Bugünlerde acil servisler dolup taşıyor, hastanelerde inanılmaz bir yoğunluk yaşanıyor. Diğer yandan hastaneye gitmeyen hatırı sayılır bir toplum kesimi de evlerinde yaşadıkları sağlık sorunlarını atlatmaya çalışıyorlar. Evet, biz de 2 yıl aradan sonra yatağa düştük. En önemli belirti halsizlik, yorgunluk ve iştahsızlık. Sonrasında zaman zaman bir üşüme geliyor. Bu muhtemelen Covid-19 değil. Zaten Covid-19 insanlık eliyle insanlığı ortadan kaldırma teşebbüsüydü; aşı diye insanlığın önüne bir anda konulan sıvıların insanlara enjekte edilme operasyonuydu. Evet bugün yaşadığımız rahatsızlığın, rahatsızlıkların semptomları bazı noktalarda Covid-19'a benziyor. Ama zaten Covid-19 da gribe benziyordu.
Bugünlerde görülen grip ve solunum yolları enfeksiyonları hakkında Sağlık Bakanlığı bir açıklama yapabilir. Çünkü hastanelerde veriler tutuluyor. Aslında o veriler içinde hastaların ne tür şikayetlerle acile, hastaneye başvurdukları da olsa çok daha iyi olur. Bu tür veriler, daha sonraki dönemlerde kullanılabilir. Hem de yaşanan sağlık sorununun boyutlarını görmemizi sağlar. Diğer yandan ortalama olarak bu rahatsızlığa insanlarımızın nasıl karşılık verebilecekleri açıklanır, anlatılır. Zira hepimiz hastaneye gidecek olsak orada adım atacak yer kalmaz. Zaten aşırı bir yoğunluk var çoğu yerde. O aşırı yoğunluk izdihama bile dönüşebilir. O kadar çok halihazırda hasta insanımızın bir arada bulunduğu hastane ortamında virüs-mikrop patlaması yaşanır ve sağlam gelen bile hasta çıkabilir. Hem zaten o kadar hastaya bakabilecek hekimi nereden bulacağız?
YA BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZ ZAYIFLADI YA DA VİRÜSLER ARTIK ÇOK DAHA GÜÇLÜ!
Tüm bu nedenlerden dolayı diyoruz ki ilk önce insanlar tam olarak neyle karşı karşıya kaldıklarını bilmeliler, buna hakları var.
Diğer yandan bu rahatsızlıklara karşı hastaneye gitmeden nasıl karşı koyacaklarını da bilmeliler. Bu hastaneye akınların önüne bir parça kesecektir.
Acillerde ve hastanelerde yaşanan izdiham doktorların ve yöneticilerin stres altına girmesine neden olur ve onlar bu ortamda işlerini yeteri kadar sakin bir kafayla yapamayabilirler.
Çevremizde gördüğümüz insanların önemli bir bölümü öksürüyor, halsiz ve sırt ağrısı hissediyor. O kadar çok hasta olmuş ya da başlangıç aşamasında insanla karşılaşıyoruz ki "Herhalde her 4 kişiden 1'i rahat hasta" diye düşünüyoruz.
Hepimiz bir şekilde sağlığımıza kavuşmak için gayret gösteriyoruz. Bilinen her türlü yöntemi deniyor, tedaviyi kendimize uyguluyoruz. Benzer rahatsızlıkları yaşayanlar en az 10 gün sürdüğünü söylüyorlar. Bazıları bu süreyi 15 güne kadar uzatıyor.
Biz daha önceki yıllarda doktora gittiğimizde bir haftada, gitmediğimizde 7 günde geçen bu tür rahatsızlıklar şimdi eğer 2 hafta sürebiliyorsa ya bizim bağışıklık sistemimiz zayıfladı ya da virüslerin güçleri arttı demektir. Bize kalırsa özellikle mRNA aşıları nedeniyle kendi bağışıklık sistemini belli bir süre kullanamayanlar başta olmak üzere birçoğumuzun bağışıklı zayıfladı!
Virüsler çok daha güçlenmiş olsalardı bunun doğal sonucu olarak ölümlere de neden olmaları gerekirdi!
***
Yeni yıla girdikten sonra saniyeler içinde çok büyük zam yaptılar, çünkü onlara karışan kimse yok!
Bir yakınım yılın son günü gece yarısından hemen önce özellikleri hoşuna giden bir elektrikli süpürgeyi internet üzerinden almak istedi. Cep telefonundan alışveriş işlemini yaparken son aşamada girmesi gereken kodu yanlış bir yerde arayınca süre bitti. 3800 TL olan elektrikli süpürgenin fiyatı da 2024 ilk saniyesinde birden bire 5800 TL'ye fırladı. Rakamları burada atıyorum ama bu yazdıklarıma yakın rakamlar. Anında 2000 TL zam eklendi elektrikli süpürgeye. Muhtemelen tüm ürünlere bu kadar yüksek oranlarda zam bindirildi sanal ortamda. (Alışveriş sepetine bir gün - gece yarısından önce- önce eklendiği için ürün oraya gidip eski fiyattan alabileceğini söyledim ve dediğim gibi yaparak eski fiyattan aldılar...)
Hemen ertesi gün marketlere gidenler marketlerde çok kapsamlı bir etiket değiştirme operasyonu ile karşı karşıya kaldılar. Yüzde 20-50 arasında değişen oranlarda birçok ürüne zam yapılmış, etiketler değiştikçe o zammın tamamı vatandaşın cebine yansıyacak.
Asgari ücret zammı yüzde 49 oldu. Bazı işletmelerde emek yoğun üretim vardır ve burada asgari ücretin maliyetlere etkisi daha çok olabilir ancak asgari ücretin zam farkı maliyetlere yüzde 3,6 ila yüzde 6,5-7,00 oranda etki ediyormuş. Bu açıdan bakıldığında sadece asgari ücret zammının getirdiği maliyetten dolayı birisi zam yapma gereği duyuyorsa bu oranın yüzde 7'yi geçmemesi gerekir. Ancak bizde iktadar denetimi tamamen bırakmış durumda. İnsafsızlar da her fırsatı tepe tepe kullanılıyor. Öyle ki her bir nedenden dolayı yapılması gereken zamların çok daha fazlalarının her fırsatta yapılıyor olması yüzünden birçok ürünün fiyatı olması gerekenin çok çok üzerinde bulunuyor.
Vatandaşın önemli bölümü dar ve sabit gelirli. Bu kesimler büyük sıkıntı çekmeye başladılar. Asgari ücretteki artıştan faydalanmadan zamları karşılarında buldular. Doğal olarak asgari ücretteki artıştan elde edecekleri faydaya başta zincir marketler olmak üzere esnafımızın, ticaret erbabımızın yaptığı zamlarla engel olundu.
Bu kısır döngülerden, bu fırsatçılıktan bu toplum ne zaman nasıl kurtulur bilmiyoruz. Daha da önemlisi iktidar kanadının denetim konusundaki kararsızlığı, isteksizliği haksız ve hukuksuz olarak vatandaşın cebine eline uzatanlara cesaret vermeye devam ediyor. İktidar, eğer bu tür aşığı fiyat artışı yapmış olanları bulup şiddetli bir şekilde cezalandırma yoluna giderse önemli bir toplumsal desteği arkasına alır. Bizden söylemesi!