Süllü, TBMM Başkanlığı’na sunulan kanun teklifinde DHMİ personelinin sadece bir bölümünün ek ödeme oranlarının düzeltilmesini düzenleyen 26'ncı maddenin iş barışını bozacağına yönelik tepkilerle Komisyonda geri çekildiğini ancak Genel Kurul’da gündeme getirilmediğini ifade etti. 2005 yılında KHK'yle yapılan düzenlemede DHMİ çalışanları üç gruba ayrıldığını belirten Süllü, bunlardan birinci gruba "tamamen karşılananlar", ikinci gruba "kısmen karşılananlar", üçüncü kısma da "karşılanmayanlar" isimlerinin verildiğini dile getirdi. İlk kısımdaki pilot, hava trafik kontrolörleri, havacılık bilgi yönetim uzmanları, ATSEP (hava trafik emniyeti elektronik personeli) maaşlarından emeklilik primlerine kadar tüm maliyetlerin Brüksel merkezli Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı yani EUROCONTROL tarafından sağlanmakta olduğunu söyleyen Süllü, “Birinci kısımda yer alan dört grubun tüm maliyetleri EUROCONTROL tarafından karşılandığından bütçeye hiçbir yükleri olmuyordu; hatta, tam tersine, maaşlardan yapılan kesintiler de bütçeye artı gelir oluyordu. Maliyetleri yine EUROCONTROL tarafından karşılanmasına karşın ATSEP personeli 26'ncı madde kapsamına alınmadığı için, hava trafik ve emniyeti için de son derece önemli radar haberleşme sistemlerini 7/24 faal tuttuklarına dikkat çekerek kapsama altına alınma taleplerini dile getiriyorlardı” diye konuştu. Süllü, havalimanında oluşabilecek herhangi bir yangın ve kırım riskine karşı 7/24 hazır beklediklerini söyleyen ARFF memurlarının ise son grup üzerinden maaş aldığını söyleyerek adalet beklediklerini dile getirdi.
Teklif hiçbir DHMİ personelinin koşullarının iyileşmemesiyle meclisten geçti
Birleşik Taşımacılık Sendikası tüm DHMİ personeli çalışanlarının kapsama alınması talebini ileri sürünce bütçeye yük getireceği düşünülerek 26'ncı maddenin Komisyonda geri çekildiğine dikkat çeken Süllü, DHMİ personelindeki hiç kimsenin koşullarının iyileşmemesiyle sonuçlandığını ve Genel Kurula maddenin düzeltilerek getirileceği beklentisinin de karşılanmadığını söyledi. Süllü, konuşmasında, “Kendilerine verilen sözlerin tutulmamasıyla tüm hava trafik kontrolünü idare eden hava trafik kontrolörleri haklı olarak ‘Bizim bütçeye yükümüz yok, Avrupa'da bizimle aynı işi yapanlar 8-10 bin Euro alırken biz 2 bin 300 Euro alıyoruz’ diyerek inisiyatif almadan çalışmaya devam edeceklerini ve direnişte bulunacaklarını söylediler. Sonuç olarak uçak rötarlarıyla yaşanan mağduriyetler anlaşılan sürecek” dedi.
Avrupa 1 uçaktan 80 Euro ücret alırken bizde 30 Euro kayıp her yıl 1 Milyar Euro
EUROCONTROL'e üye 41 ülkede seyrüsefer ve işletme hizmetleri ayrıyken Türkiye'de DHMİ çatısı altında yürütüldüğünü ve yaşanan karmaşanın düzeltilmesine yönelik kanun teklifinde bir önerinin de yer almadığını söyleyen Süllü, “Sayıştay raporlarında vurgulanan personel maliyetleri artırılmasının birim maliyetlerin düşük olmasına yol açması dikkate bile alınmadı. Avrupa'da bir uçaktan ortalama 80 Euro alınırken Türkiye özellikle Avrupa'nın ikinci büyük hava sahası olmasına karşın 30 Euro civarındaki ücretle ne yazık ki birim başı maliyetler son sıralarda yer alıyor. Bütçe her yıl yaklaşık 1 milyar Euro döviz gelirinden yoksun kalacak ama hazinede emekçilere ödenecek para yok. Üçer maaş alanların yönetiminde olduğu yerde emek verenlerin koşulları iyileştirilmiyor” dedi.
Zaferin zararını kapatmak için Eskişehir'in yurt içi uçuşları engelleniyor
Emekçiden ve emekliden esirgenen paraların uçulmayan havalimanlarına yolcu garantisi olarak ödendiğini ifade eden Süllü, “Zafer Havalimanı kamu zararının en belirgin örneği, 2022 sonu itibarıyla 60 milyon Euro’ya yakın hazineden ödenen para. Zafer'in zararını kapatmak için Eskişehir Havalimanı'mızın uçuşları engellenmeye çalışılıyor” diyerek sözlerini tamamladı.