Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı.
Erdoğan burada yaptığı konuşmada yerel seçimlere yönelik önemli sözler söyledi. Biraz hatırlayalım isterseniz öncelikle:
MHP İLE GÖRÜŞMELER OLUMLU GEÇİYOR, ADAY BELİRLEMELE ÇALIŞMALARI TÜM YÖNLERİYLE SÜRDÜRÜLÜYOR
"Partimizin öncelikleri çerçevesinde seçim takvimimiz ilerliyor. Temayül yoklamalarımızı Türk siyasetine örnek olacak bir demokrasi ikliminde sizlerin de desteğiyle tamamladık. Yarın kamu görevlilerinin istifa süresi doluyor. Meclis üyeliği için başvuruları 3 Aralık'a kadar alacağız. Süreç kendi mecrasında ilerlerken biz de gündemimizi işletiyoruz. Milletimizin huzuruna en doğru, en isabetli, en gayretli isimlerle çıkmanın çabasındayız. Temayül yoklamalarıyla saha araştırmalarıyla, istişarelerle, görüşmelerle, partimize mahsus diğer yöntemlerle adaylarımızı belirleyeceğiz. Kampanya ekibimiz çalışmalarına başladı. Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi'yle görüşmelerimiz olumlu bir mecrada karşılıklı anlayış ve saygı ekseninde devam ediyor. Görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız muhataplarıyla sürekli temas halinde. Biz de dün Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi külliyemizde ağırladık. Kendisiyle oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Milli irade düşmanlarına karşı 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulan ittifakımızı daha da güçlendirerek geleceğe taşıma azmindeyiz.
"ESKİYEN REKLAM PANOLARINI DEĞİŞTİRMEKTEN BAŞKA BİR İCRAATLARI YOK!"
Grup toplantımızda ilan ettiğimiz ‘Yeniden İstanbul’, bu mücadelenin parolalarından biri olacaktır. İşte sizler de görüyorsunuz dünyanın göz bebeği olan İstanbul, CHP zihniyetinin elinde eski günlerini mumla arar hale geldi. Ortaya bir eser koyamadıkları gibi bizim başlattığımız ve belli bir aşamaya getirdiğimiz projeleri bile devam ettiremediler. Eskiyen reklam panolarını yenilemekten başka bir icraatları yok. AK Parti döneminde sakinlerinin yaşamaktan huzur duyduğu aziz İstanbul ne yazık ki CHP'li iş bilmezlerin yönetiminde İstanbulluları yoran bir şehir haline dönüştü. Hepimizin bildiği kara tren türküsünü şimdi İstanbul halkı her gün söylüyor. Ne diyordu o meşhur türküde? ‘Kara tren gecikir, belki hiç gelmez. Dağlarda salınır da derdimi bilmez. Dumanın sağırır da, halimi görmez. Kan dolar yüreğim gözyaşım dinmez.’ Bugün de İstanbullu kardeşlerimiz gözü yolda otobüs bekliyor, metrobüs bekliyor, metro bekliyor. Ama bunların hiçbiri vaktinde gelmiyor. Hadi geç de olsa geldi diyelim. Bu sefer bakımsızlıktan dolayı yolda kalıyor.
Aynı vahim tablo diğer tüm CHP'li belediyeler için de geçerlidir. Büyükşehir, işçisi ve beldesiyle CHP'li belediyelerin alametifarikası vatandaşa nasıl hizmet edilir bilmiyorlar. Niye? Çünkü umurlarında değil. Bunların gündeminde emanetini taşıdıkları insanlara hizmet etmek, eser kazandırmak, milletin sıkıntılarına çözüm üretmek gibi bir dertleri yok. Çok daha kötüsü bunu öğrenmek gibi bir niyetleri de yok. Alışmışlar istismar ve korku siyasetine, alışmışlar 'tıpış tıpış bize oy vereceksiniz’ demeye şehirlerine hizmet etme gereği bile duymuyorlar. Bir de bunu utanmadan, sıkılmadan kameralar önünde söylüyorlar.
