Elektrik Mühendisleri Odasında gerçekleşen basın açıklamasında konuşan Duygu Karaca, 8 Mart’ın 168 yıl önce bugün New York’ ta tekstil fabrikasında çalışan kadın işçilerin düşük ücret, uzun çalışma saatleri ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı çıktıkları grevle tarihe geçtiğini ve günümüzde de kadınların eşit yaşam koşuları için mücadelesine devam ettiğini söyledi.
Kendilerinin hangi coğrafyada, hangi ailede ve hangi şartlarda dünyaya gelineceğini belirleyemediklerini aktaran Duygu Karaca, “Tıpkı cinsiyetimizi belirleyemediğimiz gibi. Yaşamımızda ise demokrasi ve adaletin olmadığı ya da aşındırıldığı pek çok coğrafyada; insanca yaşamak yeterince zorken, hayata bir adım geriden başlayan kadınlar, kendilerini çok daha zorlu bir mücadelenin içinde bulmaktadır. Biz mimar, mühendis ve şehir plancısı kadınlar eğitim ve çalışma hakkımızı kullanırken; eşitsizliklerle karşılaşmakta, zorluklar yaşamakta, ayrımcılığa uğramakta, mobinge, tacize ve sözlü, psikolojik, bazen de fiziksel şiddete maruz kalmaktayız” dedi.
“İşe alımlarda; sahada ve şantiyede çalışmaya uygun olduğumuzun, ayrımcılığa uğramamamız gerektiğinin, çalışma alanlarımızda ise iş bölümünde ve ücretlendirmede yaptığımız işle; cinsiyet bağımsız ve hak temelli koşullarda çalıştırılabileceğimizin farkındayız” diyen Karaca, sözlerine şöyle devam etti:
“Ekonomik kriz ortamında düşük ücret gözetmeksizin ve kayıtlı çalıştırılarak, emeğimizin hakkını alabileceğimizin, sadece kadınlara özel iş alanlarına yönelmeyeceğimizin farkındayız. Mobbing ve cam tavanların olmayacağı fırsat eşitliğini hissederek görevlerimizde yükselebileceğimizin farkındayız.
Dünya genelinde, kriz dönemlerinde ve pandemide ortaya çıkan önemli bir olgu da; güvencesiz, esnek ve ucuz işçi olarak görülen kadınların, kötü koşullarda, niteliksiz işlerde, yarı zamanlı ve geçici olarak çalışmak zorunda bırakılmalarıdır. Bu durumda da ülkemizde çoğunlukla erkek mesleği olarak görülen ve erkeklerle özdeşleştirilen mühendislik alanında, kadın istihdamının artırılması gerektiğinin, toplumdaki, mühendislik ve mimarlık eğitimi alan kadınların, üretime ve bilime aktif olarak katılım sağlayabileceğinin farkındayız.
Ancak “Aile Yılı” olarak ilan edilen 2025 yılında, eşitlikçi politikaların oluşturulması ve uygulanması, istihdam stratejisi doğrultusunda kadın istihdamının artırılması ve iş yaşamı ile özel yaşamın uyumlu hale getirilmesine yönelik adımların atılabileceğinin de farkındayız. Projelerde, sahada, şantiyede, eğitimde, fabrikada, atölyede, bilimde var olmaya devam edecek ve mücadelemizi sürdüreceğiz.”