Bugünlerde sosyal medyada en çok dünyanın en büyük yolcu uçağının Türk kadın kaptan pilotu Gökçe Kübra Yıldırım’ın, uçağın içinde, resmi forması ile fotoğrafları paylaşılıyor. Bu fotoğraf hem Atatürk’ün tarifine uyuyor. Hem de, fedakâr Türk kadınını temsil ediyor.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1923 yılında Kuvayı Milliye’ye canlar pahasına destek veren Türk kadınını şöyle tarif eder: "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının üstünde, kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur. Ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek gösterdim diyemez. Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun kesip getiren mahsulü pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtlarıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip sıcak demeyip, cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ulvi, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadınları olmuştur." Atatürk bu anlatımı ile Türk kadını içinde söylenecek başka söze gerek bırakmamıştır.
300 KADIN ÖLDÜRÜLÜYOR
Ülkemizde yılda 300 kadın cinayete kurban gidiyor. Yine yapılan istatistik çalışmalara göre, ülkemizde 2 milyon 17 kadın okuma ve yazma bilmiyor. Yine, kadınlarda eğitim oranı yükseldikçe iş bulma imkânı azalıyor. Yani bir el kadınlarımıza sen sadece şu işi yapabilirsin diyor. Beş yıl önce kaybettiğimiz, birlikte gazetecilik yapmaktan aynı gazetenin aynı sayfasının karşılıklı iki köşesini sahiplendiğimiz Bekir Coşkun’u saygı ve sevgi ile anıyorum.
GİTTİKLERİNDE
Sosyal medyadan paylaşılan kadın pilotumuz ve tüm Türk kadınları için beşinci ölüm yıldönümünde Bekir Coşkun’un ‘kadınlar gittiğinde’ yazısını anısına paylaşıyorum. Bu dünyadan bir Bekir Coşkun geçti. Kadın Gittiğinde başlığını taşıyan yazı şu şekildedir: Zor günlerde kadınların şefkatini hep hissettim. Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar. Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde “yetim-öksüz” kalan çok olur. Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler. Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar. Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların… Sık sık boynunu büker “sarıkız” .O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının. Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz... Bir kadın gittiğinde...Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci.. Bir anne gider... Bir dost... Bir arkadaş... Bir sevgili... Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde… Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır…Kapı eşiğindeki “Dikkat et…” duyulmaz, annesi gitmiştir “geç kalma”nın…Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler… Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve bir kadın gittiğinde pek çok “yetim” bırakmıştır arkasında…
HER ŞEY KADININ ESERİ
Sadece Türkiye’de değil dünyanın ileri ülkeleri denen ülkelerde de, kadınlarla ilgili olumsuzluklar var. Toplum bunları giderek aşacaktır. Biz ise cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e sarılsak, sonuç çok güzel olacaktır. Dünyada kadın haklarından söz edilmediği bir ortamda, Atatürk şunları söylemiştir:"Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır."İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki; bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir."
Kısacası Türk kadını, kurtuluş savaşında da, bugünde toplumun bir kesiminden çok daha ileride olduğunu göstermektedir. Atatürk’ü erkeklerden daha iyi anlamış oldukları ortaya çıkıyor.