Sayın Tekelioğlu, öncelikle kendinizden bahseder misiniz? Film ve dizi oyunculuğu nereden aklınıza geldi? İlk set deneyiminiz hangi diziyle oldu?
1975'te Pazaryeri/Bilecik'te doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Pazaryeri'nde, lise öğrenimimi Bilecik'te yaptım. Askerden geldikten sonra Pazaryeri'nden Bozüyük ilçesine taşınarak orada ticari faaliyetlerle uğraştım. Belli bir süre sonra Eskişehir'e taşındım ve yaklaşık 10 yıldır da Eskişehir'deyim. Aslında sahne sanatları ile çok fazla bir alakam yoktu. Tamamen tesadüf oldu. Daha önceki röportajlarda ve açıklamalarda da bahsettiğim gibi sevdiğim bir ağbimin setinde birlikte bulunmamla başlayan bir süreç. Bu süreçte ilk set deneyimini yaşadıktan sonra farklı yerlerden aranmaya başladım ve böylelikle bu işin içine dahil olmuş oldum. Yani tamamen tesadüf olarak başladı. Bu konuyla ilgili herhangi bir eğitimim yok. Yaklaşık 13 yıldır dizilerde kendimi geliştirerek rol almaya başladım. Sektöre gireli de 13 sene oldu. İlk set deneyimim Kurtlar Vadisi ile başladı. Kurtlar Vadisi'nde bir kaç farklı karakteri canlandırdım. Ondan sonra diğer farklı projelerde yer aldım. Kader bizi bu şekilde bu işin içine dahil etti. Tamamen tesadüfi bir şekilde.
Başrol ile karakter oyunculuğu çok farklı
Sizi genelde dizilerde karakter oyuncusu olarak görüyoruz. Başrol oyunculuğu ile karakter oyunculuğu arasındaki farklar neler?
Başrol oyunculuğu. Başrol gerçekten çok zor bir iş. Gerek sette gerek dışarıda çok fazla sorumlulukları var. Yani başrol, o sorumluluk çok fazla olduğu için ben şimdiye kadar o sorumluluğu yürütebileceğimden çok emin değilim. Çok fazla karakter oyunculuğunda yer aldım ama başrol çok farklı bir durum. Başrolle karakter oyunculuğu arasındaki farklar, adı üstünde başrol sürekli setlerde olması gereken bütün dizinin veya o yapımın başrolün üzerinde dönmesi onun daha fazla fedakarlık yapmasına sebep oluyor. Ama karakter oyunculuğu orada belli bir karakteri canlandırıp, sizin hayatlarınız karakterin durumuna göre kısa süreli veya uzun süreli olarak bu işi yerine getirmiş oluyorsunuz.Oyuncu topluma karşı sorumlulukları olan birisidir.
Repliklerinizi kaç defada ezberliyorsunuz?
Bazı replikler var defalarca okuyup, ezberleyemediğimi düşünüyorum. Ama tabii aradan bir kaç saat geçtikten sonra kafamda yer ediniyor onlar. Bazıları var tek seferde ezberleyebiliyorum. Yani bu replikler de çok ilginç. Yeri geliyor 5-6 sayfayı 3 saatte ezberliyorsunuz. Yeri geliyor 10 tane cümleyi 2-3 saatte ezberleyemiyorsunuz. Biraz garip bi durum. O an ki psikoloji ile de alakalı herhalde ve kafanızda yer eden diğer farklı şeylerle de alakalı. Bir de diziyi daha önceden izleyerek hakim olmakla da alakalı. Mesele diziyi daha önce izliyorsanız orada olayların nasıl gelişeceğini size gelen rol ve karakterde iyi kötü bir yol çizebilirsiniz. Ama diziyi izlemiyorsanız tamamen yabancıysanız orada adapte olmak biraz daha zor. Ya bir kaç bölüm izleyeceksiniz, bir kaç bölüm geriye gidip hani olaylar nasıl gelişiyor ben hangi kısımda yer alacağım ve olayın seyrini ne şekilde değiştireceğim bunlara bakmanız lazım. Ama diziye hakimseniz olay biraz daha farklı, biraz daha kolaylaşabilir.
Gençler bu işin mutlaka eğitimini almalı
Bir oyuncu olarak sahne sanatlarına ilgi duyan gençlere ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Kesinlikle ve kesinlikle eğitim almaları gerekiyor. Yani benim biraz da bu konuda işim rast gittiği için. Eğitim tabi ki ben de almak isterim ama şu anda eğitim alacak zamanım yok. Çünkü çok yoğun bir şekilde çalışıyorum. Bundan dolayı eğitime ayıracak vaktim olmuyor. Bir fırsatını bulsam ben de eğitim alırım ve gençlerin öncelikle bu eğitimden de önce yani dizi oyunculuğu eğitiminden de önce normal eğitimlerini tamamlamaları şart. Yani lise okuyorlarsa liseyi bitirmeleri, üniversite gerekirse üniversitede konservatuarı seçip hem bu konuda çok fazla ilgileri varsa bu konuyu çok fazla merak sardıysalar üniversitede bunun eğitimini alabilirler. Üniversite dönemi bittiyse dışarıdan eğitim alabilirler. Ama eğitimli olması her açıdan avantaj diye düşünüyorum.
