Eczacılığın planlamasını yapıyoruz
Sayın başkan öncelikle Mustafa Çelik kimdir kendinizden bahseder misiniz? Eczacılık mesleği hakkında bilgi verir misiniz?
Öncelikle odamızda sizi ağırlamaktan keyif aldığımızı belirteyim. 2Eylül ailesine de teşekkür ediyorum. Eczacı Mustafa Çelik. Eskişehirliyim. Eskişehir doğumluyum. Anne tarafım Emirdağlı olduğu için Emirdağlı olarak da bilinirim. Baba tarafım memurdu. Memur bir ailenin çocuğuyum. Bundan dolayı da birçok yer gezme fırsatım oldu tayinlerden kaynaklı olarak. İlkokul eğitimimi Kütahya Tavşanlı’da sonrasında Afyon Dinar’da yaptım. Lise eğitimim için Burdur Bucak’a gittim. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuyum. 2013 yılının sonlarında eczanemi açtım. Eczacılık benim için keyifli bir meslek. Onun dışında birçok STK’larda, birçok kuruluşlarda görevler aldım. Hayatın bana verdiği en büyük şanslardan bir tanesi eşim. En büyük hediyeler de 2 tane çocuğum var. 2017 yılında oda seçimleri olacaktı. O dönem, 2017’de yapılan seçimlerde yönetim kuruluna seçildim. 2 yıl odanın saymanlık görevini yürüttüm. 2019 seçimlerinde yine yönetim kuruluna seçildim. Genel sekreterlik görevi, 2021 yılındaki seçimlerde yine yönetim kuruluna seçilip odamızın 2’inci başkanlık görevini yürüttüm. 2023 yılındaki seçimlerde de başkan olarak aday oldum ve meslektaşlarımızın teveccühü ile bu göreve layık görüldüm. Bu işi de bundan sonra layığı ile yapmak için de uğraşacağız. Eczacılık mesleğinin görevlerinden bahsediyordum. Anayasa’da belirtilen görevler var. Anayasa’da belirtilen görevler nedir? Meslektaşların ihtiyaçlarını karşılama, meslektaşların birbiri ile ve meslektaşlarımızın halkla olan ilişkilerini bir güven ortamı içerisinde temin ve tahsis etme görevi vardır. Onun dışında mesleğin gelişimine katkında bulunması için her zaman bir şeyler yapması gerekiyordur. Bizim yine yürütme noktasında da yaptığımız bir sürü iş var. Bölgemize yeni eczane açılacak, kapanacak ya da nakil olacak, bu tarz işlerin hepsini odada planlıyoruz, yürütüyoruz.
İsteyen istediği yerde eczane açamıyor değil mi?
İsteyen istediği yerde eczane açabiliyor ama onunla ilgili kısıtlamalar var. Şöyle ki; 3500 kişiye bir eczane olacak ilçe bazında diyor. İl genelinde değil de Tepebaşı içinde, Odunpazarı içinde bu ayrı ayrı geçerlidir. 3500 kişiye bir eczane olacak şeklinde bir kısıtlama geldi 2012 yılında. 2012 yılından öncekiler bu yasaya tabi değil. Onlar istedikleri yere eczane açabiliyorlar ama 2012 yılından sonra mezun olanlar yani fakülteye giriş tarihi 2012’den sonra olanların böyle bir hakkı yok. Ya mevcut bir eczaneyi devir almaları gerekiyor açabilmeleri için ya da eczacı yerleştirme sistemi diye bir sistem var. Türkiye çapında boş olan yerler neresiyse belirleniyor, oraları tercih edip açma hakları oluyor. Onun dışında odanın başka görevleri nelerdir? Biliyorsunuz şehrimizde 7 tane nöbetçi eczane var. Bu nöbetçi eczanelerin nöbetlerinin belirlenme işlerini yürütüyoruz.
