167 sivil toplum kuruluşu ve sendikalar, Ankara'da Tandoğan meydanında "Yurttaş Sesleniyor, Haklarımızı Alacağız" mitinginde toplandı.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel de mitingde açıklamalarda bulundu.

Özel'in açıklamalarından satır başları şu şekilde;

"Biz Meclis zemininde sizin, emeklilerin, emekçilerin, esnafların, çiftçilerin, emeklilikte yaşa takılanların, vergide adalet diye isyan edenlerin, sesini duyurmak isteyen herkesin sesini o Meclise taşıyoruz."

"En kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir. En kötü örgütlenme, örgütsüzlükten iyidir.En cılız kalabalık, yalnızlıktan iyidir. Örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin. Hepinizi sendikalı olmaya, sendikal mücadeleyle hak aramaya davet ediyorum."

Beyaz, mavi, gri yakalı emekçiler, market personelleri, apartman görevlileri, temizlik işçileri, AVM'lerde çalışan tezgahtarlar, kasiyerler, güvenlik görevlisi kardeşlerim hepiniz hoş geldiniz.

Günü siftahsız kapayan esnaflarımız, gün boyu iş arayıp eve boynu bükük dönen gençlerimiz, adalet arayanlar, eşitlik talep edenler, insanca bir yaşam isteyenler, evinizde oturup üzülmek, şikayet etmek yerine birleşip sesinizi duyurmak için buraya geldiniz. Hoş geldiniz

Bugün ülkeyi yöneten iktidar, sizlerin yaşadığı zorlukları yarattı. Ama sizlerle ilgilenmiyor. Sesinizi duymuyor. Sıkıntıları biliyor, bilmezden geliyor ve dertlerinize ne çare arıyor, ne çare üretiyor. Bunun için hiç şüphe yok ki bir ses yükseltmek lazımdı. Bunun için hepimiz sesimizi yükseltmeye, mücadeleyi yükseltmeye hazırdık. İşte böyle bir atmosferde Yurttaş asgari ücret ilanından sonra yağmur gibi tüm Türkiye'den katılımlarla bir sel oldular ve bu meydanı doldurdular. Ben Yurttaş birlikteliliğine bu alana katkı sağlayan konfederasyonlara, sendikalara, derneklere, vakıflara, bugün burada kim varsa onların temsilcilerine ve onlara güç vermeye, bu meydandan güç almaya gelen her birinize yürekten teşekkür ediyorum.

Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni 1920'de kurmuş partinin genel başkanı olarak, hiç şüphe yok ki Meclisi çok önemsiyorum. Tüm milletvekillerimiz, tüm partimiz çok önemsiyor. Biz Meclis zemininde sizin, emeklilerin, emekçilerin, esnafların, çiftçilerin, emeklilikte yaşa takılanların, vergide adalet diye isyan edenlerin, sesini duyurmak isteyen herkesin sesini o Meclise taşıyoruz. Konuşuyoruz, anlatıyoruz. Ama gördük ki o Mecliste söylenenlere rağmen birileri bildiğini okumaya devam ediyor. O Meclis ki gücünü halktan alır. O Meclis ki gücünü milletten alır. O zaman yetkinin gerçek sahibine gitmenin, millete gitmenin zamanıdır.

Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde asgari ücret ilanından sonraki oturuma katılmadık. Dedik ki, "Madem beklentide yanıt yok, o zaman biz de burada yokuz." Ama bir başka meclise geldik. Bugün burası gerçek bir meclistir. Güçlü demokrasilerde millet vekaletini siyasetçilere verip 5 yıl boyunca bir kenara çekilmez. Kendisiyle ilgili her konuda söz sahibi olmak ister, siyasileri takip eder, tenkit eder, uyarır, gerekirse yetkiyi geri alır.

Eğer iktidar milyonlarca insanın sesini duymamakta inat ediyorsa, oy alırken yılda dört kere ayarlama yaparız dediği asgari ücretliyi bir yıl boyunca bir kuruş vermeden yoksulluğa mahkum ediyorsa, dünyanın en fedakar insanları olan, bu millet için, bu devlet için göz nuru akıtmış, dirsek çürütmüş emeklilerini sefalete mahkum ediyorsa, esnafı duymuyor, çiftçinin sorunlarını görmüyorsa, o zaman gerçek meclis burasıdır, meydanlardır, sizlerle birlikte olmaktır.

Tayyip Bey birazdan bir salonda, bir salonda kürsüye çıkacak. Kendi atadıklarına, il başkanına, ilçe başkanlarına, kendi mahalle delegelerine, kendi üyelerine kendini alkışlatacak. Buradan bir kez daha sesleniyorum. Tayyip Bey, Sayın Erdoğan, salon siyasetçisi olma, meydanlardan korkma, çık dışarıya, gel buraya! Erdoğan, salonda kendini alkışlatan Erdoğan....

