Az biraz muhalifim
1.Cevdet Bağca kimdir? Bize müzik serüveninizi anlatır mısınız?
Klasik bir soru bu. Öncelikle merhaba röportaj ve ev sahipliğiniz için teşekkür ederim. Cevdet Bağca kimdir? Genelde sanat hayatıyla başlar bunun yanıtı. O tabii benim hayatımda öğretmenlikte bir şey. Uzun yıllar öğretmenlik yapmış bir besteciyim. Besteci kimliğim galiba. Sanatçı kimliğim asıl özeti bu. Hem bestecilik hem söz yazarlığı. Galiba bu sene 30. yılım profesyonel anlamda 30. yılım geride kaldı. Hatta turnelerde 30. yıl turnesi yapılıyor zaten. Birçok kentte. Cevdet Bağca, romantizm akımına çok inanmış ama itirazları olan hayata biraz farklı bakan, biraz muhalif bir sanatçı. Uzun yıllar birçok sanatçı arkadaşıma söz verdim, müzik verdim. Dizilerle falan çalıştım. Ama 30 yıldır söylüyorum.
30 yıldır 'Bilesin'le başlıyorum
Öne çıkan birçok şarkının sahibisiniz. Bu şarkıları önde gelen çok sayıda sanatçıya verdiniz. Siz neden okumadınız?
Çünkü ben daha çok macera yani bu rüzgarlı maceraya başlarken besteci kimliğimle yola çıkmak daha keyifli geliyordu bana açıkçası. Ama zamanla işte dijitale evrilince mesele ve eskiden aldığımız telifler kaybolunca benim gibi besteci birçok arkadaş kendi şarkılarını okumaya karar verdiler. Yoksa besteci olarak gül gibi geçinip gidiyorduk. Ama daha sonra kendim ilk albümümde olan 'Bilesin' şarkısına klip çektim. İlk klibimdi, ilk kaydımdı. Amatörce bir kayıttı ama 30 yıldır hala o şarkıyla başlıyoruz her konsere. Biraz aldığım dönüşlerin verdiği cesaretle bu maceraya atıldım açıkçası. O size cesaret veren bir şey çünkü. Güç veren bir şey. Ondan sonra da okudum ama şarkıları başka sanatçılara verme faaliyeti hep devam etti bende. Diğer sanatçılarla hala devam ediyorum.
Doğu-Batı sentezi yapıyorum
Daha çok özgün ve Türk Halk Müziği söylüyorsunuz. Batı müziği ya da farklı müzik dallarını düşündünüz mü?
Ya bence müzik ikiye ayrılıyor. İyi müzik, kötü müzik. Bir kere ilkesel olarak buna inanıyorum. Ben Batı eğitimi almış birisiyim. Ama beslendiğimiz coğrafyada tabii Orta Doğu. Her şeyimize sirayet etmiş bir coğrafya. Daha çok doğu batı sentezi gibi kurguluyorum kafamda. Bir de sözlü müzik yapınca söz çok kıymetli oluyor. Yani söz seçiminde daha özenliyim. Söz yazarken daha dikkatliyim. Çünkü senfonik şeyler yapmıyoruz sonuçta. Şarkı yapıyoruz. Oradaki temizlik duygusu ve yüzyılın hayatımızdan çıkardığı aşka sarılıyorum sanki. Ama batı enstrümanlarını sıkça kullanıyorum. Halk Müziği beslendiğim bir alandır ama çok fazla Halk Müziği yapmıyorum açıkçası. Özgünü de bir doğu batı sentezi olarak kurguluyorum kafamda. Benden önce özgün müzikçi, özgün müzik sanatçısı diye tarif edilen özel sanatçılar geçti bu ülkeden. Tabii daha çok sevgili Ahmet Kaya ile anılır oldu özgün müzik meselesi. Onun da itirazlarına tanıklık etmiş birisiyim. Özgün meselesine en kolay nasıl yanıt verebilirim? Türkiye'de bir statüko var. Bir TRT'den kaynaklı bir TRT kafası diye tarif edeceğim bir kültür var. Ve katı kuralları var. Öbür taraftan devletin yüzyıldır neredeyse teşvik ettiği pop ve işte sanat müziği kavramları