Müziğe olan tutkunuz ne zaman başladı. Bizlere müzik yolculuğunuzu kısaca anlatır mısınız?
Tutku çocukluktan beri başlayan bir şey. Tabii çocuklukta çok idrak etmiyorsunuz, sadece önünüze gelen, elinize geçen müzik enstrümanlarını kurcalayarak aslında dışa vuruyorsunuz. Sadece o duyduğunu melodileri tekrar etmek, bir de müzik aleti gördüğünüzde ne bileyim hani bir mutfak robotu gördüğümde ilgi duyuyor olsaydım belki şimdi şef olmuştum ama müzik aleti gördüğümde daha çok heyecanlanıyordum. Daha çok küçüklüğümden beri müzik aletleri elime geçtikçe çalmaya çalıştım. Öyle başlamıştım. Tutkumu aslında çocukken fark ettim. Sadece konuya dahil harekete geçmem işte 17 yaşına kadar sürdü.
Jenerasyon değişiktikçe tarz da değişiyor
Özellikle gençler arasında çok tanınan ve bilinen, beğenilen bir müzik tarzınız var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Özellikle gençlerden çok güzel dönüşler alıyorum gerçekten. Bu herhalde müziğin tarzından veya dizilerden. Gençlerin çok seyrettiği dizilere ve filmlere müzikler yaptığım için bir yandan belki onunla alakalı olabilir diye düşünüyorum. Yani jenerasyon değiştikçe yine yeni jenerasyon o dizileri seyredip şarkılara aşina oluyor. Çünkü konserlerde dikkat ettim. Gerçekten tahminimdem daha genç bir kitleyle hep muhatap oluyorum ve şaşırtıcı derecede bütün şarkıları bilip, söylüyorlar.
Normal şarkılarınızla dizi ve filmler için yaptığınız müzikleri nasıl hazırlıyorsunuz ya da nelerden etkileniyorsunuz?
Normal şarkılar yapıyorum ben, onlar dizilerde kullanılıyor. Aslında mesela 'Dön Bana' olsun 'Olmayacak Bir Hayal' olsun o gibi şarkılar var ki onlar zaten yapılmış, bestelenmiş ama daha sonra dizide veya filmde bir sahnede yer bulabiliyor. Ama işte ne bileyim 'Koş Koş' olsun 'Tek Geçerim' olsun bazı şarkılar var ki onlar da asıl dizi için yapılıyor. Yani 'Tek Geçerim' Es-Es'in jeneriği olarak yayıldı. Ama sonra işte Haluk Levent coverlayınca bir anda başka bir hale geldi. Aynı şekilde 'Koş Koş' da 'Kaçak Gelinler'de birinci bölümün girişi için yapmış olduğum bir besteydi. Dizide popüler oldu sonra şarkı olarak sevildi.
Hayranlarınızla, sizi dinleyenlerle aranızda müthiş bir sinerji var. Bunu nasıl sağlıyorsunuz, bir sırrı var mı?
Bunun bir sırrı varsa onu bilmiyorum açıkçası. Ekip olarak ve ben müzisyen olarak sahneye çıktığımda eğlenmeyi seviyorum ve onu hedefliyorum. Çünkü sahne benim için bambaşka bir yer. En sevdiğim şeyi yaptığım yer. Dolayısıyla belki biz eğlenirken insanlar da yani dinleyenlerimiz, bizi sevenler de oradaki enerjiyle beraber, o eğlenceyi kendileri de bir şekilde paylaşıyorlar diye düşünüyorum. Özellikle bir şey yapmıyorum. Bir sırrı varsa da bilmiyorum( gülüyor!)
Müzikle uğraş saygıyı hak ediyor
Başarılı olmak için arkanızdan gelen genç sanatçı adaylarına neler önerirsiniz?
Arkamızdan gelen genç sanatçılar zaten o kadar başarılılar ki onların bence bir şeye ihtiyacı yok. Yapıyor oldukları şeyi yapmaya devam etsinler :) Bu konudaki eleştirel yaklaşımları kişisel buluyorum. Eleştiri yapan insan da vardır, eleştiri yapmayan insan da vardır. Ben eleştiri yapmayan insanlardanım. Ben insanların ne olursa olsun müzikle uğraşıyor olmalarını aşırı derecede saygıdeğer buluyorum. Sanat deyim daha doğrusu. Oyunculuk da. Sonuçta çünkü bunları yaptığınızda arkasında bir motivasyon oluyor. Ya bir derdini anlatmak için bu işi yapıyorsun ya insanların, karşı cinsin ilgisini çekmek için yapıyorsun. Bir şeyin oluyor. Ama sebebi ne olursa olsun, kalkıp başka bir şeyle ilgileneceğine müzikle ilgileniyorsan benim için on numara insansın. Arkadan gelen dediğim gibi yeni jenerasyon olarak tabir ettiklerimiz gayet başarılı, aşırı güzel şeyler yapanlar da var. Benim de hiç hoşuma gitmeyen şeyler yapanlar da var ve ona rağmen aşırı popüler olanlar da var. Ama bu bir eleştiri malzemesi değil bence. Ne olursa olsun seveni olan, dinleyeni olan. Müzik farklı bir şey yani. Kulaktan gelen ama bizim duygu dünyamızı, düşüncelerimizi değiştirebilen bir enerji. Dolayısıyla da dinleyeni, seveni olduktan sonra da her şeye ben saygı duyuyorum. Yeter ki müzik yapsınlar. Ne güzel.
Eskişehir çok güzel bir şehir
Eskişehir'in müziğe olan tutkusu konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ben aşağı yukarı bir sene önce Eskişehir'e taşındım İstanbul'dan sırf bu yüzden. Eskişehir'de müzesini gezmek de bitmiyor. İşte ne bileyim belediyelerin olsun sanata, müziğe yaklaşımı. Aynı şekilde buradaki müzikal renklilik, çeşitlilik işte müzisyenler yavaş yavaş tanışabiliyorum, birlikte mesaim oluyor. Burada beraber çalıştığım Eskişehirli arkadaşlarım var. Eskişehir'i ben Türkiye'ye yerleşmiş bir Avrupa şehri gibi görüyorum. İnsanıyla da, ortamıyla da çok sevdiğim bir şehir. Dolayısıyla bu sanattan çok daha fazlasını kapsıyor ama bence Eskişehir çok güzel bir şehir.
Cem Özkan kimdir?
Cem Özkan 1969 yılında İstanbul'da doğdu. 1987 yılında tanıştığı bas gitarla başladı müzik tutkusu. Tarkan Mumkule, Hakan Özer'in de aralarında bulunduğu dönem arkadaşlarıyla China Band grubunu kurdu. İki yıllık grup çalışmasının ardından 1989 yılında Amerika'ya gitti. Amerika'da bulunduğu yıllar içinde çeşitli gruplara bas gitar çaldı ve beste yaptı. 2000 yılında Türkiye'ye dönüş yapmasının ardından Hakan Özer, Oğuz Kaplangı ve Ömer Ahunbay'la birlikte kurduğu Rebel Moves grubuyla 5 yıl boyunca sayısız konserler verdi. 2005 yılında, çalışmalarını sürdürdüğü stüdyosu Soundcheck'i kurdu. İstanbul Attack ve Gece Yolcuları'nın albüm prodüktörlüğünün ardından kendi bestelerini bir albümde toplamaya karar verdi ve prodüktörlüğünü Can Şengün'ün yaptığı ilk albümü Kendimce 2006' da müzik marketlerde yerini aldı. Cem Özkan aynı zamanda dizi müzikleri yapmaktadır.
TUĞBA AKTAY