Eskişehir Demokratik Kadın Platformu üyeleri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde seslerini duyurmak için yürüdü. Demokratik Kadın Platformu adına konuşan Evren Özcan, “Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi, dünya tarihinde sayısız direnişin ve bedelin adıdır” dedi.
HAYATLARIMIZI AİLEYLE SINIRLAYAMAZSINIZ!
Kendilerine miras kalan mücadeleyi büyütmek için sokaklarda olduklarını belirten Özcan, “ 1857'de New York'ta dokuma fabrikasında çalışan kadın işçilerin insanca çalışma koşulları için verdiği mücadelenin bedeli, fabrikaya kapatılıp çıkan yangında 129 kadının katledilmesi olmuştu. Bugün, bu tarihten miras kalan mücadelemizi büyütmek için yine sokaklardayız! Çünkü 8 Mart, kadın direnişlerinin ortak sesidir. Emeğimizin, bedenimizin ve yaşamlarımızın üzerindeki baskılara karşı bir araya geliyor; sömürüye, şiddete ve adaletsizliğe karşı ses yükseltiyoruz. "Aile Yılı" Dayatmasına Karşı Kadınların ve LGBT+'ların Özgürlük Mücadelesi
Bu yıl iktidar, "Aile Yılı" ilan etti. Ancak biz biliyoruz ki bu, kadınları ve LGBTİ+'ları hedef alan ekonomi politikalarının bir parçasıdır! Aile kavramı üzerinden kadınlar toplumsal tüm alanlardan soyutlanmaya çalışılırken, şiddete karşı en önemli yasalardan biri olan 6284 sayılı yasa tartışmaya açılıyor! Kadınları eve kapatmak, haklarımızı budamak ve bizi sessizleştirmek istiyorlar. Ama biz biliyoruz ki bu saldırılar, emeğimizi görünmez kılmak ve hayatlarımızı kontrol altına almak içindir! Hayatlarımızı aileyle sınırlayamazsınız! Bizler, şiddetsiz ve özgür bir yaşam hakkımızdan ve kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz!
Ekonomik kriz derinleşirken en büyük bedeli kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+'lar ödüyor. Peki iktidar ne yapıyor? Kadınları işgücünden dışlamaya çalışıyor, sosyal devletin yükümlülüklerini kadınların sırtına yıkıyor, ev içi emeğe mahkûm etmek istiyor. MESEM'lerde çocuk işçiliği meşrulaştırılıyor, kadın, çocuk ve göçmen emeği ucuz iş gücü olarak sermayenin sömürüsüne mahkûm ediliyor. Güvencesiz çalışma yaygınlaştırılıyor. Ama biz bu politikalara boyun eğmeyeceğiz! Ne emeğimizin sömürüsünü, ne de hayatlarımızın gasp edilmesini kabul etmiyoruz!” şeklinde konuştu.
KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!
“Bizi kalıplara sokamazsınız!” diyerek sözlerine devam eden Özcan, “LGBTİ+'lar Yasal Düzenlemelerle Hedefte! Hazırlanan kanun teklif taslağına göre, "biyolojik cinsiyet" kavramı Ceza Kanunu'na eklenerek LGBTİ+'ların kimlikleri ve ifade biçimleri suç kapsamına alınmaya çalışılıyor. Bu düzenleme yalnızca LGBTİ+'ları değil, hepimizi hedef alıyor! Kadınların kazanılmış hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi ve bireylerin özgürlüğü bu kavram üzerinden hedef alınıyor. Bizi kalıplara sokamazsınız! Vardık, varız, var olacağız! Kadın Cinayetleri Durmuyor, Hesap Soruyoruz! Her gün bir kadın, devletin korumadığı, yargının cezasızlıkla ödüllendirdiği erkekler tarafından öldürülüyor. 2024 yılında 394 kadın katledildi, 259 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Üstelik 280 kadın, en yakınlarındaki erkekler tarafından aile içinde öldürüldü! İktidar, "aileyi koruma" bahanesiyle kadınları şiddetin içine hapsediyor! 6284 hedef alınıyor, boşanma zorlaştırılıyor, kadınların çıkış yolları kapatılıyor! Biz kadınlar, hayatta kalma mücadelesi veriyoruz ve biliyoruz: Kadın cinayetleri politiktir!
Adalet mücadelemizden, dayanışmamızdan ve haklarımızdan asla Sendikaların ve İşçilerin Yasaklanmasına Karşı Direniyoruz vazgeçmeyeceğiz! Güvencesizlik artıyor, sendikalar susturuluyor, işçilerin hak arama yolları kapatılıyor! Kadın İşçiler düşük ücret, taciz ve işten çıkarmalarla ezilirken, LGBTİ+'lar kimlikleri nedeniyle çalışma yaşamından dışlanıyor. Ancak Türkiye'nin dört bir yanında işçiler emeğine sahip çıkmak için direniyor! Tek Adam İktidarı grevleri yasaklıyor, sendikacıları tutukluyor, meydanları işçilere kapatıyor” ifadelerini kullandı.
DİRENENLER KAZANIR
“Kadın siyasetçileri, öğrencileri, gazetecileri cezaevine atarak bu mücadeleyi bitiremezsiniz!” diyen Özcan şunları söyledi; “Biliyoruz ki direnenler kazanır! Polonez'den Temel Conta'ya direnen kadın işçilerin mücadelesi yolumuzu aydınlatıyor. Kadın emeği ucuz işgücü değildir, LGBTİ+'lar yok sayılamaz! Birlikte mücadeleyi büyütecek, birleşe birleşe kazanacağız! Kayyumlara ve Tutuklamalara Karşı Direnişteyiz. Kadınların sözünü ve iradesini hedef alan kayyum atamaları ve siyasi tutuklamalar, halkın iradesinin gaspıdır! Kürt kadınlarının öncülüğünde büyüyen mücadeleyi susturmak isteyenlere karşı yan yanayız! Kadın siyasetçileri, öğrencileri, gazetecileri cezaevine atarak bu mücadeleyi bitiremezsiniz! Kadınların mücadelesi zindanları aşar, sesimiz dört bir yanda yankılanır.
Güvenli Üniversite Kampüsleri ve LGBT+ Hakları İçin Mücadeleye Devam Üniversiteler, kadınlar ve LGBTİ+'lar için giderek güvensiz hale getiriliyor! Parasız eğitim, güvenli kampüs ve özerk üniversite talep eden öğrenciler baskıyla susturulmaya çalışılıyor. Cinsiyetçi eğitim ve gericilik dayatılırken, kulüpler kapatılıyor, soruşturmalar açılıyor. Ama biz vazgeçmiyoruz! Kampüsler bizimdir, eşit ve özgür bir hayat için mücadelemiz sürecek! Her baskıya, yasağa ve şiddete karşı kadınlar ve LGBTİ+'lar, omuz omuza vererek gücünü gösteriyor. Direnişin sesi işyerlerinde, adalet arayışı sokaklarda, dayanışma kampüslerde büyüyor. Bizler sadece aile içinde değil, yaşamın her alanında var olmaya, haklarımızı savunmaya ve direnmeye devam edeceğiz! Bu sistemin bizlere biçtiği sömürü, şiddet ve eşitsizlik cenderesini yıkacak olanın bu koşullara karşı kadınların ortak mücadelesi olduğunu biliyoruz ve bu mücadelenin bir parçası olmaya çağırıyoruz! Eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşamı birlikte kuracağız!
8 Mart'ta bir kez daha haykırıyoruz: Birlikte güçlüyüz, birlikte kazanacağız! Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir! Yaşasın kadın dayanışması!”