Yeni yıl kime ne ifade ediyor bilmiyorum ama çoğu kişi için “umut” olduğu aşikar…

Başlangıç yapmak isteyenlere bir nebze ilham oluyor.

Heh, bugün tam günü diyoruz!

En baştan yeni bir sayfa açıyoruz.

Nasıl açtığımızın bir anlamı yok!

Bahane oluyor işte…  

Son yıllarda kokina çiçeği modası var…

Kokina kırmızı anlamına geliyor ve çiçeği aynı zamanda yılbaşı çiçeği olarak da anılıyor.

 Şans ve mutluluk getirileceğine inanılıyor.

Rivayete göre de eğer yaprakları 1 yıl boyunca çürümez veya solmazsa, bu çiçeğin sahibi ev sahibi olacak…

Bir diğer ritüel ise yılbaşı gecesi tam gece yarısı (00:00'da), yeni yıla girerken yapılıyor.

 Özellikle İspanyol kültüründe yaygın olan bu ritüel ile masanın altında yenecek her bir üzüm tanesi ile 12 ay olan bir yıllık süreç için dilekler dileniyor.

Bu ritüelde her bir üzüm tanesi bir ayı simgelediği için masanın altında yenen her bir üzüm tanesi sonrasında dilek tutuluyor.

Böylelikle 12 ay için ayrı ayrı istek ve dilekler dileniyor.

CHP’li Çifteler Belediyesi Basın Danışmanı Buğrahan Doğangil, sosyal medya üzerinden konuyla ilgili ilginç bir paylaşım yayınlıyor ve şöyle diyor:

“Kokina çiçeği diye duyduğum bitkiden medet uman, 12 üzüm diye bir uydurmadan şans bekleyenler ile yoksulluğu bitirmeye, adaleti getirmeye çalışıyoruz. Fıkra bu kadar!”

Paylaşımını gördüğüm an çok sinirlendim.

Ve hemen sosyal medya hesabımdan tepki gösterdim.

Özelden yorumlar geldi, “Ya sana dememiştir Özge!”

Zaten konu ben değilim, bakış açısı tepkime neden oldu.

Biz yıllarca özgürlüğümüze müdahale ettiği için AK Parti’ye kızmadık mı?

Yasaklar ülkesine çevirdiniz diyerek eleştirmedik mi?

Yaşam tarzımıza müdahale ediliyor diye sinirlenmedik mi?

Eeee Buğrahan Bey’in bu yorumu da eleştirdiği AKP’ye benzemiyor mu?

Yasak ve kısıtlama barındırmıyor mu?

Benim için Doğangil’in bu yorumunun, “Yeni yıl kutlamayın, günahtır” zihniyetinden hiçbir farkı yoktur!

Neden?

Doğangil’de burada bir inancı eleştiriyor, ötekileştiriyor, yargılıyor.

Mantıksız bulabilir, aklı yatmayabilir, kendisi bu işlerle uğraşmayabilir ama basın danışmanı kimliğindeki bu şahıs kimseyi inançlarından ötürü yargılayamaz…

Paylaşım yapamaz kardeşim!

İnsanların umutlarından veya inanmak istediklerinden size ne?

Bu durumu küçümsemek size mi düşüyor?

Bu işin siyasi yönü…

Diğer bir tarafı da yaşam sevinci her geçen gün yok oluyor.

Gerek ekonomik şartlar, gerek toplumsal olaylar insanları çok zorladı.

Bir umut arayışı içindeler!

Belki de iyileşmeye çalışıyorlar, bir yol arıyorlar.

Ve bu formülü buldular, kimbilir?

Gayet masumane, kimseye zararı yok.

Masa altında üzüm yemek bir insanı neden bu kadar rahatsız eder ki?

Körü körüne bir inanç da yok zaten sizin abarttığınız gibi…

Bazısı sırf eğlenmek için bile masanın altında bu ritüeli yapabilir.

Hatta isterse takla atarak üzüm yemeyi dener, size ne?  

Neden topluma cool gözükmek için anlamsız bir çabaya giriyorsunuz ki?

Bu tarz yorumlar yapınca entelektüel durduğunuzu mu sanıyorsunuz?

Off…

Vallahi sinirleniyorum!

Halkın elinde kala kala umut parçası kaldı!

Ona bari göz dikmeyin!

Yedirtmem kardeşim!

He birde son olarak Buğrahan Bey!

Bir şey soracağım.

Kokina çiçeğine inanmakla yoksullukla mücadele arasında nasıl bir bağlantı kurdunuz?

Yemin ederim gece boyu düşündüm, düşündüm, bulamadım!

Hadi iyi günler!

***************************  

Kuantum Özge der ki:

“İnandığın her şey gerçekliğe dönüşür.”