Türkiye'de son yıllarda yaşanan iklim değişikliği ile birlikte yağışların azalması tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor. Eskişehir'de ki yağış rejiminin de değişmesi ile birlikte kuraklık konusu üreticiyi tedirgin ediyor. Eskişehir'de kuraklık ile ilgili sorularımızı yanıtlayan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder bugüne kadar olan yağışların Eskişehir'deki bitki gelişimlerinin normal seyri için uygun toprağı oluşturduğunu belirtti.
KURAKLIK ÇOK SİNSİ İLERLİYOR
Şu an için topraktaki nemin gelişime yeterli olduğunu ancak ilkbahar yağışlarının az olmasının büyük bir tehlike olduğunu ifade eden Güder, "Özellikle hububat ekim işlerinde ve gelişimlerinde şu anda sıkıntı yok. Mart nisan mayıs ayları bizim için özellikle önemli. Neden? Bu aylarda çıkışlar başlayacak. Bu aylarda biz yağışın daha fazla olmasını isteriz. İlkbahar yağışları az olursa ve ilkbaharda sıcaklık yüksek olursa çok büyük bir tehlike. Kuraklık bir anda ortaya çıkan bir şey değil, zaman içerisinde yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bu anlamda şu an Eskişehir'deki baraj doluluk oranı da yüzde 40. Barajdaki doluluk oranının yeterli olup olmadığı ilkbaharda ortaya çıkacak. Eğer ilkbaharda yağışlar az olursa verilen su barajda açık sulama kanallarımız var onlarla verildiğinde oradaki doluluk yetersiz olursa ilkbaharda da yağışımız olmaz ise eğer yetersiz anlamda su verilecek tarlalara, bahçelere. O zaman sıkıntı yaşanma olasılığı yüksek. Kuraklık çok sinsi ilerliyor yavaş gelişiyor ve uzun bir süreci kapsıyor. Aslında kuraklık çok bilinenin aksine normal ve tekrarlayan bir iklim oranı. Bütün dünya için bu böyle. Fakat özellikle kuraklıkta küresel iklim değişikliğinin sonucu dünyanın pek çok bölgesinde o artan sıcaklıklar düzensiz yağışlar, aşırı hava olayları, işte dolunun yağması falan onlar kuraklığın ciddiyetini arttırıyor" dedi.
6 İLÇE BÜYÜK TEHLİKE ALTINDA
Eskişehir'de 6 ilçenin ciddi su sıkıntısı yaşadığına dikkat çeken Güder, "Ülkemizin yaklaşık yüzde 70'e yakın bölümünde şiddetli kuraklık yaşanacak. Çünkü bir anda ortaya çıkmıyor. Yavaş gelişiyor. O yavaş gelişmenin pike ulaştığı tarihi uzmanlar 2040 yılı olarak ifade ediyorlar. Türkiye, Dünya Su Stresi haritasına göre en yüksek risk taşıyan ülkeler arasında ikinci sırada yer alıyor. Bu durum, ülkemiz için ciddi bir tehlike oluşturuyor. 2030'dan itibaren, özellikle 2040'ta Eskişehir'in de yer aldığı İç Anadolu Bölgesi, hububat üretiminde büyük bir kuraklık riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu konuda hem bakanlığın ilgili birimleri hem de uzmanlar uyarılarda bulunuyor. Bizler de bu durumu sıkça dile getiriyoruz. Ancak, bu tarihlere kadar yaşanabilecek olası senaryolara hazırlıklı bir şekilde gitmek son derece önemli. Bu kapsamda, bakanlık çeşitli önlemler alarak bir üretim planlaması yapmış durumda. Bu planlamaya göre, Türkiye genelinde su kısıtı yaşayan 11 ilçe tespit edilmiş. Eskişehir'de de altı ilçe, su kısıtı olan yerler arasında yer alıyor: Alpu, Beylikova, Çifteler, Mahmudiye, Mihalıççık ve Sivrihisar. Bu ilçelerde yer altı suları büyük bir önem taşıyor, çünkü yağışların azalması durumunda yer altı su kaynakları daha da değerli hale gelecek. Özellikle Çifteler ve Sivrihisar, obruklarıyla ünlü yerler; Sivrihisar’daki obruk Türkiye’nin üçüncüsü. Üretim planlamasında, suyu fazla tüketen ürünlere, örneğin şeker pancarı ve mısır gibi ürünlere kısıtlamalar getirildi. Bunun dışında, Eskişehir’de vahşi sulama olarak bilinen salma sulama yöntemi yerine, damlama veya yağmurlama sulama sistemlerine geçiş yapılması gerekiyor. Çiftçilerin bilinçlendirilmesi de büyük önem taşıyor. Bakanlık, Tarım İl Müdürlükleri ve Ziraat Mühendisleri Odası bu konuda çeşitli bilgilendirmeler yapıyor. Belediyeler de bu sürece dahil edilerek, yerel bilgilendirme ve güçlendirme çalışmalarına katkı sunabilirler. Su kaynakları sınırlı bir doğal kaynaktır ve bu kaynaklar hızla tükeniyor. Ülkemizin mevcut durumu, gelecekteki su sıkıntılarının ciddiyetini açıkça gösteriyor" şeklinde konuştu.