Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir kimdir bize biraz kendinizden ve ESOGÜ Tıp Fakültesi’nde yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Öncelikle geldiğiniz için teşekkürler. Eskişehir Anadolu Lisesi sonrasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum sonrada nöroloji asistanlığına başladım. Asistanlığımın son yıllarında bir Kanada tecrübem oldu. Daha sonra beyin damar hastalıkları konusunda nöroloji yoğun bakım ve girişimsel işlemler ile ilgili yurt dışında 4 senelik Kanada’da yan dal ihtisası ya da üst ihtisas dediğimiz bir eğitim gördüm. Sonrasında buraya ülkede inme merkezinin kurulmasını gerçekleştirmek için, Eskişehir’de inme merkezi kurmak için geri döndük. Aynı zamanda yoğun bakım uzmanıyım. Nöroloji haricinde beyin damar hastalıkları uzmanlığım ve girişimsel ile ilgili diplomalarım mevcut. İnme merkezini 2009-2010 yıllarında o zamanların valisi ve rektörüyle beraber resmi olarak Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde kurduk ve Türkiye’de aslında ilk kurulan resmi inme merkezi. Ondan sonrada çalışmalarımız devam etti. Esas işimiz nörologluk, inme merkezi ve nörolojik yoğun bakımla ilgili.

Hekim yetiştirmekte tekiz

Yaklaşık 2 senedir Tıp Fakültesi Dekanlığı yapmaktayım. Tıp Fakülteleri çok önemlidir. Şehrimizde öğrenci eğitimi veren, Tıp Fakültesi öğrencisini yetiştiren ve hekim yetiştiren aslında tek yer. Asistanlık eğitimini Eskişehir Şehir Hastanesi de veriyor ama öğrenci yetiştirme konusunda tekiz. Öğrencilerin yetişmesinde rol oynuyoruz. İnsani ilişkileri ve iletişim becerileri yüksek, hobileri olan, bizi yurt dışında başarıyla temsil edebilecek hekim yetiştirmek istiyoruz. Bu açıdan da bize önemli görevler düşüyor. Tıp Fakültesi olarak eğitimle ilgili tüm yenilikleri uygulamaya çalışıyoruz. Akredite bir fakülte burası yani bağımsız olarak akreditasyon heyeti tarafından incelenip eğitimimiz akredite olmuş durumda. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, tabi ki eksik olan yanlarımız vardır tıp fakülteleri açısından hoca kadrosundan halen daha iyi olduğu hocaların tecrübeli olduğu yeni gelişmelerin takip edildiği ve öğrencilerin hastalarla birincil olarak iletişimde olabileceği bir fakülte burası. Tabi yapacağımız daha çok işin olduğunu da söylemek isterim.
Çok sayıda ödülüz var fakat 2022 yılında inmenin acil tedavisi üzerine yürüttüğünüz çalışmalardan dolayı Yılın Bilim İnsanı ödülünü almışsınız bize bu çalışmalardan bahseder misiniz?
Bu ödülü ben yurt dışında aldım. Amerika’daki Girişimsel Nöroloji Derneği ve Mena Bölgesi yani Ortadoğu ve Afrika’yı içeren bölgenin dernekleri tarafından bu ödülü aldım. Kendi adımıza değil ülkemiz adına aldığımız bir ödül bu. Derneklerde çok önemli, Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği ve Türk Nöroloji Derneği, bu dernekler hem bilim insanı yetişmesinde faydalı olan hem de hastalıkların hastalar tarafından bilinmesini sağlayan dernekler. Bunu almamızın nedeni şudur; eğitime olan katkılarımızdan verildi. İnme merkezi kurduğunuz zaman inme biliyorsunuz, beyin ve damar tıkanıklığıyla ya da beyin kanamasıyla başlayan bir hastalık. Ani gelişen bir hastalık ve sıklığı oldukça fazla. En önemli özelliğin de artık tedavi edilebilir olması. Hastanın tıkalı damarlarını açarak kendi işlerini yapmasını yüzde 50-60 oranında sağlayabiliyoruz. Bunu sağlamak için bir algoritmanız olması lazım mutlaka protokolünüzün olması gerekiyor. Bu bir takım çalışması bunun içinde Sağlık Bakanlığı, Sağlık Müdürlüğü, 112 ekibi ama en önemlisi 112’nin götürebileceği bir hastane olması gerekiyor. Tedaviyi hızlı şekilde uygulayabilecek bir mekanizmanın olması gerekiyor. Bunu hızlı şekilde uygulamak içinde hastanın nasıl tedavi edileceğini bilmek gerekiyor. Bunun içinde öğretmek gerekiyor.

