"Sevgili Hemşehrilerim, Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleri ve Eskişehirli hemşehrilerimin desteği ve teveccühü ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 26. ve 27. Dönemlerde Eskişehir'de AK Parti'den ilk defa üst üste iki dönem kadın milletvekili olarak görev yapmanın onurunu ve gururunu yaşadım. Bu gururu ve onuru yaşatan hemşehrilerime yürekten teşekkür ediyorum.
Görevim sırasında şahsıma duyulan güvene ve gösterilen teveccühe layık olabilmek için, mesai arkadaşlarımla birlikte, üstün görev bilinci ve anlayışı içinde, büyük bir azim ve gayretle devraldığımız hizmet bayrağını çok daha ileriye taşıma inancı ile çalıştık. Ülkemize, şehrimize ve ilçelerimize hizmet ederken, daima milletimizin ve hemşehrilerimizin menfaatini, onurunu, refahını ve geleceğini korumak için gayret ettim. Şehrimize ve İlçelerimize kazandırdığımız proje ve yatırımlar için zaman geldi günlerce mücadele ettim.
Hemşehrilerimin mutluluğunu da acılarını da, başarılarını ve umudunu da paylaştım. Yurtdışında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde sekiz yıldır devam eden görevim boyunca ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye gayret ettim. Sekiz yıl içinde halka dokunan pek çok yatırımı hayata geçirdik. Bu hizmetlerin gerçekleşmesini sağlayan başta Sayın Cumhurbaşkanımıza ve görev yapmış tüm bakanlarımıza hemşehrilerim adına teşekkür ediyorum.
İki dönem milletvekilliğim süresince emeklerini, desteklerini, tecrübelerini, fedakarlıklarını hiç esirgemeyen teşkilatımızın her bir üyesine, özellikle hanım kardeşlerime minnettarım. Yine bu süreçte, Eskişehirimize pek çok hizmetin ve kalıcı eserin kazandırılması için Bakanımız Prof. Dr. Nabi Avcı ile birlikte çalışmak benim için bir ayrıcalıktı, kendisinden çok şey öğrendim, birlikte milletvekilliği yapmak benim için onur oldu.
Siyaset aile yaşamından ödün vermeyi gerektiren çok onurlu bir görev. Maddi ve manevi aile desteği olmadan yapılacak bir görev değil. Bu nedenle benim her adımımda ve kararımda koşulsuz destek olan eşime ve çocuklarıma sonsuz teşekkür ediyor, akraba ve dostlarıma bu vesileyle şükranlarımı sunuyorum.
Yeni bir seçim dönemine girerken ailevi nedenlerle aday adayı olmamaya karar vermiştim. Nitekim, önümüzdeki seçimde adaylık başvurusu yapmayı düşünmediğimi iki hafta önce kadın milletvekilleri ile yaptığımız bir toplantıda paylaştım. Ancak, Parti Grup Başkanlığının bütün milletvekillerinin başvuru yapmaları' tavsiyesi üzerine ben de müracaatımı İstanbul üzerinden yaptım.
Her zaman söylediğimiz gibi bu kutlu görevin de bir bayrak yarışı olduğuna inanıyor, kadroların yenilenmesinin her zaman bir enerji getirdiğine inanıyoruz. Ben de bayrağı makam ve mevkilerin büyüsüne kapılmayan, yetkin ve hizmet odaklı, çizgisi olan kişilerin devir almasını ümit ediyorum.
2023 Seçim Sürecinin AK Partimiz ve Milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Eskişehirli hemşehrilerime teşekkürlerimi, minnet ve şükran duygularımı bir kez daha sunuyorum. Hakkınızı Helal ediniz. Sizlerin üzerinde benim de hakkım varsa helal olsun.
Hep sizden yana oldum, hep sizden biri oldum, olmaya da devam edeceğim."

PARTİ TABANI SADECE HİZMETE BAKMIYOR, SİYASETEN KENDİNİ ORTAYA KOYUP KOYMADIĞINA DA BAKIYOR VEKİLLERİN
Yukarıdaki satırlar AK Parti Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Emine Nur Günay'a ait. Kendisinin de ifade ettiği gibi bir kez daha milletvekilliği görevine talip değil, ancak AK Parti Genel Merkezinin zoruyla İstanbul'dan milletvekili aday adaylığı için müracaat etmek zorunda kalmış.
