaman yükselen rakamlar psikolojik olarak işverenin canını sıkıyor. Bir yanda faizden daha çok kazanma ihtimalinin net bir biçimde karşılarında durması diğer yandan asgari ücret ile birlikte maliyetlerdeki artışlar sermaya sahiplerini "Bu kadar insanın kahrını çekip daha az kazanmaya ne gerek var?" soruları ile meşgul etmeye başlıyor. Piyasaya ayak uyduramayıp batanlar da var elbet.
ABD DOLARI BAZINDA ONCA ARTIŞA RAĞMEN ASGARİ ÜCRET YETERLİ GÖRÜLMÜYOR İLGİNÇ BİR ŞEKİLDE
Şimdi asgari ücret arttı, bir de devletin tahsil ettiği alacaklarda yapılan artış oranını belirleyen önemli bir katsayı olan yeniden değerleme oranı yüzde 58,46 arttı. Asgari ücret bu artışın altında kaldı. Ancak kamunun yılbaşında maliyet artışlarına neden olacak değerleme oranı ve asgari ücretteki artışlar doğal olarak maliyetlerin artmasına, bunun ihtimali bile yeni zamların yapılmasına neden olacaktır. Dikkat ederseniz son iki üç asgari ücret açıklandığı zamanda açıklanan rakam yüksekmiş gibi görünse de birkaç ay içerisinde eridi. Çünkü her fırsatta zam yapanlar, normalde kendilerine mal olan oranlardan çok daha yüksek oranlarda zamlar yaptılar. Her şey ateş pahası oldu. Bu da dar ve sabit gelirlilerin hayatlarında hemen hiçbir iyileşmeye neden olamadı. Çünkü asgari ücrete gelen zam daha gelmeden onların elinden alınıyor ve iktidar ne yazık ki bu durumun önüne bir türlü geçemiyor!
YÜKSEK ORANDA ASGARİ ÜCRET YA DA MAAŞ ARTIŞI TEK BAŞINA BİR ANLAM İFADE ETMİYOR, FİYATLARDAKİ ARTIŞIN DURDURULMASI LAZIM
Demek istediğimiz şu: Asgari ücrete mevcut enflasyona göre biraz aşağıda kalan ancak rakam olarak yüksek görünen zamlar yapmanın çok da bir anlamı yok. Önemli olan fiyatların yerinde kalmasına vesile olacak bir politikanın izlenmesi, ona göre piyasanın sıkıca denetlenmesidir. Toplum olarak da onca fiyat artışlarına rağmen herhangi bir boykotta bulunmadık, harcamalarımızı da kısmadık. Elbette temel ihtiyaçlarımız için elde bulunan paramızın daha çoğunu kullanmaya başladık ve bazı lüks sayılabilecek alışkanlıklarımızdan vazgeçmeye başladık, ancak her ne yapıldıysa tüketim harcamalarının önünü henüz yeterince alamadık. Talepte daralma görülmeye başlanmasına rağmen bunun istenilen seviyelerde olmadığını görüyoruz.
Asgari ücretteki artıştan sonra işverenlerin nasıl bir tavır sergileyeceğini bilemiyoruz. Ancak her maliyeti fiyatlara yansıttıkları gibi asgari ücret maliyetini de fiyatlarına yansıtacaklardır. Adeta bir kısır döngüye girmiş gibiyiz. Bundan çıkmak için yapılması gereken şey de giderek enflasyon rakamlarının daha altında ücretlendirme politikaları benimsemektir. Böylece insanlar biraz daha az kazanır ama kazanmaya devam ederler. Hem işveren hem de çalışan açısından mevcut iş ortamının devamı için avantajlı bir durum ortaya çıkar. Tüm bunlar yapılırken esas itibariyle devletin de yeniden değerleme oranında olduğu gibi zamlarını asgari ücretten çok daha yüksek değil aşağı oranlardan belirlemesi gerekmektedir. Bir noktada devlet gerekirse çok daha az bir kazançla bu oranları artırmalıdır ki kötü örnek olmasın!
Keyfi fiyat artışlarına engel olamayan bir iktidarın elbette enflasyonu daha kısa sürede düşürmek için öyle bir fedakarlığa yaklaşacağını sanmıyoruz!