Pandemide zor günler geçirdik

Komedide neyi amaçlıyorsunuz?

Tuğçe Karabayır: Ben kendim açıkçası güldürme hedefliyim. Güldürürken düşündürmek de çok kıymetli ama bence hepimizin düşünmek için çok uzun zamanı oldu son zamanlarda. Pandemi, deprem çok sıkıntılı günler geçirdik. O yüzden artık insanların biraz böyle salmalarını, özgürce gülmelerini, kahkaha atmalarını istiyorum en azından. Böyle bir dönemde komedi yapıyor olmak da bize mutluluk verdi açıkçası. Doğru zamanda, doğru yerdeyiz diye düşünüyorum.

Erkan Karadeniz: Tam olarak düşüncelerim Tuğçe ile aynı. Pandemi döneminde sahnelerin kapalı olması sebebiyle tüm sahne sanatçıları gibi biz de seyircimizden ayrı kalmanın üzüntüsüyle yaşadık. Tiyatro hayattır. İnsanların gülmeye, boşalmaya komediye ihtiyacı olduğunu söylemeliyim. Kahkaha atmak insanlar arasında doğru iletişimin önemli köprülerinden birisidir.

Eskişehir’in kültür seviyesi çok yüksek

1 ay içerisinde iki defa Eskişehir’e geldiniz. Eskişehir ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Eskişehir’in kültüre ve sanata bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

E.K: Eskişehir’in çok güçlü bir kültürü var. Bunu her geldiğimizde ayrı ayrı hissediyoruz. Mesela oyunu çok dikkatli izleyen ve sahnedekine çok kıymet veren bir seyirci var. O yüzden Eskişehir’deki kültür seviyesi çok üst düzeyde. Biz daha önceki röportajda da belirtmiştik. 60-65 kadar şehre gittik. Tabii ki ayrım açısından söylemiyorum ama buradaki seyircinin kültür seviyesi hatta şehrin kültür seviyesi çok farklı. Bunu her anda oyunun her saniyesinde hissedebiliyoruz. Tiyatro seyircisi diye bir olay var. Bu Eskişehir’de çok net hissediliyor. Çünkü bazı şehirlerimize çok fazla tiyatro gitmiyor. Ya da çok aralıklı gidiyor. Haliyle sabit bir tiyatro seyircisi oluşamıyor. Burada sanki kadrolu bir tiyatro seyircisi var, bu çok güzel bir şey. Her oyunu merak etmeleri, her oyuna gidip izlemeleri. Orada hem tiyatroyu destek açısından hem de kendilerinin merak edip, ilgi duyup gitmeleri çok önemli.

T.K: Gerçekten Eskişehir seyircisi diye bir kalıp var bence. Çok kıymetliler. Tiyatroda salon da çok önemli. Çünkü bazı çok amaçlı salonlar var mesela artık popüler olan. İçi güzel değil kesinlikle ama mesela burası çok eski bir yapı. Buranın akustiği çok güzel. Seyirciyi içe alan bir sahnesi var. Gerçek bir tiyatroyu izliyor gibi oluyorsunuz. Böyle sahnelerde oynamak da çok kıymetli. Böyle sahneler varken de seyirci geliyor.

Tiyatro çok özgür bir alan

Tiyatro sizin için ne ifade ediyor, tiyatroya yönelmenizdeki asıl amaç ne? Tiyatroyu dizi, film sektörüyle kıyaslayacak olursak neler söylersiniz?

E.K: Benim için bir numara canlı bir performans olması. O an her şeyin saniyesinde karşılığını bulması ve aynı havayı beraber koklayabilmek. Televizyonda veya sinemada maalesef ki o etki olmuyor. Onların da çok özel karşılıkları var tabii ki. Özellikle sinemanın bir ömürlük olması. Kült film olması. 30 yıl 40 yıl sonra da izlenmesi çok önemli ama tiyatronun o an var olması. Zaten artık yaşamak bence anlara dayalı oldu. Özellikle pandemiden sonra bunu çok net yaşadık. An yaşıyor birçok insan. O anın kıymetini yaşamaya çalışıyor, ömür gidiyor. Yarın var mıyız yok muyuz düşüncesinden o anın kıymetini yaşamak. Bu tiyatroda çok net karşılık buluyor bence. Tiyatro ayrıca yazarlık açısından da çok kıymetli. Bir şeyi yazıyorsun, onun matematiğini belirliyorsun. Karşılığını bulacak mıyız o an canlı canlı almak çok güzel oluyor.

T.K: Bence sanatın her dalı çok kıymetli. Tiyatroyu yapabiliyor olduğumu düşündüğüm için yapıyorum. Sinema ve dizi de çok eğlenceli. Tiyatroyu tek ayıran insanla birebir iletişimde olmak. Çünkü bizim her oyunumuz farklı geçiyor. Her oyunda çok farklı şeyler oynuyoruz. Ama sinemada tek bir sefer yapıyorsunuz, tek bir karakterde, tek yazılı olan metine sadık kalmak zorundasınız. Çünkü kamera kayıt alıyor falan. Sinema daha tutan bir şey yani. Esnek ve özgür olan bir şey değil. Ama tiyatro öyle değil. Tiyatro çok esnek, çok özgürsünüz. Sahnede doğaçlama yapabilirsiniz, hata yapabilirsiniz. Yuvarlanabilirsiniz, düşebilirsiniz ama sinemada buna bazen yer olmuyor açıkçası. Sinemada devamlılık diye bir şey var mesela. Bir yaptığınız şeyi n tekrar aynısını yapmak zorundasınız o da tabi oyunculuk olarak zorluyor. Ama tiyatro çok özgür bir alan.

TUĞBA AKTAY


Kaynak: Tuğba Aktay