"CHP'Lİ BELEDİYEDEN EN KÜÇÜK HİZMET GÖREN VATANDAŞIMIZ MUTLULUKTAN HALAY ÇEKİYOR!"
CHP'li belediye başkanlarının olduğu yerlerde vatandaşımız öyle bir hale gelmiş ki en küçük bir hizmet görse halay çekiyor, davul zurna çaldırıyor. Ne hale düştük. Yani vatandaş neredeyse asfalt döküldü, çöpü toplandı, parkı yapıldı, yoldaki çukur kapatıldı diye kurban kesecek. Hale bak, hatta kimi yerlerde oy verip seçtikleri belediye başkanlarının şehirlerine geldiğini duyunca 40 yıldır görmediği dostunu görmüş kadar seviniyor. Milletimizi inşallah bu cendereden Mart ayının sonunda hep birlikte kurtaracağız. Şehirlerimizin bir 5 sene daha kaybetmesine müsaade etmeyeceğiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı yönetiminde olan tüm belediyelerimizi korumakla kalmayacak, Allah'ın izniyle çok daha yüksek oy oranlarıyla tekrar kazanacağız.
Genel merkezimiz ve meclis grubumuzla önümüzdeki 4 aylık zamanın hazırlıklarını tüm boyutlarıyla en ince ayrıntılarıyla yürütüyoruz. Kabinemiz eser ve hizmet siyasetimizi kesintisiz bir şekilde sürdürüyor. AK Partili belediyeler birçok yerde çeyrek asrı aşan tecrübeleriyle yerel yönetimler alanında adeta bir destan yazıyor. Her bir belediyemizin burada saymaya kalksak saatler sürecek eserleri doğrudan vatandaşın hayatına dokunan hizmetleri var. Çevrenin korunmasından dezavantajlı grupların desteklenmesine kadar Birleşmiş Milletler'in sürdürülebilir kalkınma hedeflerini titizlikle gerçekleştiren yerel yönetimler bizim belediyelerimizdir. AK Partili belediyeler iyi uygulama örnekleriyle uluslararası alanda diğer yerel yönetimlere de emsal teşkil ediyor.
... Gençler başta olmak üzere vatandaşımızın beklentisi daha yüksek standartlarda bir hayat seviyesinin kendisine sağlanmasıdır. Türkiye Yüzyılı işte bu hedefin adıdır. Aynı durum belediye hizmetleri için de geçerlidir. Her ne kadar CHP'li belediyeler henüz klasik belediyecilik hizmetlerini vermeyi beceremese de AK Parti olarak bizim vizyonumuz çok ama çok farklıdır. Hem partimizin genel merkez birimlerinin hem ilgili bakanlıklarımızın bu doğrultuda çok önemli hazırlıkları var. İnşallah 31 Mart seçimleri kampanyası sürecinde bu hazırlıkları milletimizle paylaşarak, AK Parti'nin farkını bir kez daha göstereceğiz.
"31 MART'TA BELEDİYELERİN TAMAMINI KAZANMAK İSTİYORUZ!"