Emine Hoca'nın Eskişehir'den milletvekili aday adayı yapılacağını şehir kamuoyuna duyurmak yıllar önce bize kısmet olmuştu. O günden bugüne kadar geçen süreye baktığımızda Prof. Dr. Emine Nur Günay için hizmette oldukça başarılı ancak siyaset üretmekte isteksiz bir portre ortaya koyduğunu söyleyebiliriz.
AK Parti tabanı, özellikle de Eskişehir'deki tabanı rakip partilerin temsilcileri ile gerektiğinde siyaseten yaka paça olamayan milletvekillerine çok fazla ısınamıyorlar, isterlerse hizmet yönünden üzerlerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiş olsunlar. AK Parti'nin son iki dönem milletvekilleri olan Prof. Dr. Nabi Avcı, Prof. Dr. Emine Nur Günay ve Harun Karacan'a baktığımızda, AK Parti iktidarının Eskişehir'e kazandırdığı, bazıları gerçekten çok büyük ve hayli önemli, yüzlerce projede imzaları var.Hatta Türk Dünyası Kültür Başkenti yapılan Eskişehir'e o vesileyle belki 20 yılda yapılacabilecek hizmetler birkaç yıl içinde yapılıverdi. 1081 Eskişehir Şehir Hastanesi, 700 yataklı Eskişehir Yunusemre Devlet Hastanesi, Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi, Nabi Hoca'nın ilk döneminde temeli atılan Eskişehir Yeni Stadı, Dede Korkut Parkı, 2021'de açılan Yenikent Olimpik Yüzme Havuzu gibi devasa eserler bu dönemde kazandırıldı Eskişehir'e. Bu konuda Nabi ve Emine Hoca ile Harun Karacan'ın hakkını kimse yiyemez.
Elbette partililerin, şehir halkının tüm beklentisi hükümetin yatırım programına bir şeylerin girdirilmesi ve onların bir şekilde yapılmasının sağlanması değil. Bu işin bir boyutu.

HER İKİSİNİN DE ENTELEKTÜEL, NAİF BİR YAPILARI VAR ANCAK SİYASET BU ÖZELLİKLER PEK FAZLA ALICI BULAMIYOR!
Diğer boyutu siyaset üretmek. Nabi Hoca ve Emine Hoca entelektüel değerlerimiz. Kendilerine de söylediğim için burada tekrar etmekte şu an sakınca görmüyorum: Kendilerinden bu ülke çok daha farklı yerlerde çok daha fazla faydalanabilirdi, kendileri bu ülkeye çok daha önemli hizmetler sunabilirlerdi. Akademisyen kökenli oldukları için köy köy, mahalle mahalle Eskişehir'i gezmek onlara göre bir iş değildi. Sadece siyaseten değil, kendi normal hayatlarında da kimseyi kırmayan naif bir yapıları var. Bu tür karakterleri siyaset sevmiyor, dolayısı ile parti tabanları do çekingen buluyor. Siyasetin kendisi ve parti tabanları mücadele gücü ve cesareti yüksek görünen adaylar seçilsin ve onlar milletvekilliği yapsın istiyorlar!
Emine Hoca, milletvekilleri arasındaki kavganın bir sonucu olarak dış ilçelerden sorumlu milletvekili olarak görev yaptı Eskişehir'de son yıllarda. Ayrıca Avrupa'da ülkemizi başarı ile temsil etti. Eskişehir'in dış ilçelerinde herhalde gitmediği köy kalmamıştır. Ekonomiye ilişkin öngörülerinin ne kadar isabetli olduğunu zamanında görmüş olduğumuz için kendisine ekonomi yönetiminde görev verilmesi gerektiğini çok düşünmüşüzdür. Ancak kısmetine Eskişehir'in dış ilçelerindeki köyleri tek tek gezmek çıktı. Bu çabasını da takdir etmeden gecemeyeceğiz.

AH O MEŞUM KAVGA OLMASAYDI, TEŞKİLATLARDA KONSANTRASYON DÜŞMESEYDİ, ONCA YAPILAN GÖLGEDE KALMASAYDI!
