Her ayın 2'nci pazar günü Espark'ın yanındaki açık otopark alanında kurulan ve eski eşya meraklılarını bir araya getiren Antika Pazarı'na ilgi gittikçe artıyor. Bu durum, uzmanlık isteyen alış verişlerde daha dikkatli olmayı gerektiriyor. Dernek Başkanı Değirmenci, antikayla ilgili çeşitli konulara dair değerlendirmelerde bulundu. Antikaların nasıl toplandığından, en çok hangi ürünlerin rağbet gördüğüne ve eski bir eşyanın neye göre antika olarak değer kazandığından bahseden Değirmenci, pazarda nelere dikkat ettiklerini ve Eskişehir'de sektörlerinin ne durumda olduğunu anlattı.

"Eskişehir'de mobilya türü ürünler rağbet görmüyor"
Başkan Güner Değirmenci, antikaları genel olarak vatandaştan aldıklarını ve bazen şehir şehir dolaşarak tedarik ettiklerini söyledi. Ayrıca köylere gittiklerini ve geçmişten kalan aile yadigarı ürünleri de aldıklarını ifade eden Değirmenci, "Antikada ortalama bir fiyat söylemek çok hata olur çünkü bu arz-talep meselesidir, kişilere göre değişir. Bir bölgede bizim 1 liraya sattığımız mal, başka bölgede 5 ya da 10 liraya satılabilir. Bu, alıcıya ve satışa göre endeksli bir yapıdır. Eskişehir'de mobilya türü ürünler rağbet görmüyor. Sebebi, iyi bir mobilya ve ahşap ustasının ustasının olmaması. Dolayısıyla o tür ürünler daha geri planda kalıyor. İç Anadolu diye tabir ettiğimiz bölgede durum böyle. Onun haricinde Avrupa türü ve yerli ürünlerimizin satışı tutuyor. Koleksiyonerlerin ve alıcıların o günkü ruh haline göre tercihler değişiyor. Bir bakıyorsunuz, çok güzel bakır ürünler satılıyor. Başka zamanda ise farklı koleksiyoncu grubu çıkmış, kaset ve plak türü ürünler satılıyor. Arz-talep o andaki piyasanın ekonomisini belirliyor" dedi.

"Yasaların gerektirdiği kurallar çerçevesinde hareket ediyoruz"
Her şeyin antika olmadığını ancak aynı zamanda yine her şeyin antika olabileceğine dikkat çeken Değirmenci, bu durumun vatandaşların ruh haline bağlı olarak değişiklik gösterebildiğini belirtti. Örnek olarak, kendisinin 70-80 senelik bir bakır tabağı antika gözüyle görmediğini dile getiren Değirmenci, "Başka bir insan ona antika diyebilir ama ben hâlâ üretimde olan ve imalatı süren bir ürünü çok çok büyük bir sanat eseri, özel bir işleme, motif veya usta imzası yoksa antika gözüyle göremiyorum. Fakat yasal olarak satılması yasak olan, toprak altı tabir ettiğimiz ürünlerin ne pazarımızda ne de kendi içimizde satılmasına müsaade etmiyoruz. Yani yasaların gerektirdiği kurallar çerçevesinde hareket ediyoruz. Herkesin bilmesi gereken şeyler var. Bunu zamanla öğreniyorsunuz" ifadelerini kullandı.

"Burada herkes tezgah açamıyor, sadece belirli kişilere izin veriyoruz"
Yasal olarak 7'nci padişaha kadar olan eserlerin alınıp satılmasının yasak olduğundan bahseden Güner Değirmenci, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu işi yapacak kişiler yasaları iyice takip etmelidir. Yasalarımız çerçevesinde alımı-satımı yasak olan hiçbir ürünü almayız, satmayız ve satılmasına izin vermeyiz. Yılların tecrübesiyle bizler bir ürünü gördüğümüzde onun yasal olup olmadığını anlıyoruz. Bilmediğimiz, tanımadığımız bir esnafın gelip tezgah açmasına veya ürün satmasına da müsaade etmiyoruz. Burada herkes tezgah açamıyor, sadece belirli kişilere izin veriyoruz. Biz vatandaşa tezgah açmaya kalktığımızda bu işin altından kalkamayız. Yoksa geçmişte Eskişehir'de yaşanan bir bit pazarı zihniyeti oluşur."

"Vatandaş antika alışverişi yaparken bilgili kişilerden yardım almalıdır"
Antikanın derin bir kuyu ve bilginin sonsuz olduğunun altını çizen Değirmenci, "Bizim bile hâlâ bilmediğimiz birçok şey var. Bazen biz de üstatlarımızdan, abilerimizden öğreniyoruz. Bu farklı bir olay, bunun bir okulu yok. Vatandaş antika alışverişi yaparken bilgili kişilerden yardım almalıdır. Antika diye piyasada çok fazla replika ürün var, vatandaşın aldanması muhtemel. Doğru noktalardan antika alışverişi yapılmalı. Örneğin, her şehirde artık antika mezatları yapılıyor ama çöp antikalar veya replika ürünler ‘Osmanlı' adı altında satılabiliyor. Bu nedenle tecrübeli bir gözün incelemesi önemli" şeklinde konuştu.

"Bu iş hobiyle yapılır ve büyük bir zevktir, tutkudur"
Antikacılığın son zamanlarda yavaş yavaş bir meslek ve geçim kaynağı haline gelmeye başladığını da aktaran Değirmenci, "Eskişehir'de yıllardır yapan esnaflık arkadaşlar var ama bunun bir dernek çatısı altında pazar ortamında yapılmasını 4 senedir sağlamaya çalışıyoruz. Bazı şeyler kademe kademe oluşur. Bugün Ankara'daki antika pazarı 25 yıllık, İstanbul ona keza, Bursa ise 8-10 yıllık. Pandemi sonrası biz de 2 yıldır sürekli açıyoruz, vatandaş yavaş yavaş alışıyor. Eskişehir halkı bunu çok çabuk kabul etti ve buradan aile bütçelerine katkı sağlıyorlar. Bu iş hobiyle yapılır ve büyük bir zevktir, tutkudur. Örneğin, biz sabah 05.00'da kalkıp yaz-kış demeden Bursa ve Ankara'ya gidiyoruz. Bunu hobi gibi meslek olarak yapanlar da var. En üst düzey bürokratlar bile gelip tezgah açıyor" diye kaydetti.

Kaynak: İHA