var. Şimdi bunların hiçbirine ait değilsiniz. Dışındasınız ve dışında kendinizi ifade etmeniz gerekiyor. Dışında kendinizi ifade edince de gerçekten özgün bir dil yakalamanız gerekiyor. Özgün biraz bunun hikayesi bence. Yani bendeki karşılığı bu. Ama ruhen daha muhalif bu statükonun yani yıllardır kabul görmüş statükonun dışında kaldığı gibi hayatta da daha insan tandanslı, daha sevgi, insan hakları, demokrasi tandaslı bir müzik tarzı ve iyi ki öyle. Ya iyi ki öyle bana göre. Dünyadaki karşılıkları yok Türkiye'de müzik anlayışlarının. Örneğin Rock Müzik dünyada sistem karşıtlığını ifade eder. Gençler dinler ve muhafazakar kesimler dinlemez Rock Müziği ama bizde Rock Müzik Hatice'yi anlatır. Yani türküden beslenir ve doğasına aykırıdır. Türkiye'deki Rock Müziğin sistem karşıtlığı yoktur. Belki özgün müzik bu boşluğu da doldurma girişimi. Yoksa Rock'çıların yapması gerekiyor bunu.
Kamyon şoförüne benzetildim
Sahnede hiç unutamadığınız bir anınız var mı?
Yıllardır sahne yapıyorum. Çok etkileyen, Antakya depremden önce sanatçılar için çok değerli bir yerdi. Hala çok değerli bir yer tabii ki. Ama çok fazla konser yapılan bir yerdi. İnsanlar benim yüzümü çok bilmez, şarkılarımı bilirler. Adımı da çok bilmezler. Şarkıları benden çok bilirler. Genelde seyirci içerideyken sound yaparsa çocuklar, ben seyircinin içinde oturup soundu dinlerim. Böyle bir gün sahneden beni anons ederlerken seyircinin içinden çıktım. Kız çocuğunun biri şey diyor, baba bu kamyon şoförüne benziyor. Çok gülmüştüm.
Birçok şeye itirazım var
Ama dediğim gibi bu bir tercih benim açımdan yani. Sahici yaşamak gerektiğini düşünüyorum. Eskiden tipler de sabitti. Tiplerimizin de statükosu vardı. Anlayışımıza göre biçimlerimiz vardı. İşte bütün bunlara itirazım var aslında. Bizim jenerasyon saç uzatmanın bile bedelini ağır ödedi yani. Küpe takmanın bedelini ağır ödediler yani. Dövme yaptırmanın bedelini ağır ödediler. Ama o bir jenerasyon meselesiydi. Tatar Ramazan, Yılmaz Güney tıraşı olurdu erkekler.
Çölde bir kale yaratmışsınız
Eskişehir'in kültüre ve sanata bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eskişehir bozkırda vaha gibi bir şey oldu. Ankara'da üniversite okudum. Geçmişte Eskişehir'den arkadaşlar, dostlar, Ankara'ya gelirdi. Ama artık fark ediyor o ki Ankara'dan insanlar eğlenmeye soluk almaya Eskişehir'e geliyorlar. Eskişehir'i bence gençler güzelleştiriyor. Yani çok fazla genç nüfus var. Bu doğal olarak gündelik hayata yansıyor. Gündelik hayatın akışına yansıyor. Bence bu kısım çok değerli bir şey. Eskişehir gençlerin olsun hatta. Belediyecilerle bir gün karşılaşırsam öneririm yani burada gençlerden oluşan bir kent meclisi kursunlar. Çünkü onlar güzelleştiriyor Eskişehir'i. Öyle düşünüyorum ve samimiyetle söylüyorum. Çünkü taşradaki bütün diğer vilayetleri biliyorum. Buradaki şey başka bir şey. İklim başka bir şey. Yani Kütahya için de nefes alma yeri burası. Afyon için de nefes alma yeri. Bilecik içinde nefes alma yeri. Çölde böyle bir kale yaratmışsınız. Koruyun, sevin tadını çıkarın. Güzelleşmesi için emek koyun.