Yolunu, kaldırımını, asfaltını, çöpünü, kanalizasyonunu. arıtmasını çözememiş muhalefet belediyelerinin karşısına Türkiye Yüzyılı belediyeciliği ile hep birlikte çıkacağız. Kendi belediyelerimizde de bu vizyona ayak uyduramayan arkadaşlarımız varsa bayrak yarışı yaklaşımıyla yeni isimlerle çıtayı yükselteceğiz. Hep söylediğimiz gibi bu partide şahsım dahil hiç kimse layüsel değildir. İstisnasız her bir arkadaşımız ülkemize, milletimize, şehrine ve partimize verdiği hizmet ölçüsünde değer sahibidir. Belediye başkan adaylarımızın bu anlayışla belirlemek boynumuzun borcudur. Bireysel siyasi hesaplardan hatır ve gönül ilişkilerine kadar bu yaklaşıma aykırı hiçbir unsurun aday belirleme ve seçim kampanyası çalışma zehirlemesine izin veremeyiz. Genel merkezimizden. meclis grubumuzdan, teşkilatlarımızdan beklentim 31 Mart seçimleri sürecine bu ilkeler çerçevesinde yaklaşmalarıdır. Aksi takdirde milletimizin karşısında hep birlikte boynumuz eğik kalırız. Hep birlikte boynumuz inanın eğik kalır ve nasıl oldu da biz bu duruma düştük deriz. Onun için kararlı olacağız. Böyle bir vebalin altından hiçbirimiz kalkamayız. Diğer partilerde kimi maddi kimi ahlaki kimi şahsi dalaverelerle ortaya çıkan rezillikler AK Parti'nin kapısından içeri giremez. Bunun için hep birlikte partimize ve partimizin kuruluş ilkelerine dört elle sarılmamız gerekiyor. Belediyelerde ve hükümette geçen uzun iktidar yıllarının bizi bozmadığını, tam tersine tecrübeyle olgunlaştırdığını milletimize göstereceğiz. İnşallah amacımız 31 Mart'ta 30 büyükşehir, 51 il, 922 ve 390’ı belde olmak üzere ülkemizdeki bin 393 belediyenin tamamına yakınını AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kazanmaktır."
BİR ÖNCEKİ SEÇİMDEKİ HATALARI TEKRARLAYARAK NEREDEYSE TÜM ŞEHİRDE SEÇİMİ KAZANMAYI DÜŞÜNMEK BÜYÜK HATA OLUR!
Evet, Recep Tayyip Erdoğan'ın bu sözlerinin altına büyük oranda imza atarız. Örneğin Cumhur İttifakı meselesine girince sadece MHP'den bahsetmesi, diğer partilere değinmemesi önemli bir eksiklik olarak gözümüzü çarptı.
Diğer yandan bu konuşmalar gerçekten heyecan verici, umut verici şehirlerimiz adına. Ancak acaba AK Parti Genel Merkezi ve teşkilatları bu konuşmaların ruhuna uygun bir çalışma ve niyet içindeler mi? Gerçekten onlar da tüm şehirleri kazanmak istiyorlar ve buna uygun çalışmalar yapıyorlar mı?
Gerçekten de aday belirlerken onun bunun adamı vesaireye bu sefer fırsat verilmeyecek, kimle kazanılacaksa onla mı seçime gidilecek? Peki tüm bunlar olurken öncelikle Cumhur İttifakı üyesi siyasi partilerin hepsiyle bu kez anlaşma sağlanacak değil mi? Bir önceki yerel seçimlerde İstanbul'un kimlerin oyu eksik kaldığı için kaybedildiğinin farkındayız değil mi?
Evet, İstanbul 5 yıl boyunca hizmetsiz kaldı ama orayı kazanıp hizmet etmeyenler kadar yerel seçimler öncesi BBP'yi ittifak dışında bırakanların da suçu yok mu? Bu sefer de aynı hataları yaparak farklı bir sonuç almayı mı umuyoruz? Eğer bu sefer geçen seferdeki hataları tekrarlarsanız sonucun da farklı olmadığını görebilirsiniz. Bu yüzden yol yakınken öncelikle Cumhur İttifakının tüm paydaşlarına aynı kıymeti göstermek lazım. Aksi takdirde sonuç çok farklı olmayabilir, şehirlerimiz hizmetsiz kalmaya devam edebilirler.
Sonra hiç kimse CHP'li belediye başkanlarını suçlamasın. Onların hizmet için seçilmediğini hepimiz biliyoruz. Onların seçilmesine hizmet edersek, kimse kusura bakmasın, o zaman biz de şehirlerin çektiği hizmetsizlikten sorumlu oluruz.
Umarız bu sefer aynı hatalara düşülmez, yol yakınken hatalardan dönülür!