Karakter oyuncusu bir dizide uzun ya da kısa devam edebilen bir şey. Siz karakter oyuncusu olarak ne kadar etkileniyorsunuz mesela dizide rol alıyorsunuz diyelim ki doktor rolündesiniz, normal hayatta vatandaşla karşı karşıya geldiğinizde nasıl etkiliyor bu durum sizi?
Tabii ki artı sağlayacak olanları ben gerçek hayatta da uygulamaya çalışıyorum. Bu konuda çok espriler dönüyor. Örnek veriyorum doktor rolünü ben çok fazla oynadım. Bu konuda çok fazla espri yapılıyor. Başım ağrıyor bu konuda bana ilaç yazar mısın, yardımcı olur musun gibi de ama onun dışında mesela bir dizide 15 bölüm muhasebeci karakterini oynamıştım. Orada çekimler çok yoğun olunca Eskişehir'e geliyorum. İstanbul'da çekimlere devam ediyorum. Neredeyse iki hayatı birbirine karıştırmaya başladım. Yani baya etkiledi. Buraya geliyorum kendi karakterim oraya gidiyorum muhasebeci karakteri. Yani karakterler bazen insanları etkileyebiliyor. Kendinizi etkilenmiş hissedebiliyorsunuz. İşinizi iyi yapmanızdan da kaynaklı, iyi yapmanız da gerekiyor zaten. O karaktere uzun süreli hayat veriyorsanız onu benimsemeniz lazım. Benimserseniz de işinizi daha kaliteli bir şekilde yapabilirsiniz. Onun için ben elimden geldiği kadar önce karakteri tanımaya çalışıyorum. Bu insanlara ne veriyor, dizide ne anlatıyor ve olaylar nereye gidecek öncelikle bunu keşfetmeye çalışıyorum. Ondan sonra elimden geleni yapmaya gayret ediyorum.
Polis olmak hayalimdi sınırda kaldım
Kaç dizide oynadınız? Diyelim ki polis rolünde oynuyorsunuz. Gerçekten kendinizi polis gibi hissediyor musunuz?
Şu ana kadar 80 dizi oldu. 5 kez de sinema filminde kamera karşısına geçtim. 80 farklı dizide 80 farklı karakterde rol aldım. Ama meslek olarak düşünürseniz çok fazla komiser, avukat ve doktor rolü oynadığım için bugüne kadar 25 ayrı mesleği canlandırmışımdır. Ben kendimi hissetmekten ziyade setteki arkadaşlar da diyorlar. Hani mesela beni orada tanıyan veya daha önce hiç karşılaşmadığımız arkadaşlardan şu soruyu çok duydum ben; "Ağbi gerçek hayatta da polis miydin ya da gerçek hayatta da doktor musun?" Bu tarz sorularla çok karşılaştım. Yani polis rolünü, komiser rolünü o kadar çok oynadım ki artık böyle gören polis arkadaşlar da devrem nasılsın demeye başladılar. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum. Liseden sonra ben polislik sınavına girdim. Polis olmak için öyle bir niyetim vardı. Tabii mülakat vardı mülakatı geçtim, spor vardı onu da geçtim. Yazılı sınavda 70 alabilen kazanıyordu. Ben 69 ile polisliği kazanamadım. Bir soru ile kazanamadım. Fakat nerdeyse mesleki hayat kadar polis kıyafetini de giydim. O da benim için ekstra anekdot oldu.
Dizi oyunculuğu ile tiyatro oyunculuğu aynı şey değil. Size göre tiyatro sahnesinde yer alan birisiyle dizide oynayan karakter oyuncusu arasında ne gibi farklar var?
Tiyatro dediğiniz gibi çok farklı bir olay. Tiyatro işin kökeni zaten. Her dizide oynayan tiyatro yapamaz. Tiyatroyu olması gerektiği gibi yapamaz ama bütün tiyatro oyuncuları çok güzel dizi oyunculuğu yapabilir. Mesele kendimden örnek verecek olursam tiyatro ile bugüne kadar ilkokul, ortaokul müsamereleri dışında çok fazla ilgilenmedim. Ona da zaten vakit bulamadım ama tiyatro konusunda da çok fazla kendime güvenmem. Tiyatro oyunculuğunu dizi oyunculuğu kadar rahat yapabileceğimi düşünmüyorum. Arasında epey bir fark var.
TUĞBA AKTAY