Doktorlara eğitim verdik

ESOGÜ Tıp Fakültesi’nde ülkemizin değişik yerlerinden Isparta’ndan, Kocaeli’ne Kayseri, Konya, Gaziantep, İzmir, Antalya, daha birçok şehir var, biz nöroloji uzmanlarını burada nöroloji uzmanlığı sonrası eğitime tabii tuttuk yaklaşık 1,5 sene boyunca arkadaşlar burada kaldı. Onlara neyin nasıl yapıldığını bütün bilgimizi kullanarak aktardık ve bu arkadaşlar gidip o şehirlerde inme merkezi kurdular. Tabi bu dünyada da biliniyor sonuçta biz yurt dışından da ihtiyacı olan yerlere kendim şahsen giderek çalıştım. Pakistan, İran veya Afrika’daki yerlere de gidip oradaki inme merkezlerinin kurulması için katkıda bulundum keza Azerbaycan, Makedonya’da da bu tür çalışmalarımız oluyor ve oradaki derneklerinde dikkatini çekiyoruz. Yurt dışı derneklerinde üyeliklerimiz var eğitim komisyonunda yer alıp Amerika dışı dünyadaki diğer yerlerde nasıl faydalı olabiliriz, bu tedavileri nasıl yaygınlaştırabiliriz şeklindeki stratejilere katkım var onlardan dolayı bizi ödüle layık gördüler ülkemiz ve üniversitemiz adına aldığım bir ödül oldu.

İnme pandeminden sonra arttı

Halkımız kalp krizini biliyor her göğsü sıkışan acaba kalp krizi mi geçirdim diyor ama inmeyi maalesef bilmiyor. Anadolu Üniversitesi’yle de halkı nasıl bilinçlendiririz diye çalışmalarda yaptık. İnme ani gelişen beyin damarlarının tıkanıklığı ya da beyin kanamasıyla beraber giden kolda bacakta tutmama, yüzde kayma, konuşamama ya da konuşulanları anlamama ile özürlülüğe neden olabilen önemli bir hastalık. Dünyada sonradan kazanılmış engelliliğin en önemli nedeni. En önemli 3’üncü ölüm nedeni Türkiye’de de yılda ortalama 200-250 bin hasta arası inme vakası gözüküyor. Maalesef pandemiden sonrada bunun çok ciddi bir artış gösterdiğini söyleyebilirim.

Ebru öğretmen Eskişehir'i gururlandırdı Ebru öğretmen Eskişehir'i gururlandırdı

Hemen 112’yi arayın

Halkımızın şunu bilmesi gerekiyor çünkü burada tedavide zaman çok önemli biz zamanla yarışıyoruz. Herhangi bir kolda, bacakta güçsüzlük, ani gelişen konuşmada bozukluk, yüzde kayma olduğu zaman mutlaka 112’yi aramalarını istiyoruz. Çünkü Eskişehir’deki 112 belki de Türkiye’deki en iyi 112. Bu konuda bilgili inme nedir biliyorlar ve uygun hastaneye getiriyorlar. Bu bulgularla karşılaşıldığı zaman mutlaka 112’yi arasınlar ne soğan koklatma ne kolonya koklatma ne banyoya girme ne tokat atarak hastayı kendine getirmek gibi zaman kaybettirici yöntemler uygun değil aynı zamanda 112 yerine hastayı kendi arabasına atıp x ya da y hastanesine götüreyim demek de doğru değil. O şehre ait olan inme merkezlerine götürülmesi gerekiyor onu da halk bilmediği için 112’nin aranması onlarında doğru yere hastayı getirmesi çok önemli. Burada 112’de ve Sağlık Müdürlüğündeki arkadaşlar, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, acil servisimiz ve diğer yetkili bölümler hepimiz bir takım çalışması içerisindeyiz. İnme aslında çok yönlü bir takım çalışmasını gerektiren bir hastalık.

