TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Başkanı Orkun Kılıç, "6 Şubat’ta 50 binden fazla canımızı kaybettik ve büyük bir felaket yaşadık. Bu yıl dönümünde çok üzülüyoruz çünkü iki senede hiç ilerleyemedik" dedi. Birkaç gün önce bir yapı denetim görevlisine yönelik saldırı olayını gündeme getiren Kılıç, denetim görevini yerine getiren bir meslektaşına, denetlediği yapının müteahhidi tarafından şiddet uygulandığını belirtti. "Arkadaşımız darp raporu alacak kadar zarar gördü. Bu durum, denetim mekanizmalarına ne kadar önem verilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor," dedi.
“YETERLİ ADIMLAR ATILMADI”
Eskişehir’de yapılan denetimler hakkında da bilgi veren Kılıç, belediyelerle imzalanan protokoller çerçevesinde 52 bin binanın hızla incelendiğini belirtti. Ancak, "Bu incelemelere rağmen şehrimizdeki eski binaların dönüşümü konusunda yeterli adımlar atılmadı. 1999 öncesi inşa edilen binaların çok büyük risk taşıdığını unutmamalıyız. Bu binaların bir an önce yenilenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. Ayrıca, "Vatandaşlarda deprem bilinci arttı, ancak uygulamaya dökülen çok fazla bir şey yok. Kentsel dönüşüm için belediyeler ve devletin birlikte çalışması gerekiyor," diye ekledi.
“ŞEHİR MERKEZİ YENİLENMELİ”
Eskişehir’de belediyelerle bir protokol imzaladıklarını aktaran Kılıç, “Bu protokol kapsamında Eskişehir’de ki 52 bin bina bu hızlı değerlendirme metoduyla incelendi. Aslında belediyeler kentsel dönüşüm strateji belgesi almak için bunu yaptılar. Kentsel dönüşümde belediyeler kentsel dönüşüm planı hazırlasalar bile Çevre Şehircilik Bakanlığı'ndan onun ilan edilmesi gerekiyor burada bir yetki kargaşası da var aslında” ifadelerine yer verdi. Protokolün imzalandığını ve belediyelerin kentsel dönüşüm stratejisi belgelerini almaya çalıştıklarına değinen Kılıç, “Öte yandan da bizim şu ana kadar asıl riskli dediğimiz yerlerde yapılmış bir dönüşüm mevcut değil. Asıl bunun yapılabilmesi gerekiyor. Onu da yapmak için bakanlık ve belediyelerinde içinde olduğu komple bir birliktelikte ortaya çıkabilecek şeyler biz bekliyoruz. Diğer türlü çıkan sonuçlar maalesef faydalı sonuçlar olmuyor. Biz istiyoruz ki şehir merkezindeki tüm eski binalar yenilensin” dedi.
“TERAZİNİN BİR KEFESİNDE ÖLÜM VAR”
Eskişehir'in şehir merkezinin, alüvyon zemin ve yüksek katlı binalarla büyük bir risk taşıdığını belirten Kılıç, "Bu binaların yenilenmesi için vatandaşların cebinden para çıkmadan bir model oluşturulması gerekiyor. Bunun için imar planlarının değiştirilmesi ve buralarda kat artışı, yoğunluk artışı yapılması gerekli. Ancak bu değişiklikler imar kanunu düzenlemesi ile yapılabilir. Bunu yaparken de yeni binaların otopark sorununu çözerek, caddeleri daha da genişleterek ada bazında çözümler üreterek bu işi yapabileceğimize inanıyoruz. Bunun da başka bir çözümü maalesef mümkün değil. Terazinin bir kefesinde ölüm var ya diyeceğiz ki yapacak bir şey yok bekleyelim depremden sonra buraları yenileyelim ya da bizim canlarımızı kaybetmeye artık tahammülümüz kalmadı yoğunluk artışıysa yoğunluk artışı kat artışıysa kat artışı vereceğiz bunları yenileyeceğiz diyeceğiz. " şeklinde konuştu. Kılıç, kentsel dönüşümün yalnızca düşük faizli kredilerle değil, şehir merkezlerinde yapılacak imar düzenlemeleriyle gerçek anlamda sağlanabileceğine dikkat çekti.
“ANA ARTERLER RİSK TAŞIYOR”
Eskişehir’de özellikle Yunus Emre Caddesi, Atatürk Caddesi, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi gibi ana arterlerin deprem açısından son derece riskli olduğunu belirten Kılıç, bu bölgelerin öncelikli olarak yenilenmesi gerektiğini vurguladı. Kılıç, bazı kamu binalarının da acilen dönüşüme girmesi gerektiğini belirterek, “Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün binası, AFAD binası, hastanelerimiz, dönüştürülmeyen devlet dairelerimiz ve lojmanlarının da yenilenmesi gerekiyor” dedi. Kılıç, "99 öncesi binalarda çok ciddi eksiklikler vardı. O dönemde kullanılan inşaat malzemeleri, beton kaliteleri ve zemin şartları dikkate alınmadan inşa edilen yapılar riskli. Ama günümüzde mühendislik kurallarına uygun yapılan binalar deprem gibi büyük felaketlere dayanıklıdır" şeklinde konuştu.
“ÖRNEKLERİ DIŞARIDA ARAMAYA GEREK YOK”
Son olarak, Kılıç, Hatay’da da görülen büyük depremden örnek vererek, mühendislik standartlarına uygun yapılan binaların sağlam kaldığını belirtti. "Japonya örneği gösteriliyor, ama bizde de mühendislik kurallarına uygun, sağlam binalar var. Bizim farkımız, her binanın öyle olması gerektiği halde çoğu binanın o şartlara uymuyor olması" diyerek, mühendislik standartlarının önemini bir kez daha vurguladı.
“BÜYÜK BİR YARA ALDIK”
Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu ve her zaman hazırlıklı olmamız gerektiğini vurgulayan Eskişehir Teknik Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü Araştırma Görevlisi Sunay Mutlu, “ 6 Şubat depreminde büyük bir yara aldık. Bunlar bize ders olmalı” dedi. Türkiye’nin büyük bir deprem ağının arasında olduğuna dikkat çeken Mutlu, “Böyle yaşamayı öğrenmeliyiz yapılarımızı buna uygun yapmalıyız. Her yıl düzenli bir şekilde tatbikatlarımızı yapmalıyız. Her an deprem olacakmış gibi hazır olmalıyız” ifadelerini kullandı.
“TÜM ETKENLERİ BERABER DEĞERLENDİRMELİYİZ”
Eskişehir özelinde yapılan değerlendirmelerin tüm etkenleri göz önüne alarak yapılması gerektiğini kaydeden Mutlu konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Tabi burada çok etken var bina etkeni var, zemin etkeni var. Bina çok sağlam bir yerde kötü yapı yapılmış olabilir ya da çok iyi bir zeminde yine olumsuz koşul oluşturabilecek bir yapı yapılmış olabilir. O açıdan tek parametreye yani yumuşak zemine de bağlamamak gerekiyor. Burada yapılar eskidir çok fazla parametre var hepsini bir arada değerlendirmek gerekiyor”