İbrahim Arslan’dan Bakan Murat Kurum’a: “Ne zaman önlem alacaksınız? İbrahim Arslan’dan Bakan Murat Kurum’a: “Ne zaman önlem alacaksınız?

Zafer kazandım Suriye'de diye. Suriye'ye sevinin, açlığı, yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği görmeyin, hissetmeyin diyen Erdoğan. Bu meydan yoksullarla, bu meydan hakkını yediklerinle dolu ve sana sesleniyorlar. Çık oradan, gel buraya, hesap ver, hesap ver, hesap ver!

Bak Bursa'da, Balıkesir'de ilk kongrelerinde sana Şam'ın Fatihi diye bağırıyorlarmış. Şam'ı fethetmek, başka ülkenin toprağına göz dikmek, şehrine plaka koymak başka işler. Sen fethedeceksen bu emeklinin, bu emekçinin gönlünü fethet. Ama yapamazsın.

Çünkü onların gönlünden de düştün, gözünden de düştün. Sana orada fetih, fetih diye bağıranlara bakma. Bak bu meydanda yüzbinler sana istifa, istifa diye sesleniyor.

Eğer bir ülkede başkentte, başkentin en önemli meydanına yüz binler sel olup akmışsa, hakkını arıyorsa, ülkeyi yönetene istifa diye sesleniyorsa sandıktan kaçamazsın, seçimden kaçamazsın. Milyonlara söz verdin ama geçinemiyorlar. Geçim yoksa, geçim yoksa, geçim yoksa Erdoğan, Ankara'da, başkentte milyonlar sana boş tencere gösteriyorlar. Milyonlar senden seçim istiyorlar, sandık istiyorlar.

Her döneminde bütün kurumlar ve kurallar yerle yeksan oldu. Her şey bir kişinin, iki dudağının arasına sıkıştı. Milyonlarca emekçinin hayatını etkileyecek asgari ücret tespit komisyonu bile mevcut antidemokratik yapısından bile dışlandı, emrivaki yapılara zorlandı.

Son komisyon toplantısı işçilerden kaçırıldı. Hükümet işverenle bir araya gelip bir akşam vakti apar topar asgari ücreti AK Parti'nin grup toplantısına yetiştirdiler. 9 milyon asgari ücretli, maaşı asgari ücrete bağlı olan milyonlar büyük bir hayal kırıklığı ve öfke içindeler. Çünkü 22.104 liralık ücret asgari ücret değildir, bir sefalet ücretidir. Biz bu ücreti reddediyoruz.

Bu antidemokratik uygulamadan sonra 50 yıldır komisyon masasında oturan işçiler o masadan bir daha kalkma, oturmamak üzere kalktılar. Türk-İş masadan tamamen çekildi. DİSK ve Hak-İş de aynı görüşte. Bu komisyon bu iktidar döneminde tamamen meşruiyetini yitirdi.

Bu adaletsizliğe, bu haksızlığa karşı ortak bir söylemde bulunan, karşı çıkan, isyan eden üç konfederasyonu da bugün buraya verdikleri katkı için ve bundan sonraki onurlu mücadeleleri için tebrik ediyorum, yürekten mücadelelerine destek veriyorum.

Açıklanan asgari ücret 2024 başında eleştirdiğimiz 17.002 liralık ücretin de çok gerisindedir. 11 ayda 17.000 lira bütün alım gücünü yitirmiş, 7.000 liranın üzerinde erimiş, 10.000 liranın 1 Ocak'taki satın alma gücünün gerisine düşmüştür.

Bu iktidar asgari ücrete 5.000 lira zam yaparak, 7.000 lira zayıflayan ücrete 5.000 lira zam yapıp tarihte ilk kez asgari ücretli zam beklerken cebinden 2.000 lirasını çekip almıştır.

Asgari ücret dünyanın dört bir yanında emekçilerin ilk başta bir yıllık kıdem boyunca aldıkları, sonra hızla uzaklaştıkları bir ücrettir. Ama maalesef bu ülkede asgari ücret artık temel ücret olmuştur. Yıllar önce çalışanların yüzde 28'i, 30'u asgari ücret alırken bunu eleştiriyor, geriletilmesini vaat ediyorduk, vaat ediyorlardı. 22 yıllık AKP iktidarında asgari ücret bir canavar gibi her geçen gün daha fazla emekçiyi yutmuş ve bugün toplumun, ücretlilerin yüzde 57'sinin aldığı bir temel ücrete dönüşmüştür.