Dünya üzerindeki yaşantımız da aynen siyaset gibi bariz bir hata ile tüm yaptığımız iyi şeyleri görünmez ve değersiz kılabiliyor.
AK Partili milletvekillerinin arasında iki dönem süren, bayramlarda bile yok sayılamayan bir kavga, bir küslük parti tabanı tarafından hep bir an önce sonlandırılması beklenilen ancak hiçbir zaman sona ermeyen, üzerine çok sık konuşulan ve konuşuldukça can sıkan bir olgu olarak görüldü. Parti tabanına göre "Milletvekili olarak görev yaptıkları sürede kişisel meseleleri bir kenara bırakmak ve sanki aralarında en küçük bir sıkıntı yaşanmamış gibi birlikte hareket etmek" seçilmişlerin birincil görevleridir. Bunu yapamadıktan sonra diğer tüm işler bir anda görünmez hale gelir!
Harun Karacan'ın Emine Hoca'ya söylediği sözlerle başlayan ve daha sonra Nabi Hoca'nın da Emine Hoca'nın yanında saf tutmasıyla büyüyüp gelişen bu kavga süreci Eskişehir'de hem vekillerin konsantrasyonunu, hem teşkilatların ve tabanın konsantrasyonunu olumsuz etkiledi. Bu kavgalı olma durumunun ortaya çıkardığı tablo nedeniyle yaptıkları onca hizmet adeta görülmez, önemsenmez hale geldi. Siyaseten de etkili çıkışlar göremeyince AK Parti tabanı hem milletvekillerine hem de onların arasındaki kavganın bir sonucu olan Zihni Çalışkan'ın il başkanlığına büyük tepki gösterdiler. Yaklaşık bir yıldan bu yana sosyal medya hesaplarımızı vasıtasıyla yaptığımız nabız yoklamalarından şehrimize bu kadar hizmeti dokunan bu isimlerin artık listede istenmez hale geldiklerini gördük ve üzüldük. Evet, keşke böyle olmasaydı!
14 Mayıs seçimleri AK Parti iktidarı döneminde bu ülkenin kazandığı özgürlükler ve demokratik gelişmeler başta olmak üzere, birçok kazanımın daha büyük bir güçle devam ettirileceği ya da sonunun geleceği bir potansiyeli içinde barındırıyor. Cumhuriyet tarihimizin ve AK Parti tarihinin, Recep Tayyip Erdoğan tarihinin en önemli seçimleri öncesinde AK Parti Eskişehir'de siyaseten toparlanmak zorunda. Bunun için de parti tabanının isteğine uygun olarak milletvekili listesi çıkarılmak zorunda. Dahası Cumhur İttifakı olarak Eskişehir'den hiç değilse 3 milletvekili çıkarmak için aklı başında bir planlama yapılmak zorunda. Aksi takdirde Recep Tayyip Erdoğan tekrar seçilse bile Meclis'te çoğunluğu kaybedebilir ve bu yüzden ülkeye yapılacak hizmetler sekteye uğrayabilir.

EMİNE HOCA'NIN TARİF ETTİĞİ O KİŞİLERİ BULMAK DA YENİ YÖNETİMİN VE GENEL MERKEZİN GÖREVİ
Emine Hoca'nın yazının başında dikkatlerinize bir kez daha sunduğumuz mesajını bu kapsamda değerlendirdiğimizde aldığı kararın hem kendisi açısından hem de Eskişehir açısından isabetli olduğunu düşünüyoruz. Vekiller arasındaki kavga meselesi olmasa kendilerine teveccüh bugünkünden çok daha fazla olabilirdi. Bu da onun ve Nabi Hoca'nın talihsizliği diyelim.
Allah yollarını açık etsin. Eskişehir, kendisine hizmet edenleri de hizmet etme fırsatlarını kendine hizmet etme-ettirmeye dönüştürenlere de hak ettiğini vermesini gayet iyi bilir.
AK Parti Eskişehir İl Başkanlığına ve parti genel merkezine düşen de Emine Hoca'nın ifade ettiği gibi "makam ve mevkilerin büyüsüne kapılmayan, yetkin ve hizmet odaklı, çizgisi olan kişileri" bulup listeye koymaktır!