En büyük sorun ilaç fiyat kararnamesi
Başkanım eczacıların günümüzde karşılaştıkları sorunlar nelerdir? Vatandaşın ilaca erişim konusunda sıkıntıları var mıdır? Konuya ilişkin düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Eczacıların sorunları dediğimiz zaman ona ayrı bir program yapmamız lazım saatlerce sürebilir. Bunların en başında ilaç fiyat kararnamesi var. Bunun sorunu nedir diyecekseniz sonrasında detaylı bilgiler vereceğim. Onun dışında daralan eczane ekonomilerimiz var. En büyük problemlerimizden biri. Sayıları kontrolsüzce artan Eczacılık Fakülteleri var. Onun dışında kamu eczacılarının da çok ciddi sorunları var. Bunlar daha çok bizimle ilgili olan sorunlar. Hem bizim sorunlarımız hem vatandaşın sorunlarından en büyükleri ilaç yokluğu ve artan ilaç fiyatları. İlaç fiyat kararnamesi 2004 yılından beri uygulanan bir kararname. İlaçların fiyatlarının belirlenmesi, eczacıların ve depocularının yasal karlarının belirlendiği kararname. Aslında en büyük problem buradan kaynaklanıyor. Bu ilaç yokları olsun, fiyat farkları olsun hepsi bu kararnameden kaynaklı karşımıza çıkıyor. Şimdi ilaç fiyat kararnamesinde şöyle bir şey var, Avrupa’dan en az 5, en fazla 10 tane ülke seçiyor. Bunlar belli dönemlerde ilan ediliyor. Piyasadaki ilacın en düşük fiyatı hangi ülkedeyse, oradaki fiyatı biz referans alıyoruz. İlaç fiyat kararnamesindeki en büyük problem; İlaçta sabit uygulanan euro kuru. Pazartesi günü euro kurunda bir güncelleme yapıldı. Yani yüzde 25 oranında ilaca zam yapıldı. Ona rağmen sabitlenen euro kuru 17,5 seviyesi. Bugün euro 30-35 arası bantta gezerken ilaç 17,5. Bu da ne oluyor? Sanayiciye diyor ki devlet, sen dışardan ilacı 30-35’e getir 17 buçuğa bana sat. Hal böyle olunca ilaç yoklarıyla uğraşmaya başlıyoruz. Yılda bir sefer kur güncellemesi yapılıyor. Enflasyonist ortamda yılda 2 kez yapmaya başladılar. Sabitleniyor ondan sonra 6 ay, 8 ay, 1 yıl o sabit fiyatla gidiyor. Tabi kur yerinde durmuyor. İlk zam geldiği zaman, kur güncellemesi sonrası ilaçlara bir nebze ulaşabiliyoruz ondan sonra birkaç ay sonra başlıyor ilaç yokları. Firmanın 3 tane bandı var. Bu 3 bantta üretim yapıyor ikisini yurtdışına satıyor. Yurtdışı bu ilacı, 100 liraya 150 liraya alırken, biz iç piyasada bu ilacı 50 liraya satıyoruz. Devletin belirlediği fiyat bu olduğu için 2 bandı sadece yurtdışına ruhsatı iptal edilmeyecek kadar olan kısmını da iç piyasaya sürüyor. Biz bundan dolayı, çok ciddi zorluklar yaşıyoruz. Dünyada o kadar güzel yeni ilaç molekülleri keşfediliyor, yeni ilaçlar bulunuyor. Bu ilaçların ruhsatını alıp Türkiye’ye getirmiyorlar, sabit euro kurundan dolayı. Meslektaşlarımızın ekonomik problemleri var. Eczanelerin de var aynı şekilde. Daralıyor ekonomilerimiz bitiyor gidiyor. Şimdi 2000 yılındaki araştırma gayrisafi millî hâsıladan sağlığa ayrılan pay. 2000 yılı için yüzde 4, 4 buçuk seviyelerinde seyrediyordu. 2003 yılında sağlıkta reform adı altında bir şey yapıldı. Reform sonrası 2003 yılında gayrisafi milli hâsıla da sağlığa ayrılan pay 5.2 seviyelerini görüyor hatta ondan sonra giderek artmaya başlıyor. 2009 yılında 5 buçuk seviyelerine kadar yükseliyor. 2009’da ekonomik krizin de etkisiyle bir anda sağlığa ayrılan pay düşmeye başlıyor. Sağlıkta tasarruf olmaz diye düşünüyorum. 2022 yılında bununla ilgili bir araştırma var. 2022 yılında OECD ülkelerinde gayrisafi milli hâsıladan sağlığa ayrılan pay 9.3 seviyelerinde. 38 tane OECD ülkesi var. Türkiye’de bu oran yaklaşık olarak 4.3, 4.2 seviyelerinde. Biz 38 ülke arasında 38’inci sıradayız. İlaç tarafında da 2009’lara baktığımızda ilaca ayrılan pay gayrisafi milli hâsıladaki payın yüzde 1.8 kadarı. 2022 yılında 0,68’e kadar düşmüş. Pazar küçülmüş, aynı oranda bizim nüfusumuz artıyor, eczane sayıları da artıyor. Eczane ekonomileri de ciddi şekilde daralıyor.
