Sabahın erken saatleri…
Yolda giderken, bir esnaf arkadaşıma uğradım.
Saat taş çatlasın 10.00’dur.
Dükkandan içeri girdiğim an, “Merhaba, Cumhurbaşkanı adayıyım, oyunu bana verir misin” dedi bir kadın…
Şaka yapıyor sanarak, “Tabi ki veririm” dedim.
Meğer şaka yapmıyormuş…
Gayet ciddi…
İlerleyen süreçlerde anladım…
Sürekli tekrar eden cümleleri kurmaya başlayınca yüzleştim.
Birde üstüne benim gazeteci olduğumu söylediler mi?
“Çok mutlu oldum, sen benim mucizemsin, ben artık kesin Cumhurbaşkanıyım, sende basın müdürümsün” dedi.
Allah’ım şans ilk kez ayağıma geliyor gibi oldu.
Bir ara inandım.
Olur mu olur dedim.
Bana gelen şans dahi tuhaf…
Düşünsene Cumhurbaşkanının basın danışmanı oluyorsun, hem de bir sabah, yolda giderken, ansızın…
Rüyada dahi olmaz, o esnada uyandırır.
Sonra devam etti konuşmasına ilgili kadın…
“Benimle ne zaman röportaj yaparsın?”
“Birazdan” dedim…
Ben hala tuhafım ama…
Yapsam mı yapmasam mı arasında gidip geliyorum.
O sıra elinde telefonu bir yerleri arıyor.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğünü aradı ilk önce…
Sesi hoparlöre veriyor.
Karşıdaki ne istediğini sorunca, Cumhurbaşkanı adayı olduğunu, Ayşe Ünlüce ile görüşmek istediğini anlatıyor.
Tabi şok oluyor ilgili ses…
Sinirleniyor da: “İyi de ben ne yapabilirim hanımefendi?” diyor.
Bizim aday kendinden emin:
“Ayşe Ünlüce’nin desteğini sağlayabilirsin.”
Konuştuğu kişi uğraşmak istemiyor İstanbul’a yönlendiriyor, İstanbul Ankara’ya, Ankara il başkanlığına…
Derken…
CHP İl Başkanı Talat Yalaz’ın telefonunu versem mi acaba diye üç saniye düşünüyorum.
Hayatın şokunu yaşar diye kendi kendime gülerken, neyse Özge sen ortamdan hızla uzaklaşmaya bak diye kendimi yatıştırıyorum.
Yanıma geliyor.
“Hadi yapalım röportaj” diyor.
“Tamam” diyorum…
Yapmazsam olmaz…
Öyle heyecanlı…
Anlatıyor.
Danışma kurulu da ilginç…
İçinde İmamoğlu’ndan, Yavaş’a, Erdoğan’dan Demirtaş’a herkes var.
Yok, yok…
Barış mı getireceksin diyorum.
“Evet, barışı ben getireceğim, Cem Yılmaz’la evleneceğim, Cennet Köşkü projesini yerine getireceğim” şeklindekini vaatlerini hızla dinleyip gidiyorum.
Sabah sabah yaşıyorum.
Şaka değil gerçek…
İlk başta tuhaf geliyor…
Ama sonunda ki barış sözcüğü mutlu ediyor beni…
Manevi dünyasında neler yaşıyor bilinmez ama öyle ya da böyle barışı hatırlattı bize…
Tebessüm ediyorum.
Ve gazetenin yolunu tutuyorum.
Kuantum Özge der ki:
“Sınanırken en önemli detay sabırlı olmaktır.”