Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu adına konuşan Özgür Özlem Öngel 22 Mart Dünya Su Gününü buruk kutladıklarını belirterek, “ Her yıl 22 Mart’ta kutladığımız Dünya Su Günü, suyun yaşamımızdaki vazgeçilmez rolüne ve giderek artan su krizine dikkat çekmek için önemli bir fırsattır. Birleşmiş Milletler tarafından 1993 yılında ilan edilen bu özel gün, tatlı su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve herkesin temiz suya erişimi konularında küresel farkındalığı artırmayı amaçlamaktadır. Kar Odaklı Kapitalist Endüstri Modeli: Madencilikten tekstile, kozmetikten teknoloji ürünlerine hemen her alanda insanlığın ihtiyaçlarının karşılandığı sanayileşme, korkunç su kayıplarına ve ekosistem masraflarına yol açarak su sorununun başlıca müsebbibidir. Son örnek olarak Eskişehir’in tatlı su güvenliğini tehdit etmektedir. Henüz Erzincan-İliç’te gerçekleştirilen katliamın acısı yüreklerimizde tazeliğini yitirmemişken Kaymaz’daki siyanürlü altın madenciliği için yılda bir milyon tonun üzerinde tatlı su kullanılamaz hale gelmektedir. Alpagut-Atalan’da hayata geçirilmek istenen bir diğer siyanürlü madeni projesi ile de tüm Sakarya nehri tatlı su açısından kullanılamaz hale gelecek, Sakarya havzasında doğal yaşam ve tarım yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır” dedi.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK TEHDİT ALTINDA
Öngel su kaynaklarının sürdürülebilirliğinin tehdit altında olduğunu ifade ederek şunları söyledi; “Dünya genelinde milyonlarca insan, temiz suya erişim sıkıntısı çekmektedir. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkelerde sağlık sorunlarına, açlığa ve sosyal huzursuzluğa yol açmaktadır. Küresel ısınma, yağış düzenlerini değiştirerek kuraklık ve sel gibi aşırı hava olaylarının sıklığını ve şiddetini artırmaktadır. Bu durum, su kaynaklarının sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Sanayi atıkları, tarım ilaçları ve evsel atıklar, su kaynaklarını kirleterek kullanılamaz hale getirmektedir. Bu durum, hem insan sağlığını hem de ekosistemleri olumsuz etkilemektedir. Su kaynaklarının özellikle tarım ve sanayi sektörlerinde bilinçsizce tüketilmesi, su kıtlığını derinleştirmektedir. Bu durumda neler yapabiliriz. Dünya Su Günü, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için harekete geçme çağrısıdır. Bireyler, kurumlar ve hükümetler olarak hepimizin yapabileceği birçok şey bulunmaktadır. Planlı endüstriyel üretim: Endüstriyel üretimde su tüketiminin temel insan ihtiyaçlarının karşılanması için zorunlu olan dışında sınırlandırılması ve mümkün olduğunda engellenmesi için planlı ekonomi politikaları uygulanabilir. Bilinçli Tüketim: Su tasarrufu sağlayan teknolojilerin kullanımı, su sızıntılarının önlenmesi ve suyun verimli kullanılması gibi basit önlemlerle önemli katkılar sağlayabiliriz. Kirliliğin Önlenmesi: Atıkların doğru şekilde bertaraf edilmesi, kimyasal kullanımının azaltılması ve su arıtma tesislerinin yaygınlaştırılması gibi adımlarla su kaynaklarının kirlenmesini önleyebiliriz. Ağaçlandırma: Ormanlar, su döngüsünde önemli bir rol oynar. Ağaç dikerek ve ormanları koruyarak su kaynaklarının yenilenmesine katkıda bulunabiliriz. Eğitim ve Farkındalık: Su konusunda bilinçlendirme çalışmaları yaparak, gelecek nesillerin suyun önemini anlamalarını ve korumalarını sağlayabiliriz. Sürdürülebilir Tarım ve Sanayi: Su kaynaklarını daha az tüketen ve kirleten tarım ve sanayi uygulamalarının yaygınlaştırılması, suyun sürdürülebilirliği için kritik öneme sahiptir. Dünya Su Günü’nde, suyun değerini ve önemini bir kez daha hatırlayarak, gelecek nesillere temiz ve yeterli su kaynakları bırakmak için hep birlikte harekete geçmeliyiz. Unutmayalım ki, su hayattır ve hayatımıza sahip çıkmak hepimizin sorumluluğundadır.”