Fakülte var akademik kadro yetersiz
Eskişehir’de yılda kaç tane eczane açılıyor, kaç tane eczane kapanıyor?
Eczaneler ciddi olarak batış seviyesindeler ama eczacılar bunun farkında değil. Yavaş yavaş geriye gidiyoruz. Yaklaşık 10 eczane kapanıyordur, 10 eczane açılıyordur. Sonuçta bu mesleği okumuş, bu mesleği icra etmek isteyen bir sürü kişi var. Onlar da bir şekilde bu hayata tutunacaklar, bu mesleği yapacaklar. Yeni eczane açan birisinin hemen personel çalıştırma ihtimali yok. Onlar da sonuçta ilaç fiyatı belli olduğu için kendi hayatlarını idame ettirebilmeleri için giderleri kısmaları gerekiyor. Giderler nasıl kısılabilir? Tasarruflar ederek ayakta kalmaya çalışıyorlar. Artan fakülte sayıları var. Bir oda başkanı olarak eğitim olsun istemiyor musun? Elbette herkes eğitimli olsun ama açılan üniversitelerin, fakültelerin altyapıları ne durumda onu incelemek lazım. Şimdi Eczacı Fakülteleri için bundan çok kısa süre önceye kadar 10 tane Eczacılık Fakültesi varken şimdi 67 tane Eczacılık Fakültesi var. Daha yurtdışındaki ülkelerde burada denklik alanları hiç saymıyorum bile. Fakülte var, akademik kadro yok.
Son olarak, üyelerinize, vatandaşlara söyleyeceğiniz mesajları alabilir miyiz?
Bizim aslında talebimiz şu; Sorunlardan bahsettim. Bu sorunlarla ilgili bize danışılsın. Sahaya danışılsın. Bizimle hiç ilgisi olmayan, sahayla ilgisi olmayan kişiler bizim geleceğimizi belirlemesin. Bizim asıl istediğimiz bu. Bizim de bu masada olmamız gerekiyor bizimle ilgili karar verilirken. Bir de eczacıların meslek hakkı talepleri var. Meslek hakkı talebi dediğimizde, bugün İngiltere’ye, Avrupa’da bir ülkeye gittiğimizde öyle hizmetler veriliyor ki, siz sigara bırakmak için gelip eczaneye danışıyorsunuz. Eczacı size bu hizmeti sunuyor ve karşılığında para alıyor. Ya da siz yeni bir ilaca başlıyorsunuz geliyorsunuz, ben bu ilacın nasıl kullanılacağını, neye dikkat edileceğini anlatıyorum bunun karşılığında devletten bir ücret alıyorum. Grip aşıları, basit testler bunların hepsi Avrupa’da eczanelerde yapılıyor. Çünkü eczaneler birinci basamak sağlık tesisi. Aile Sağlığı Merkezleri’yle aynı statüdeyiz. Biz bu işleri yapabilecek donanımdayız. Bunlar bu işleri yapıyor ve karşılığında para alıyor devletten. Biz bu işleri yapmıyor muyuz? Yapıyoruz. Devletten bir meslek hakkı talebimiz var. Üyelerimize ve vatandaşlarımıza söyledim. Özellikle vatandaşlarımıza söylüyorum; Bu piyasada olmayan ilaçların, ilaç yoklarının sebebi, sorumlusu eczacı değildir. Eczacı da sizin en yakın sağlık danışmanınızdır diyorum ve teşekkür ediyorum.
2Eylül Haber