İnmeden kurtuluş sağlıktan geçiyor

İnmeden kurtuluş var. Ana damar tıkanınca artık müdahale edebiliyoruz bu 2015’den sonra da dünyada yavaş yavaş gelişen bir tedavi. ESOGÜ’de yapay zeka cihazları var inme tanısında 24 saate kadar hangi beyin dokusunun sağlam kaldığını gösteriyor ve biz ona göre hastaları hala 24 saate kadar alabiliyoruz. Özlem hoca, Zehra hoca, Emre hoca var destek ekibimizle beraber ekip halinde çalıştığımız bir ekip var burada tabi tedavi yapıyoruz ama esas olan inme olmadan korunmak. Buna da biz birincil koruma diyoruz inme aynı kalp krizi gibi, damar tıkanıklıkları gibi, obezite, şeker hastalığı, hipertansiyon, uyku apne sendromu, dengesiz beslenme tiroid problemleri bunların hepsi inmeyi tetikler bir diğer önemli konu kalp ritim bozuklukları. Bizdeki verilere göre ritim bozukluğu ki hissedilmeyebilir, kalp normal ritimden çıkıp farklı bir ritme bürünüyor farklı bir ritme büründüğü için kalbin içinde kulakçıkta pıhtı oluşuyor o pıhtıda beyne atabiliyor. İleri yaşla birlikte bunun sıklığı da artıyor o yüzden inmeyle mücadele aynı zamanda kalp kriziyle mücadele, şeker hastalığıyla, tansiyonla mücadele demek. İnmenin yüzde 80’ini sağlıklı şeylerle engelleyebiliriz. Sağlıklı bir insan yapısını oluşturmamız gerekiyor bu da bütün risk faktörleri dediğimiz oluşumlarla mücadeleyle gelişiyor o yüzden halkı mutlaka defalarca bilinçlendirmek gerekiyor. Ancak olduktan sonra biz hasta felçli kalmasın diye çok hızlıca hareket ediyoruz inmenin zamana hiç tahammülü yok. Hızlıca hastanın tanısını koyuyoruz. Damar tıkalıysa ilk 4,5 saat içinde ilaç veriyoruz koldan eğer ana damar tıkalıysa hemen anjiyoya alıyoruz bunun içinde ekibin hazır eğitimli ve hızlı olması gerekiyor. Ondan sonraki aşamada hasta bir daha inme geçirmesin diye uğraşıyoruz.

Ani boyun hareketlerinden kaçının

İnmeden sonra bir sürü problem çıkıyor. Çok meşakkatli bir hastalık bunun artık yaşı da yok. İleri yaşta olacak diye bir kural yok çok genç olan hastalarımız var. 17-18 yaşında hastalarımız var. Halkı da bilinçlendirmek adına şunu da söylemek lazım boyundan ana damarlar geçiyor gereksiz ani boyun hareketleri boyuna yapılacak masajlar boyun bölgesi riskli bir bölge yırtılabilir damar bazen boynumuzu çatır çutur ettiriyoruz o sırda boyun damarı yırtılabilir o yüzden boynu çok elletmemek gerekiyor. Ani boyun hareketlerinden kaçınılmalı.

Yurt dışında çalışmış bir doktorsunuz. Nöroloji alanında yurt dışı ve Türkiye’nin farkları nelerdir?

Ben 4 sene Kanada’da bir süre Almanya’da ve değişik inme merkezlerini ziyaret ederek 1-2 haftalık süreçlerde çoğu yerde bulundum. Kanada veya İsveç dediğimiz ülkelerde tedavi açısından bizim hiçbir açığımız yok. Eksiklerimiz nerde; palyatif bakım ünitelerini Bakanlık kuruyor ama artması gerekiyor, aile hekimlerinin bu işin içine koruma tedbirleri açısından girmesi gerekiyor. Bu iş bir takım çalışması biz nörolog olarak da bu işin içindeyiz, girişimsel alanda, anjiyo alanında donanımımız yeterli. Türkiye’de bunu yapan bu konuda damar açıcı tedavileri yapacak nörolog sayımız fazlalaştı yaklaşık 50 küsur nörolog var. Baktığınız zaman baya iyi durumdayız daha da iyi olacağız eksiklikleri tamamlamamız gerekiyor. Her zaman en ideali yakalamak gerekiyor inşallah desteğimiz devam edecek. Bizimde desteğe ihtiyacımız var bizim hayalimiz burada bir tane inme merkezi hastanesi kurmak hem eğitim merkezi hem simülasyon merkezi hem yapay zekanın kullanıldığı bir üs oluşturmak tabi inşallah o günleri görürüz diye temenni ediyorum.

İlker GÖKCE

Kaynak: 2Eylül Haber