Buradan, Tandoğan'dan bir kez daha kayda geçirmek isterim ki, Avrupa Birliği'nde ücretlilerin sadece yüzde 9'u, örneğin Almanya'da ücretlilerin sadece yüzde 6'sı asgari ücret almakta, geri kalanı bunun üzerinde ve çok üzerinde maaşlar almaktadır.

Böyle olunca asgari ücretlinin milli gelirden aldığı pay OECD ülkelerinde yüzde 55, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 60'la 70 arasındayken bu meydanın, ücretlilerin gayrisafi milli hasıladan, milli gelirden aldıkları pay sadece yüzde 25'tir. Almanya'da Sosyal Demokratlar yüzde 70'e itiraz edip "Bütün varlığın yüzde 30'unu hepimiz, yüzde 70'ini hepimiz, yüzde 30'unu nasıl zenginler alır?" derken Türkiye'de yüzde 25'ini , yüzde 75'ini zengin mahallenin çocukları tüketmektedir. Bu haksızlığa isyan ediyorum!

İstifaya davet ettiğiniz hükümet asgari ücreti sendikalarla konuşuyor. Oysa sendikalı işçide, sendikalı işçide asgari ücret söz konusu olmaz. Toplu iş sözleşmesi asgari ücretin üzerinde bağıtlanır, üzerinde imzalanır. Ama maalesef 1970'lerde işçilerin yüzde 75'i, 4 işçiden 3'ü sendikalı iken bugün bu rakam fiilen yüzde 14.75 durumundadır.

Bu resmi gerçek rakamdır. Ancak yarısı kamuda çalışan işçilere aittir. Yani özel sektör sendikalı işçilerin yüzde 7'sidir. Türkiye'de işçilerin yüzde 14,5'u sendikalı iken grevli toplu sözleşme hakkından yararlanan sadece yüzde 9'dur. Bunun da yarısı özel sektördür.

Yani Türkiye'de 100 işçiden sadece 4,5 tanesi grevli toplu sendika hakkına sahipken, grevli toplu sözleşme yapabiliyorken yüzde 95'i bu haktan mahrumdur.

İşte bizim esas sorunumuz, bu iktidarın esas hoşuna giden de budur. Buradan bir kez daha işçilere, sendikalara üye olmaları çağrısında bulunurken sendikalara da üretimden gelen güçlerini kullanma, bu iktidara bu yılı dar etmeye davet ediyorum.

Sözün sonuna gelirken, dün bir kez daha Sayın Erdoğan çıkmış, şöyle söylüyor: "Biz asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik." Erdoğan, hangi enflasyona ezdirmediniz? TÜİK'in enflasyonu dahi yüzde 50. Verdiğiniz zam yüzde 30. Diyorlar ki: "Asgari ücrete zam yaparsak enflasyon artar."

Bu koca bir yalan. Koca 2024 yılı boyunca asgari ücrete 1 kuruş zam yapmadın, yine yüzde 50 enflasyon yaptın. O da senin kendi hesabına göre. Bakın, 2002 yılında bu iktidar geldiğinde bir asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu. Hesap ortada. Asgari ücret 184 liraydı, çeyrek altın 27 liraydı. 7 çeyrek altın alıyordu.

Geçen sene Ocak ayında verdiği 17.002 lira asgari ücret 5 çeyrek altın alıyordu. Ve o verdiği asgari ücret bu ay, Aralık ayında ancak 3 çeyrek altın alabiliyor. Yani AKP iktidarı boyunca 7 çeyrek altından 3 çeyrek altına gerilemiş durumdayız.

İlan edilen asgari ücret 22.000 lira, Ocak ayının sonunda alınacak. O zaman kim bilir altın kaç lira olacak? Ama hiç değişmese bugün verdiği maaş, 4,5 bugünkü altın fiyatıyla 4,5 çeyrek altın. Geçen seneki beğenmediğimiz 17.000 lira 5 çeyrek altın alıyorken, bugün verdiği şimdiki altın fiyatıyla bile 4,5'ta. Şimdi de bir ay öncesinden yarım çeyrek altın cebinizden çekip alınmış.

Yani 2.500 lira. Aynen demin söylediğim gibi, 7.000 lira alımda kayıp, 5.000 zam, 2.000 lira ilk günden kayıp var. Ve bir yıl boyunca bunu sürdürmeye çalışacaklar.

Çeyrek altın hesabına kızıyor. "Altından mı hesaplanır?" diyor. "Altın mı yiyorlar?" diyor. Yiyemiyorlar ama, yiyemiyorlar ama bir dönüp bakmak lazım. Geçen sene, Ocak 2024'te verilen 17.002 lira 300 lira kilosu olan dana kıymadan 57 kilo alıyordu. Bugün verdiği para 37 kilo dana kıyma alabiliyor.


 

Editör: Esra Kahya